HOŞGELDİN NÜKLEER, ELVEDA YEŞİL!
Yalnız Türkiye’de olur deyip kendimize haksızlık etmeyelim! Ama, kendi kapımızın önünü temiz tutma yükümlülüğünden de kaytarmayalım!
Dün Türkiye adına çok önemli anlaşmalara imza atıldı. Nükleere mecbur olan Japonya Türkiye’nin ikinci nükleer santralini yapacak. Ne denli gerekli? Kaçınılmaz mı? Başka seçenek yok mu? Her biri yanıt bekleyen önemli soru(n)lar. Güzel ülkemizde sormak ve sorgulamak yerine hazır yanıtlara odaklanmaktan vazgeçilmedikçegerçeklere sırt çevirmeyi sürdüreceğiz. Kuralsızlığın ve adamsendeciliğin kol gezdiği bu coğrafyada nükleer santral işletimi çok daha ciddi ve önemli bir iştir. Umarız başımıza yeni dertler almış olmayız! Daha fazla enerji tüketmenin uygarlığın vazgeçilmezi olduğunu dile getiren değerli büyüğümüzün bu sözünün neresinden tutalım? Dünya nüfusunun % 5’ini barındıran ABD’nin dünyanın yıllık petrol üretiminin % 25’ini tüketmekte oluşu eşsiz bir uygarlık göstergesi midir? Laf aramızda! ABD 30 yıl aradan sonra yeniden nükleer santral yapmaya başlayacakmış! Yarından tezi yok kalemşorlar buna değinecektir. Ülkemizin kuzey ve güney uçlarına kondurulacak nükleer santralleri bir yana bırakalım! Bir de Japonlara nükleeri aldınız, olimpiyadı bize bırakın demişiz! Hem de en üst düzeydeki ağzılar aracılığı ile!
Türkiye’nin doymak bilmez büyüklükteki kenti İstanbul’un başına açılan dertlere gelelim. Aylar önce Kanal İstanbul denmişti! Yatay hançerlenmeye alış(tırıl)mış olan İstanbul bu kez batısından diklemesine hançerlenecekti. Havaya, suya, toprağa, börtü böceğe etkileri yerine taşınmazlarımız değer kazanacak, varsıl olacağız düşleri palazlandırıldı. Bedava havuç dağıtımı yapıldı böylelikle. Bizler onları geveleye duralım! Üçüncü yatay hançer saplandı İstanbul’un boğazına! Yüzbinlerce ağacın yaşamını yitireceği öngörüldü 3. boğaz köprüsü yapımıyla. Köprü bittikten sonra yerleşime açılacak bölgedeki ağaç katliamı bu sayının dışındadır. Dün imzası atılan bir başka mega projeye göre İstanbul’un kuzey batısına bir de havaalanı kondurulacak. Daha fazla insan gelsin, İstanbul’a erişim kolaylaşsın! Daha da büyüsün diye!
Fotoğraf özenle incelendiğinde İstanbul’un kalan yeşil varlığının kentin kuzeyinde yaşam bulabildiği kolaylıkla görülebilir. Unutmaz da bundan 5-10 yıl sonra İstanbul’un güncel uydu fotoğrafını bir kez daha gözden geçirirsek kalan yeşilin de silinmiş olduğunu fark edeceğiz! “Biz nerede yanlış yaptık?” diye sormak için zaman çok geç olacak!
Üçüncü köprüyle boğazına, kanal İstanbul ile böğrüne saplanacak hançerler anlayana İstanbul için “Elveda Yeşil” vaktini bildirmiş oluyor.
Yaşam alanlarına, kentlerine ve vatanlarına sahip çıkma güdüleri törpülenmiş güzel halkımın sessizliğini neye yormalı?
“Yavaş atın çiftesi pek olur!” özdeyişini anımsayıp umutları diri mi tutmalı?
Yoksa…
“Elveda Yeşil!” deyip karalar mı bağlamalı?
Yoksa, “Hoşgeldin Nükleer yalnız gelme Olimpiyat’ı da getir!” deyip avunmalı mı?
Ceyhun BALCI, 04.05.2013


Yorum bırakın