Resim

Prof. Dr. Candeğer Yılmaz
EU Rektörü

Prof. Dr. Mehmet Fuzun
DEU Rektörü

Değerli Rektörler, Sevgili Candeğer, Sevgili Mehmet:

Üniversitelerinizde, sizlerin doğrusu, “akademik birikimleriniz”le katiyen bağdaştıramadığımız, hatta “hazin” denecek, tasarrufların gerçekleşmekte olduğunu, başından, içimiz burularak öğreniyoruz.

Sizleri, arkanızdan yazılacak tarih sayfalarıyla, bugünden yüzleşmeye davet etmemiz, bir sorumluluktur.

**

Değerli Candeğer:

Korkarım Rennan Pekünlü’nün başına gelenlerden, maiyetindeki, Ege Üniversitesi Yönetimi’ni, münezzeh tutmak mümkün değil…

“Hesabın”; bu Dünya’dan öte, Ruz-i Mahşer’i de vardır, görenekte, öyle değil mi?…

“Hesabı”, nasıl verebileceğiniz, akademisyenler olarak, bizlerin yüzlerini kızartmakta…

Değerli Uğur Dündar’ın ve Değerli Müjdat Gezen’in, Üniversiten’de konuşturulmaması ise, ayrı bir facia…

**

Değerli Mehmet:

Keşke hilaf-i hakikat olsa… Şu ki, başından öğrendiğimiz kadarıyla, Ege Üniversitesi’nden sonra, şimdi bir de, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde, Değerli Uğur Dündar’ın, konuşturulmaması yönünde karar, alınmış… Gerekçeniz şu görünüyor:

– Etkinlikte Soma Madenindeki 301 emekçi ölümünün “Katliam” diye anılarak siyasi konuşmalar yapılacak olmasından çekinmek!

Koskoca cerrahsin Mehmetçim, esas bunun, üstelik, “vicik vicik” siyaset olduğunun farkına, varamıyor musun?

Sana teknik bir hoca olarak ve vicdanen söyleyebilirim ki Soma’da yaşanan “tam bir katliamdi”. Katliama, üstelik akademik bir basiretle, “katliam” denmesi, ne zaman “siyaset” oldu… Katliama; bunu, kendi suçlarını, hicap bile duymadan Yüce Yaradan’a ciro etmeye yeltenenlerin yanında durarak, “katliam” dedirtmemektir, “asıl siyaset”!..

Şu yaşında, bunu muhakkak, görüyorsundur…

Devlet=Siyaset,

denklemini, faşizan girdaplarda bayraklaştırmaya tevessül edenlerdir, üstelik kirli ve kanlı siyasete, ellerini bulaştıranlar…

**

Sizler, devletin üniversitelerinin üst düzey, saygıdeğer, görevlilerisiniz… “Hükümet siyasetinin”, maiyet memurları değil…

Gittiğiniz yol (bizim bildiğimiz), yol değil!..

Halisane uyarıyorum…

Üniversite’de, Soma konuşulmayacak, kömür konuşulmayacak, nükleer de konuşulmayacak, hiç bir şey konuşulmayacak, yalnızca bey kardeşlerimiz ne istiyorlarsa o konuşulacak, başkaca bir şey zinhar konuşulmayacak, tek tip medya gibi, tek tip üniversite kotarılacak…

Örgütlü çürüme, lütfen ortak olmayın…

Demorasi suistimallerinin kanser gibi yayıldığı ortamda figüranlık görevi üstlenmek, tövbe, hiç birinize yakışmaz!..

Demokrasi, hasbel kader iktidar olmuşların (saygı duyarız, şu ki), karşılarında olanları yok saydığı, hiçe saydığı, giderek, düpedüz, anayasal suç teşkil eden, “keyfim-nasıl-isterse-ci, bir iktidar anlayışı içinde, imha etme serbestisinin zemini addetlikleri, rejimin adı değildir.

Bizim bildiğimiz ve hayal ettiğimiz üniversite, sizin şimdi, ellerinizle, şekil verilmek istenen üniversite, değildir…

 

Bunları söylemekten hicap duyuyorum…

Ama birilerinin, maateessüf, sizleri uyarması gerekiyor…

Halisane uyarıyorum…

**

Bugün Miraç Kandılı…

Kutlu olsun…

Yalnız görenekte, akıl, vicdan ve adalet öndedir… Bunlar biata, egemene, asla feda edilmez…

**

Güzel dileklerle, gözlerinizden öpüyorum…

Tolga Yarman, Prof. Dr.
Başkan, TÜMOD, İst Sb, 2009-2011

Posted in

“TOLGA YARMAN’DAN MEKTUP!” için bir cevap

  1. erdem alptuna Avatar

    Yazarın saptamaları doğru. Demokraside her fikrin tartışılabildiği tek platform üniversal alan yani üniversitedir. Durumda anlaşılıyor ki sözü geçen rektörler üniversite kavramından alabildiğine uzak siyasi kişiler. Bunlara ad sonrası “ciğim” ile hitap da bu nedenle yazarı ayni kefede tarttırır.

Yorum bırakın