NEDEN İLLA ANTİEMPERYALİZM
Sözüm özgürlükçüsünden dincisine, sosyal demokratından kendisine solcu denmesini isteyen liboşuna ve de etnik ayrılıkçısına, bir şekilde emperyalizmin (finans kapital) dayattığı sistemle (neoliberalizm / postmodernite) barışık insanlara! Bakın sizleri heyecanlandıran ve hayata bağlayan o lüks arabalar, renkli ekranlar, süper lüks apartman daireleri olmasa da villalar, yalılar vs. inanın benim de kalbimi hızlı attırıyor. Sizi anlıyorum ama ne olur siz de beni anlamaya gayret edin, benim için değil kendiniz için gayret edin.
Kapitalizm, özellikle inançlı insanlar nezdinde değersizleştirmek için, Marksizm’e “Tanrısız Din” derdi. Uzun uğraşlar sonunda alt ettiği rakibinin yerine geçerek kendi tanrısı olan para ile boşluğu doldurdu. Bugün kendini ve inancını ne olarak ifade ederse etsin, kapitalist toplumlardaki bireyler için paranın anlamı; her şeye kadir olan, her şeye gücü yeten şeydir. Ve finans kapitalin küreselleşmeye çalıştırdığı değerler sistemi yaygınlaştıkça parayataparlık insanlığın gelecekteki dini olacaktır. Bu önerme karşısında inançlı insanların zıpladıklarını görür gibiyim ama amacım bu değil. Söylemek istediğim eğer inançsız biri iseniz de bu önerme sizi zıplatmalı. Zira herkesi eskisine göre daha paralı ama aslında zengini daha zengin yapan bu sistemle varacağınız yeri doğru görmek zorundasınız. Size çok çocuk derken aslında çok parayı hedefleyen uyanık kadar biliyorum; çok para için çok nüfus gerektiğini. Ve her yeni doğanın poposundaki bezden başlayarak, kıyafetinden, bilgisayarına, evine, arabasına bir “tüketici” olduğunu. Evet! Çok para ancak çok nüfusla mümkündür. Ve nüfus arttıkça kaotikleşen toplumu, ancak sistemin (finans kapitalin) önerdiği yeni özgürlükçülük (neo liberalizm) ve postmodernite ile yönetebilirsiniz. Bu anlaşılması zor satırın Türkçesi, sizin insanlıktan çıkıp sürünün bir ferdi haline gelmeniz, ormanın yeşilinin ve denizin mavisinin yerini asfaltın siyahı ve betonun grisinin almasıdır.
Günümüze egemen olan emperyallerin güçlerinin kaynağının para olduğunu inkâr etmiyorum, paranın günümüzde en önemli harekete geçirici (motivatör) olduğunun da farkındayım ama tanklarıyla, coplarıyla, filmleriyle, romanlarıyla dayattıkları parayataparlıkla nereye gittiğimizi sorgulamayacak mıyız? Paramız arttıkça gerçekten mutluluğumuz da artıyor mu, sorgulamayacak mıyız?
Sizleri avutarak aldatan modern teknoloji ürünü evlerinize, arabalarınıza, iletişim araçlarınıza, varsıllığınıza bir itirazım yok! Ama insanların haplar (antidepresanlar) olmadan yaşayamadığı ve ilişkiye giremediği, tüm anlamını ve şiirini yitirmiş bir sürü toplumunu bana “ileri bir uygarlık” diye pazarlamayın, tepemin tasını attırmayın.
Yusuf Samim Lütfü

Yorum bırakın