BALKABAĞI VE AŞURE

fft64_mf1786472

Özüyle ilintisini yitirmiş bir aşure örneği

Aşure ayındayız! Aşure dağıtma geleneği birkaç gündür İzmir sokaklarına da yansımış durumda.
Her ne kadar ilk aşureyi Nuh peygamberin tufan sonrası elinde kalan ürünlerle yaptığı söylense de; aşure Hüseyin’in Kerbela’da katledilmesiyle ilintili bir Alevi geleneği. Mezhepsel ayrılıkların derin olduğu göz önüne alındığında aşurenin pek çok kesimce benimsenen bir gelenek olduğuna kuşu yok. Gösterişten yoksunluk bu yas ve anma yiyeceğinin önde gelen özelliği.
Günümüzde hemen her alanı etkisi altına alan tüketim çılgınlığı aşureyi de kazanç alanına dönüştürmüş durumda. Elde bulunan, bulunmayan ne varsa aşureye katılıyor. Hatta, bu amaçla hazır paketler bile hazırlanıp tüketime sunuluyor.
CB RTE’nin artık kabak tadı veren bilmem kaçıncı muhtarlar toplantısında balkabağı içinden aşure dağıtımı yapması çağrışıma yol açmasa olmazdı. Bilebildiğim kadarı ile aşurenin bu şekilde dağıtımıyla ilgili bir gelenek, görenek yok.
Ama, balkabağının başkaca gelenek, görenek ve inançlarla yakın ilgisi var!

images
Birkaç gün sonra Hıristiyanların yoğunlukla yaşadığı ülkelerde “Cadılar Bayramı” kutlanacak. Her yılın 31 Ekim’de Haloween Günü olarak da adlandırılan bu gün boyunca çeşitli etkinlikler yapılır. Sözcük anlamı Kutsal Akşam olan Haloween’ın kökeni pagan Keltlere uzanıyor. Çocukların farklı giysiler içinde kapı kapı dolaşıp “şaka mı şeker mi?” sorusuyla harçlık topladıkları, muziplik yaparak eğlendikleri bu gün son zamanlarda Türkiye’de de tanınmaya başlandığı söylenebilir.
Balkabağı Cadılar Bayramı’nın önde gelen simgesidir. İçi oyularak ve ışıklandırılarak şeytana benzer ikonlar oluşturulur. Böylelikle Cadılar Bayramı’nın baskın süsleme gereci yaratılmış olur. Bu nedenle tonlarca balkabağının çöpe atıldığı da bir gerçektir.
Balkabağı içinden aşure dağıtımı kültürel kirlenmenin ve yozlaşmanın fotoğrafı olarak tarihteki yerini almış oldu. Hem de muhafazakâr olduğunu her fırsatta ileri süren bir (önemli) kişi aracılığıyla.
Yine bu fotoğraf aracılığıyla muhafazakâr olmanın bile bir beceri ve bilgi gerektirdiğini anlamış oluruz. Dinsel görenekler bağlamından kopartılıp gösterişe kurban edildiğinde ironik durumların yaşanabildiğini gören bizlere düşen ise gülmekle ağlamak arasında karar verememektir!

Posted in

Yorum bırakın