Son 16 yılda bu kadar dehşete düştüğüm olmamıştı! Hiç kuşkusuz sayılamayacak kadar çok kez şaşırdık, öfkelendik! Ama, bu bir başka!
Ankara’daki tren cinayetinden söz ediyorum!
Bu kadarına pes!
Meğer hızlı trenlerimiz sinyalizasyonla değil de makinistler arası telsiz ve cep telefonu iletişimi aracılığıyla hareket ediyorlarmış. Teknolojiye sahip olmak kadar onu akılcı kullanmanın önemi bir kez daha anlaşılmıştır. Teknoloji dediğimiz bilimsel ürünü parasını vererek edinmek olası. Ya onu kullanacak kafaya sahip olmak! İşte orası birikim ve yatırım gerektiriyor.

Ayakların baş, başların ayak olduğu bir karanlık çağda yaşıyoruz. Akıldışılığın, bilime meydan okumanın dibine vurmuş olduğumuza kuşku yok. Bu örnekten sonra belki de ilk kez bu kadar ürperdiğimi, bu kadar umut pınarlarımın kuruduğunu hissediyorum!
Cehalet o denli ucuzladı ki; vurmak, kırmak, kan dökmek ve can almak neredyse tepki görmüyor. Üst düzey bir yetkili için ortaya çıkan manzaraya katlanmak sosyal medya ehsabını kapatmak kadar kolay olabiliyor. Katliamın karşılıksız kalması böyle bir şey olsa gerek!
Ünlü tarihçi Giambattista Vico başyapıtı YENİ BİLİM’de çağları TANRILAR-KAHRAMANLAR ve İNSANLIK ÇAĞI olarak sınıflandırır. Pek çoğumuz zamandizinsel olarak İNSANLIK Çağı’nı sürdüğümüzü düşünür doğal olarak. Oysa, küçük bir ayrıntı vardır göz önüne alınması gereken! Kimi toplumlar İnsanlık Çağı’nda yaşıyor olsa da kimileri Tanrılar ya da Kahramanlar Çağı’nda yaşıyor olabilir.
Ülkemizi ve insanımızı İNSANLIK Çağı’na taşıyan demiryollarının TANRILAR/KAHRAMANLAR Çağı’na dönüş ortamı olarak işlev görmesi ne acı bir durum değil mi?
Şu günlerde olayın sıcaklığı nedeniyle süt dökmüş kedi gibi sessizleşenleri çok değil bir kaç gün sonra görün! Bu satırlar da içinde olmak üzere pek çok tepki ve eleştiri iletisi “HAKARET” olarak değerlendirilebilir ve sayısız kişi Adliye yollarına düşürülebilir.
En güvenli ulaşım aracı olan trene binmekten kaçınacağımız kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Bu da oldu!
Laiklik görünürdeki uygulamaların ötesinde akıl ve bilime yaklaşımın güvencesi. Yaşam ortamının dinselleştirilmesinin ne denli sakıncalı olduğu bir kez daha anlaşıldı. Cinayete eşdeğer olaydan sonraki sessizlikte bu dinselleştirmenin payı yadsınamaz.
Trenlere güle oynaya bineceğimiz günlere erişmeyi ve keyifli yolculuklar yapmayı dileyerek!
CAHİLİZASYON öncelikle odaklanmamız gereken sorun…

Yorum bırakın