1 Mayıs’lar ülkemiz tarihinin önemli sayfalarını oluşturur. Özellikle Soğuk Savaş boyunca 1 Mayıs “korku ve kaygı”ya eşdeğer bir olgu gibi belletildi insanımıza.

Özellikle 1977 1 Mayıs’ında Taksim’e sıçrayan kanın yarattığı hüzün ve dehşet tazeliğini koruyor.

O gün orada 1 Mayıs’ı kutlamaktan başka amacı olmayan ve toprağa düşen canları bir kez daha anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyorum.

2447950_0b56a312f71e5aa6302befa9f77b2efc_640x640

Tasarladığı ölümsüz 1 Mayıs afişi için ressam Orhan Taylan’ı saygıyla anarak…

https://www.aydinlik.com.tr/1-mayis-1922-kutlamalarindaki-yanlisliklar-yildirim-koc-kose-yazilari-nisan-2019

Yukarıdaki bağlantıdan okuyabileceğiniz yazıda dile getirilenler de 1 Mayıs dendiğinde madalyonun ters yüzünü oluşturuyor.

Emek ve Dayanışma Bayramı 1 Mayıs, doğal olarak öteden beri SOL’un ilgi alanında oldu dünyada olduğu gibi ülkemizde de.

Bu ilginin ülkeyle, vatan toprağıyla bağlantısı ne oldu sorusu da sorulmaya değerdir.

1 Mayıs 1922!

Ülke emperyalist paylaşımcıların işgali altında! Sakarya Savaşı kazanılmış! İşgalci çizmeleriyle ezilen ülkemizin kurtarılması için bir silkinişe daha gereksinim var!

TBMM Hükümeti canını dişine takmış Büyük Taarruz’a hazırlanıyor.

İstanbul’daki 1 Mayıs kutlamalarına bakarsanız ülkede böyle bir durum ve sorun olmadığı duygusuna kapılmanız işten bile değildir. Vatan toprağının emperyalistlerce çiğnenmekte ve kirletilmekte oluşu karşısında 1 Mayıs’ı kutlayanların Sovyet Rusya’ya övgüler dizen haykırışları ilginç ve bir o kadar ibretlik. Tam da o sıralarda övgüler dizilen Sovyet Rusya var gücüyle TBMM Hükümeti’ne ve Mustafa Kemal’e destek vermektedir.

Ülkemiz SOL’unun en azından bir kesiminin ulusal konulardan ve duyarlılıklardan uzak duruşu yalnızca bugünün sorunu değildir bağlantıdaki yazıdan anlaşıldığınca. O gün bile vatan toprağıyla ilgili olamayanların bugünlerdeki aymazlığı ve duyarszılığı da şaşırtıcı olmasa gerektir.

Ülkemizin son 40 yılına damga vurmuş olan ayrılıkçı-etnikçi PKK Terörü de bu bağlamda turnusol kâğıdı işlevi görmüştür. Solculuk adına, emperyal proje olduğu her fırsatta dile getirilen, gözümüzün içine sokulurcasına anımsatılan PKK’ye Türk SOL’unun bitmek, tükenmek bilmeyen aşkı anlaşılır gibi değildir. Söze geldiğinde HALKÇILIK’tan dem vuranların PKK aşkıyla HALK’tan kopuşlarının fotoğrafıdır bu çerçevede yaşananlar.

Bir başka örnek çok daha güncel!

Önceki Ovacık, bugünkü Tunceli Belediye Başkanı’nın DERSİM aşkı her nedense çok da dile getirilmedi. Hakkını yemeyelim. Mehmet Fatih Maçoğlu Ovacık’ta yaptıklarıyla hak ettiği bir üne kavuştu. Böylelikle de kendisini kanıtlamış bir kişilik olarak Tunceli’ye Belediye başkanı seçildi.

DERSİM söylemiyle oy ve ün devşirmeye çalışan gericileri anlamak hiç zor değil. Bu alışılmış duruma ilişkin bir şeyler yazıp zaman yitirmenin gereği de yok.

Ancak, bir komünistin Dersim üzerinden, Seyit Rıza ve feodalite aşkı sorgulanmaya ve irdelenmeye değerdir.

1 Mayıs’ı alanlarda coşkuyla kutlamak elbette önemli.

Coşkuyla yapılan kutlamaların içinin doldurulması ve çelişkilerden arındırılması da SOL’un ve SOL adına boy gösterenlerin kaçınılmaz görevi olmalı!

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Bayramı Kutlu Olsun!

Kutlu olmakla kalmasın hak ettiği içeriğe de bir an önce kavuşsun…

1 Mayıs 2019

1 Mayıs Marşı’nın bestecisi Sarper Özsan’a şükranla, eşsiz yorumuyla ezgiye can veren Cem Karaca’nın anısına saygıyla…

Posted in ,

Yorum bırakın