Türkiye’de olaysız 1 Mayıs hayal!
1 Mayıs korona salgını koşularında bile olaysız geçmedi!
İktidarın kaba güç gösterisinden kendince sağladığı yarar bilinmeyen bir durum değil! Kabarık siciline bir kayıt daha düşülmesi rahatsızlık değil, hoşnutluk yaratıyor bugünün iktidar katında!
Türkiye’de bu ve benzeri olaylara bundan kim ne kazandı sorusu üzerinden değil de iktidar ne acımasız, vicdansız davrandı; iktidarın saldırısına uğrayanlar da dik durdular, baskıya boyun eğmediler bakışıyla yaklaşılır oldu.
Türkiye’yi ortadan ikiye bölen psikolojik ortamda bu düşünceye de hak vermemek elde değil. Diğer yandan hiçbir gerekçe akılcı ve sağduyulu düşünceden alıkoymamalı insanı!
Olayı duyduğumda ne var bunda, polis biraz esneklik gösterse bütün bunlar yaşanmazmış demiştim kendi kendime.
Daha sonra haritayı önüne açıp da DİSK Genel Merkezi ile Taksim Cumhuriyet Anıtı arasındaki uzaklığı kabaca hesapladığımda düşüncem değişti. Nereden baksanız 3-4 kilometreden aşağı olmayan bu uzaklığın sokağa çıkma yasağı koşullarında yürünmek istenmesi akılcı olmadığı gibi iyi niyetli de sayılmaz.
23 Nisan’da olduğu gibi 1 Mayıs’ta da salgın kaynaklı önlem ve uygulamalar kutlamalara engel oldu. Bu önlem ve uygulamaların eksikliğinden söz edilebilse de aşırılığından söz etmek olanaksızdır.
Sokakta olmanın belirli koşul ve ayrıcalıkları var!
Evde kalmanın ise kendimizle birlikte bir parçası olduğumuz topluma karşı sorumluluk gereği olduğu geçtiğimiz 1.5 ay boyunca özümsenmiş olunmalı.
Anılan neden ve zorunluluklar gereği hiç olmazsa bu 1 Mayıs’ta Taksim’e yürüme isteğinde üstelenmese daha iyi olurdu demekten alamıyorum kendimi.
Kolluk güçleri daha farklı davranabilir miydi? Elbette evet! Kolluk güçleri içinde çok sayıda kimsenin de iktidarın her toplumsal olaya sert yaklaşımından hoşnut olmadığından kuşku duymuyorum.
1 Mayıs günü DİSK Genel Merkezi önünde yaşananlar aklın, bilimin ve sağduyunun gereklerine uymamıştır.
Hiç olmazsa bu 1 Mayıs günü, birilerinin kaba güç gösterisi için ve bir başkalarının çok d a gerekli olmayan Taksim üstelemesinin katığı yapılmamalıydı.
Kim ne kazandı?
Ya da Türkiye ne yitirdi?
Bu soruların yanıtlanması yerine kısır çekişmeyi yeğlemek şimdilik öncelenen ve alışılan tutum olmayı sürdürüyor ne yazık ki!
Ceyhun Balcı, 03.05.2020

Yorum bırakın