Bir kaynakta Sosyal Demokrasi şöyle tanımlanmış. Sosyal demokrasi ya da merkez solkapitalizmin yarattığı eşitsizlik ve adaletsizlikleri demokratik sistem içinde kabul edilebilir düzeye indirmeyi amaçlayan siyasi ideoloji.” http://tr.wikipedia.org/wiki/Sosyal_demokrasi

            Sosyal Demokrasi kavramının köklerine inildiğinde Lenin adına da rastlanacaktır. İkinci Dünya Savaşı sonrasının dünyasıyla yetinelim bu kavramı tanımlamak için.

İkinci Dünya Paylaşım Savaşı sonrasında ortaya çıkan iki kutuplu dünya düzeninde bloklar arasında kendisini gösteren yarış özellikle Batılıları yandaşlarını yitirme korkusuyla yüzleştirince kullanılmaya başlanır Sosyal Demokrasi. Kapitalizme dokunulmazlık getiren Sosyal Demokrasi geniş insan yığınlarının sosyalizmin çekim merkezinden uzak tutulması işlevini üstlenir. Başarılı da olur. İskandinavya ve Almanya örnekleri kanıttır.

Sosyal Demokrasi rüzgarının Türkiye’yi etkilemesi de kaçınılmazdır. Kendi koşullarını göz ardı edip  Sosyal Demokrasi aşkına tutulmuş parti ve önderlerimiz de yok değildir. Sıradan yurttaşlar da sosyalist, komünist, solcu ya da Kemalist sıfatları yerine kendilerine “sosyal demokrat” etiketini yapıştırmakta sakınca görmezler. Kolaycı ve tehlikeden uzak tutan bir yaftadır. Başınızın derde girmesi söz konusu değildir.

Çok başarılı(!) Sosyal Demokrasi’nin ölümü Olof Palme’ninkiyle eş zamanlıdır.

Sosyalist Blok’un çöküşü Sosyal demokrasi’ye olan gereksinimin de sonlanması anlamına gelir. Emektar sosyal demokrasinin buruşturulup çöpe atılan bir kağıt parçası olmasına da razı gelmez gönüller. Partiler ve elbette programlar korunur. Ama, hem partiler hem de önderlikler dönüştürülmelidir. Görünürdeki sosyal demokrasi kalkanının ardına sömürgecilik ve yayılmacılık saklanacaktır.

Liberali, bölücüsü, işgalcisi, saldırganı ve azılı kapitalistiyle her telden çalan sosyal demokrat partiler Sosyalist Enternasyonal denen örgütün sepetinde yer bulurlar kendilerine.

İngiltere’nin o anlı şanlı İşçi Partisi bir sosyal demokrat örgüt ve Sosyalist Enternasyonal’in saygın bir üyesi olarak Irak’ta yüz binlerce kişinin öldürülmesinin baş ortakçısı olduğunu anımsayalım!

Fransa’nın çiçeği burnunda (Sosyal Demokrat) Cumhurbaşkanı Hollande buyurmuşlar! “Suriyeli muhalifler hükümet kurarlarsa tanırız!” Hem sosyal hem de çok demokrat bir yaklaşım değil mi? Fransız Cumhurbaşkanı’nın yaptığını adlandırmayı da  Fransız basınına bırakalım! “Le Monde : Hollande Sarkozyleşti!” (Aydınlık, 30.08.2012)

Aslına bakılırsa Hollande Sarkozyleşmedi. Zaten öyleydi! Sarkozy korkusu, Fransa’da bir başka Sarkozy’nin iktidarını engelleyemedi dense yeridir.

Örnekler sayısızdır. Hepsi sayılacak olsa kitaplara sığmaz!

Bu iki yalın örnek bile bizlere kendilerini hala Sosyal Demokrat olarak tanımlayan arkadaşlara şu soruyu sorma hakkı verir!

“Nasılsınız, iyi misiniz?    Kimlerle dans ettiğinizi sorgulama zamanınız gelmedi mi?”

            Bu yasaklı 30 Ağustos gününde bize yasaklanan bayram nedeniyle bayram edenlerin önemli bölümünün Avrupalı ve Amerikalı sosyal demokrat olduklarına kalıbımı basarım!

            Ceyhun BALCI, 30.08.2012

Posted in

Yorum bırakın