Düşünüyorum Öyleyse Vurun!
CEYHUN BALCI, Cumhuriyet, 23.06.2010
Başlıktaki sözler bir kitabının adı olmuştu. Vurmadılarsa da Ziverbey’de halini hatırını sormaktan geri durmadılar 12 Mart döneminde!
“Yüzbaşı Selahattin’in Romanı”nı yazmıştı, bir subay çocuğu olarak! Yaşamı savaşımla, güçlüklerle geçse de bu durumdan yakındığı hiç görülmedi, duyulmadı. Yaşadığı coğrafyaya birkaç yüz yıllık gecikmeyle gelen aydınlanma ışığını var gücüyle topluma yansıtmaya çabaladı gücü yettiğince! Aslında onun başına gelenlere şaşırmamak gerekiyordu. Ortaçağdan bu yana akıldan, bilimden ve kısacası aydınlanmadan yana olanların başına gelenler gelmişti onun da başına!
Son dönemde de kapısını çalmayı ihmal etmemişlerdi. Ulu çınarın devrilmesi süreci de böylelikle başlamış oluyordu. Önce kalp sorunları ve buna yönelik cerrahi girişim; onu izleyerek geçirilen inme ve yol açtığı sorunlar bugün yaşadığımız yitimin habercileri gibiydi.
“Duvarın Üstündeki Tilki” öksüz kaldı…
İlhan Selçuk artık aramızda değil; artık yüreği atmasa da düşünceleri, aydınlığı ve yapıtları yaşamımızı ışıtmayı sürdürecek!
Ülkemiz aydınlanmacılarının başı sağ olsun!
Bir “pencere” kapanmış gibi görünse de o kadar çok pencere açmıştır ki İlhan Selçuk, onlar yetip de artacaktır bizlere yepyeni ufuklar açmaya!
Nasıl müzisyeni ezgisiyle anmak en iyisiyse, yazarı da yazısıyla uğurlamak en doğrusu olacaktır! Son yazılarından birinden bir alıntı: (sanırız kalp ameliyatına girmeden önce)
“Pazartesi günü yürekten ameliyat olacağız, söylenenlere bakılırsa epey gıllıgışlı bir operasyonmuş, nalları havaya dikersek bozulmayalım, olur böyle şeyler… Nalları dikmezsem daha görüşürüz. Dikersem, her ne kadar kusurumuz da olsa, affola… İkisine de eyvallah…”
Cumhuriyetimizin ve aydınlanmamızın ulu çınarının yakınlarına ve sevenlerine baş sağlığı diliyoruz…

Yorum bırakın