İNSAN BEYNİ NEDEN BU KADAR BÜYÜK?

Ortalama 1400 cm3’lük oylumuyla türümüzün beyni yaşayan en yakın evrimsel kuzeni şempanzeninkinden üç kat daha büyüktür. Her ne kadar balina ve fil beyinleri mutlak anlamda daha büyük olsalar da gövdeye oranlandığında Homo sapiensinki herhangi bir hayvanınkinden çok daha büyüktür.

“Toplumsal beyin” varsayımı bu durumu açıklamak amacıyla ortaya atılmıştır. Oxford Üniversitesi’nden Robin DUNBAR beynin özellikle de neokorteks boyutunun türlerin toplumsal gruplarının büyüklüğüyle yakından ilintili olduğunu ileri sürmektedir. Dunbar ve onun gibi düşünenlere göre daha büyük gruplar halinde yaşayanlar daha oylumlu beyin gereksinimi içindedirler. Bu bağlamda türlerin (özellikle de primatların) grup büyüklüğü ile neokorteks boyutu arasında bağlantı olduğunu ortaya koyan sayısız çalışma yapılmıştır. Yakın zamanda insan ve maymunlarda yapılan beyin görüntüleme çalışmaları da bu konuya odaklanmıştır. Örneğin, insanlar arasında yapılan bir çalışmada facebook arkadaş sayısı ile beyindeki boz madde oranı arasında ilişki kurmuştur.

“Toplumsal beyin varsayımı” anmaya değer destek bulmuş ve bu durumun doğal sonucu olarak pek çok çalışmaya konu olmuştur.

Buna karşılık antroplojik biyolog Robert SEYFARTH büyük beynimizle ilgili farklı açıklamaların da olabileceği düşüncesindedir. Durham Üniversitesi’nden evrimsel antroplog Robert BARTON’a göre toplumsal beyin varsayımı diğer varsayımlarla dengelenmeli ve bilişsel sinir bilimlerinden gelecek bilgilerle desteklenmelidir.

Araştırmacılara göre büyük boyutlu beynimiz gelişmiş zekamız ve gezegenimize egemen oluşumuzla ilgilidir. Oysa, evrimsel yolla büyük beyine erişmek söz konusu olsaydı başka hayvanlar da bunu başarabilirdi. Ayrıca, daha büyük beyin, daha fazla enerji tüketimi anlamına da gelmektedir.

Can alıcı soru beyin büyüklüğünün türün grup büyüklüğü ile mi yoksa daha büyük sosyal gruplar oluşturmayı olanaklı kılan yiyecek bulma ve araç-gereç kullanma becerisiyle mi ilintili olduğudur.

İngiltere St Andrews Üniversitesi’nden bilişsel sinirbilimci Richard Byrne şempanze ve goril gibi büyük maymunların yanı sıra insanın da yiyecek sağlama zorluklarını aşmak amacıyla beyinlerini evrimle büyüttükleri tartışmasını ortaya atmaktadır. 1980’lerin sonunda olgunlaştırdığı “Makyavelist zeka” varsayımıyla yarışma ve işbirliğini dengelemedeki bilişsel özelliklere odaklanarak toplumcu beyin varsayımına da öncülük eden kavramı ortaya koymuştur.

Dunbar öncelikle yiyecek bulma becerilerinin gelişimini, onu izleyerek de büyük gruplar halinde yaşama varsayımını akla yakın bulmamaktadır.

Yakın zaman önce, İsviçre’den primatolog Carel van Schaik “kültürel zeka varsayımı”nı ortaya attı. Bu varsayımda davranış esnekliği ve sosyal öğrenme (tür içi bilgi ve beceri aktarımı) önemli ölçütler olarak öne çıkmaktadır. “Toplumsal beyin varsayımı” yine, büyük beyinli olup da sosyal ilişkileri güçlü olmayan orangutanların durumunu açıklamada yetersiz kalacaktır. Ayrıca, bir çok primat gibi karmaşık sosyal yaşamı olan sırtlan ve bazı tür yarasalardaki küçük beyinli olma  durumunun da bu varsayımla açıklanması güç olacaktır.

Van Schaik “toplumcu beyin” varsayımının son derece kısır bir açıklama olduğu kanısındadır.

Buna karşılık Dunbar kendi varsayımının kültürel zeka varsayımının öğelerini de içerdiği düşüncesindedir. Dunbar’a göre evrimsel mantık gereğince hayvanlar avcıdan korunma yollarının geliştirilmesi gibi önemli sorunların üstesinden gelme amaçlı olarak toplumsal yaşama yönelirler. Ancak, bu tür yaşamın da özellikle yarışmacılık ortaya çıktığında kendine göre bedel ödettiği de bir gerçektir. Bu duruma karşı ise primatlar grup yaşamının sürdürülmesinin yanı sıra grup yaşamının ödettiği bedellere karşı kendi aralarında sıkı bağlaşıklıklar kurma yoluna giderler.

Şu an için insan beyninin büyüklüğü bir bulmaca olmayı sürdürmketedir. Şanslıyız ki, doğal seçilim bu sorunu günün birinde çözebilmemiz için beynimizi yeterince büyütmüştür.

Science, 5 October, 2012 (NEWSFOCUS), pp 35-36’dan esinlenilmiştir.

Posted in

Yorum bırakın