YENİ BİR SAYFA

Açlık Grevi çevresinde dönen dolapları tanımlamak için daha birkaç gün önce “Koçbaşları” deme gereği duymuştum. https://cumhuriyetciyorum.wordpress.com/2012/11/15/kocbaslari/

Açlık Grevi gerçekten de bir kayıkçı kavgasıymış. Sürecin kendi iradelerinin dışında gelişeceği kaygısı birilerine açlık grevi oyunu oynama görevini yüklemişti. Başarılı da oldukları ortada. Öcalan’ı sürece ortak etmek ve var idiyse onun üzerindeki tecridi sonlandırma hedefine varıldı. Öcalan’ın sürece egemenliği perçinlendi. Açlık grevinin sonlan(dırıl)ması siyasi otoriteye de puan kazandırdı. Onlar da kazandığına göre yola devam edilmeli!

Bugünkü Milliyet’te yayımlanan bir yazı olayı özetlemiş görünüyor. http://siyaset.milliyet.com.tr/-hukumete-destek-ve-moral-verecegiz-/siyaset/siyasetyazardetay/19.11.2012/1629129/default.htm

Taraflar süreç üzerindeki güç denemesini kendi açılarından başarıyla tamamladıklarına göre yola işbirliğiyle devam etmenin sırasıdır. Utangaç ve kaçamak tavırlara yer yoktur bu stratejik ortaklıkta.

Anadilde savunma ve Apo üzerindeki tecridin kaldırılması hedefleri tamamdır. Yaşama geçirilebilir olsa Anadilde Eğitim de çoktan kotarılırdı. Orta ya da lisede coğrafya dersini Kürtçe analatacak denli hem dile hem de dala egemen insan kaynağına sahip olsalar bunu da yarına bırakmazlardı. Akıl tutulamasının tavana vurduğu günümüzde Kürtçe yüksek öğrenim görüp iş sahibi olacak bir gencimizin nerede ve nasıl iş sahibi olacağı sorusu sorulmadığı için budalalığın sürdürülmesinde hiç ama hiç sakınca yoktur.

BDP eşbaşkanı Demirtaş’ın ortaya çıkan durumda kimin kazandığının ne önemi var, bundan böyle bu konuda hükümetin var gücümüzle yanındayız demesi yeni bir sayfanın açılmış olduğunu fazlasıyla doğrulamış olmuyor mu?

Ülkeyi her türlü iç ve dış tehditten korumakla ödevli TSK yeryüzünde eşi benzeri bulunmayan bir uygulamayla eşkıyayla savaşmak için sivil iradenin iznini beklerken; eşkıyanın validen izin almak gibi bir lüksü yoktur. Böylesine asimetrik bir kurguyla karşı karşıya olan TSK evlatlarının her gün üçer beşer toprağa düşüşünü umarsızlıkla izlemek zorunda kalırken; bölme-parçalama cephesindeki biçimsel çatışma da yerini tarihsel işbirliğine bırakmış olmaktadır.

Bundan böyle bu sürecin baş döndürücü bir hızla yol alması hiç kimseyi şaşırtmamalı! Elbette halk izin verirse!

“Anadolu başka yerlerde inanılmaz olanların sıradanlaştığı bir coğrafyadır!” sözü akıldan çıkartılmamalı…

Ceyhun BALCI, 19.11.2012

Posted in

Yorum bırakın