KNOCKALOE’DA MEÇHUL TÜRKLER

 

Kaç kez olduğunu saymadım! Ama, bir kez daha içimdeki şeytanın kurbanı oldum diyebilirim. Kitapçının indirim rafında bile kendisine alıcı bulamamış olduğu üzerindeki bir karış tozdan belli olan “Knockaloe ve Meçhul Türkler” (İş Bankası Yayınları, 2008) Böyle kitaplara hak ettikleri ama çekemedikleri ilgiyi göstermenin bir insanlık görevi olduğunu düşünürüm. Hatta, hemen okuyamayacağımı bilsem de edinirim. Günün birinde sıra gelir diye…

 

İçimdeki şeytan bu niyetle edindiğim kitabı bu kez hemen okumam için dürtmeye başladı. Direnemedim! Knockaloe İngiltere’nin batısındaki Mann adasında bir yerleşim. Adın tuhaflığını yazar da fark etmiş olmalı ki; okunuşunu da yazarak okuru büyük bir dertten kurtarmış.  Nokaylo!

 

Knockaloe tarihte bir ilk olmuş. Modern çağın ilk “sivil esir” kampı olarak geçmiş tarihe. Bir İtilaf devleti olarak İngiltere topraklarındaki düşman ülkeler vatandaşlarını (Almanya, Avusturya, Macaristan, Bulgaristan ve Osmanlı) çıkartmış olduğu “Hainler Yasası”na dayanarak “enterne” etmeyi düşünmüş. Önceleri İngiltere’de başlatılan bu uygulama yalıtımın daha iyi ve işlevsel olması amacıyla İrlanda Denizi’ndeki Mann adasına kaydırılmış. Esir alınanların önemli bölümünün savaşla ilgili olmaması ve yine azımsanmayacak sayıda esirin İngiliz yurttaşlarıyla evli İttifak devleti vatandaşı olması ilginçtir.

 

Nokaylo’daki Osmanlı esirleriyle ilgili diplomatik ilişkide İsveç aracı ülke rolü oynamış. Otuzbin dolayında esirin bulunduğu kamptaki Osmanlı esirlerinin sayısı 110’muş. Bunlardan yalnızca birisi askermiş ve amiral rütbesi taşımaktaymış. Osmanlı uyruklular da zaman içinde ayrıma uğratılmışlar. Yahudi ve Hıristiyan olanlar esaretten kurtulurken Müslüman Osmanlı’lar onların yerine de sıkıntı çekmişler. Tehcir nedeniyla yaşamını yitiren Ermeni kökenli Osmanlı yurttaşlarına soykırım uygulandığını öne sürenlerin kulakları çınlasın!

 

Üç yılı aşan Nokaylo sivil esaret serüveni süreç içinde tutsakların müzikten tiyatroya uzanan bir çok alanda ürün vermelerine de tanıklık etmiş. Hatta, yaşamlarını burada yitirenlerin gömüldüğü bir mezarlık bile var(mış) adada. Burada 7 Türk ebedi uykularını sürdürmekteler(miş).

 

İlginç olan Osmanlı Devleti’nin buradaki Türk esirlerden savaşın üçüncü yılında haberdar olmuş olmasıdır. Duyarsızlık bu kadarla kalmamış. Türkiye buradaki mezarlığın şehitlik olması için girişimde bulunmak için 1970’leri beklemiş. Bu neredeyese hiç bilinmeyen mezarlığın şehitlik statüsüne alınması süreci 2002 yılının Kasım ayında tamamlanabilmiş.

 

Yıkılmakla kalmayan Osmanlı’nın gider ayak vatandaşlarını bir çok cephede ölüme sürdüğü sırada İngiltere’de savaşla ilgisi olmayan reayasının başına gelenleri duyacak, duysa da bir şey yapacak hali yokmuş belli ki! Hasta adam nitelemesiyle örtüşen bir durum.

 

Ceyhun BALCI, 07.01.2013

 

Posted in

Yorum bırakın