SOLCULUK, İLERİCİLİK, ULUSALCILIK…
Kökenim sola dayanır. Dolayısı ile geleneğim de! Son yıllarda dünyanın ve ülkenin içine girdiği süreçte kendimi “sol” ile etiketlemekten kaçınır oldum! Bazı (eski) dostlar bu durumu şaşırtı ile karşılıyorlar. Sol genellemesi artık yeterince kapsama alanı oluşturmuyor. Öyle solcular tanıyorum ki; karşımdan gelseler yolumu değiştirmeyi yeğlerim! Bazı sağ kökenlilerin ise çok daha akılcı bir duruş içinde olduğunu hiç çekinmeden söyleyebilirim.
Millet ile milliyetin hem de bilerek biri birine karıştırıldığı günümüzde Birgül Ayman Güler’in başına gelenler tazeliğini koruyor. Bu yazıyı okuyan bazı dostlar eleştiri oklarını bendenize de yöneltebilirler. Canları sağ olsun!
Kimi solcu dostlar “ulusçuluk” ve “ulusalcılık” olgusunun Türkiye’ye özgü, geçerliliğini yitirmiş Kemalist alışkanlık olduğundan dem vuruyorlar. Belki de direnmeyi bırakıp, değişim ve çözülme kervanına katılalım diye!
İspanyol düşünür ve siyasetçi Fernando Savater adını şimdiye dek hiç duymamış olanlar bundan sonra mutlaka duyacaklardır!
Savater de geleneksel sol-sağ ekseninin eksik ve yanıltıcı bir tanımlama olduğunu düşünenlerden! Bu nedenle “ilericilik” kavramını öne çıkartmakta. Böyle bir gereksinim olmasa gücünü koruyan İspanyol Sosyalist Partisi saflarında siyaset yapardı. Bu kadar zahmete girmesine de gerek kalmazdı! Ayrılıkçı milliyetçilik konusundaki duyarlılığı Türkiye’deki bölücü akımlara yakın durmayı solculuk sayanların kulağına küpe olacak cinsten.
Konuya ilericilik/gericilik ekseninden yaklaştığında gerici solcular olabildiği gibi, ilerici sağcılar da bulunabileceğinden söz ediyor.
Savater bu cesaretli duruşu nedeniyle uzun zaman ayrılıkçıların tehditleri altında kalmış.
Aşağıdaki yazı daha ayrıntılı bilgi verecektir.
Aklın yolu dünyanın neresine giderseniz gidin birdir!
Savater Türkiye’de “ulusalcılık” olarak kendisini gösteren düşüncenin İspanyolcasını öne çıkartmış da diyebilir miyiz?
Ceyhun BALCI, 13.02.2013
Siyasetçi Filozof Fernando Savater:
‘Sol Yerine Tercihim İlericilik’
Nilgün Cerrahoğlu, 10.02.2013
“21. yüzyılda sağ-sol şablonundan çıkıp, ilericiliği, gericiliği tartışmamız gerekiyor” diyor, Madrid’de Cumhuriyet için görüştüğümüz İspanya’nın tanınmış düşünürü Fernando Savater.
Savater’in kurucuları arasında bulunduğu İspanya’nın yeni “İlerleme ve Demokrasi Birliği” partisi, kendisini böyle “ilerici” bir parti olarak tanımlıyor. “Eşitlik”, “özgürlük”, “laiklik” söylemlerini vurgulayan parti; düşünürün söz ettiği “Aydınlanma değerlerini hayata geçirmek” misyonu ve ayrılıkçı milliyetçiliğe taviz vermeyen duruşu ile öne çıkıyor. Kısa sürede İspanya’nın 4. partisi olan partinin, parlamentoda 5 milletvekili bulunuyor.
50’nin üstünde eseri ile sadece düşünce düzleminde değil, siyasi platformda da aktif olan felsefe profesörü Savater; “Demokrasilerde” diyor; “siyaseti sadece o an için hükümette bulunanlara bırakamayız. Hepimiz siyasetçi olmak zorundayız. Sen politikaya bulaşmazsan, er geç politika sana bulaşır!”
ETA’nın ölüm listesinde olduğu için yakın zamana dek korumalarla gezen Savater ile görüşmemizin gerisi şöyle:
‘Ayrılıkçılığa destek gericiliktir’
– Solun geleceği var mı? Sol için bir gelecekten bahsedebilir miyiz?
“İlerleme ve Demokrasi Birliği adlı partiyi (2007’de) kurduğumuzda ben sol yerine‘ilericilik’ten söz etmeyi yeğledim. 21. yüzyılda, gerici bir sağ olduğu gibi gerici bir solun da olduğunu biliyoruz. Castro ya da Chavez için ‘ilericilik’ kriterleri uygulamak anlamsız olduğu gibi sağda da icabında ilericilik bulunabilir. Anayasacılık örneğin Alexis Tocqueville gibi sağ kesim isimlerden gelmiştir. Sol ilericiler beri yandan kadın-erkek eşitliği, işgücü haklarının korunması, çalışma saatlerinin azaltılması gibi konulara odaklaşmışlardır. Solda olduğu gibi sağda da sonuçta ilericilik olabilir. Gericilik/reaksiyonerlik, sağda olduğu gibi solda da barınabilir. İspanya solunun gericiliği örneğin ayrılıkçılık ve (yerel) milliyetçilikleri desteklemesidir. Bu nedenle sağ-sol şablonundan çıkıp, ilericiliği, gericiliği konuşmak lazım.”
‘İlericilik, Aydınlanmanın uygulanması’
– Günümüz için ilericilik tarifiniz nedir?
“Ne desem bilmem ki… Tek bir formül olduğunu düşünmüyorum. Üzerine bir kitap yazılabilir. Sanırım son kertede ilericilik Aydınlanma ideallerinin uyarlaması oluyor. Aydınlanma, eğitimdir ve bu tabii laikliktir. Bu, fırsat eşitliği arayışı da demektir. Kamu hizmetleri, azınlıklara ayrımcılık yapmamak gibi şeyler gene hep ilericiliğin unsurlarıdır. Gerici, reaksiyoner değerler; bunların ters yönünde gider.”
Öfkeliler demokrasi folkloru
– Madrid’in iki yıl önceki ‘öfkeliler’ hareketinden geriye ne kaldı? Puerta del Sol meydanının protesto eylemlerinden söz ediyorum…
“Bir ülkede 6 milyon işsiz varsa, o ülkede öfkelilerin olması doğaldır. Ancak öfkeli eylemlere katılan aynı insanlar, kriz öncesinde sistemden memnundu ve apolitikti. Yaşamım okullarda gençlerle konuşmakla ve onları siyaset üzerinde daha duyarlı olmaya uyarmak için geçti. Gençlere hep, ‘Demokratik bir toplumda yaşıyorsak, siyaseti sadece hükümette bulunan insanlara bırakamayız. Hepimiz politikacı olmak/politika yapmak durumundayız’ diyordum. Kimse bu uyarılarıma kulak asmıyordu. ‘Politika’ eski kafaların işi, diyorlardı. Kriz öncesinde herkes kendisini milyarder hissediyordu. Herkes ikinci evini almak peşindeydi, bankalardan nasıl geri ödeyeceklerini bilmedikleri çılgın krediler alıyorlardı. Derken İspanya ‘balonu’ patladı. Birlikte batıldı. O zaman herkes bir anda ‘sistem karşıtı’ oldu. Hayatta politikayla iştigal etmemiş insanlar, ‘siyaseti’ ve siyasetçileri suçlamaya başladı. Bu öfkeyi anlıyorum ancak işlerin bu noktaya gelmesinde yurttaşların payı yok mu? Puerta del Sol, ilginç bir andı. İnsanlar bir araya gelip tartışmaya, konuşmaya başladı. Sonuçta TV seyretmelerinden iyidir…”
– Hepsi bu mu? Politik duyarlılıkta artış olmadı mı?
“Keşke olmuş olsaydı. Yalnızca sosyal ağlarda varlık gösteren, kendisini ‘X partisi’olarak tanıtan bir internet partisi ortaya çıktı. (İnternet eylemleriyle tanınan)‘Anonymous’ gibi biraz… ‘Modernlik formatı yaratıyoruz’ havasında yapılan bir nevi demokrasi folkloru bunlar.
Hakları yitirmek korkusu
– İspanya krizinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
“Sorunun çözümü hakkında fikrim yok. Çünkü sorun yalnız bir İspanya problemi değil. Kredilerde Avrupa ve Almanya’ya bağlıyız. Kemer sıkma politikaları korkunç oldu. Bütün kamu hizmetleri çözülüyor. Sağın en reaksiyoner/gerici kesimleri; sağlık, eğitim gibi kamu hizmetlerine saldırmak adına krizi kullanıyor. İnsanlar daha kolay işten çıkarılıyor. Şirketler bu vesileyle istemedikleri elemanlarını eliyorlar. Kriz geride kaldığında, haklarımızın ne olacağını bilmiyoruz. O kazanılmış haklar geri alınabilecek mi bilmiyoruz. Gördüğüm en önemli sorunlardan biri bu.”

Yorum bırakın