BİR KAHRAMANLIK ÖYKÜSÜ

“Kabede yapılacak genişletme çalışmaları nedeniyle yerlerinden sökülen revaklar TC Başbakanı ve Suudi Kralı’nın çabalarıyla kurtarılmış.” (Hürriyet, 17.02.2013) Ne yüce ve övülesi bir davranış değil mi? Haberi okuyanlar o revaklar neden yerinden söküldü diye sormazsa elbette!

Daha once de haber konusu olmuştu! Suudi yönetimi Kabe çevresindeki çalışmalar sırasında Osmanlı yapımı Ecyad Kalesi’ni yıkmakta sakınca görmemişti. O bozgunda bir kahraman yaratılması herhalde unutulmuş olmalıydı. Vahhabi azgınlığı ve görgüsüzlüğü sınır tanımadı! Bu kez, Osmanlı kemerini ortadan kaldırdı. Vandallığının üzerine tüy dikmek için Londra’daki Big Ben kılıklı bir saat kulesi ve dünyanın ikinci yüksek yapısını kondurdu bu kutsal ve korunası mekana!
http://edition.cnn.com/2013/02/07/world/meast/saudi-heritage-destruction-mecca/index.html?hpt=hp_c1
Bu dangalaklığın tek bir yararı oldu! Göbeklerinden bağlı oldukları ve hayran oldukları odakları ortaya koymuş oldular! Kabeyi bir kutsal mekan olmaktan çok ticari bir alan olarak görmekten vazgeçmeyen Vahhabi yobazlığı “Paran kadar ibadet!” kavramıyla da tanıştırmış oldu dindaşlarını. Kondurdukları otelde Kabe manzaralı oda kiralamak ve böylelikle 24 saat dinini yaşamak olanağı var. Eğer cüzdanınız yeterince şişkinse!

Soru sormayı hiç bilmemiş, nedensellikten habersiz insan kalabalıkları bu vahşeti de sorgulamayacaktır! Sökülen revakların özenli bir şekilde numaralanması ve paketlenmesi üzerinden “kahramanlık” pazarlamasına girişebilmek için her şeyden önce gözleri bağlanmış insan yığınlarına gerek duyulur! Hiç kuşkusuz bu kahramanlık öyküsüne konu olan “korumacılık” için teknolojiden de yararlanılmıştır. Akıl burada devreye girmiştir hiç olmazsa deyip sevinmeyi tasarlarken; o akla sahip olması gereken yüz milyonlarca insan evladının varlığı sevincimi kursağımda bıraktı!

Haklarını teslim edelim! Vandallığın, değer tanımazlığın tavan yaptığı anlayışın “muzaffer” gösterilmesi de başlı başına başına bir beceri öyküsüdür!

Din bir amaç olmaktan çok yönetsel bir araç ve sopa olmayı sürdürdükçe mavi gezegenimizin en gelişmiş yaratığı insan denilen varlığın başı kim bilir daha kaç kez önüne eğilecektir!…

Ceyhun BALCI, 17.02.2013

Posted in

Yorum bırakın