SUÇLULARIN TELAŞI
Türkiye tarih yapılan günlerden geçiyor. İleride yazılacaktır. Mustafa Kemal’in vurguladığı gibi yazan, yapana sadık kalmalıdır. Yanlış yazacakların çıkacağı şimdiden bellidir! Bağlantıdaki haritaya göz atarsanız ne demek istediğim anlaşılacaktır. Suçluların telaşının ürünü olduğu çok açık olan bir çizimdir. Havuç ya da içi çürük bir elma şekerine de benzetilebilir!
Bölünme ya da yok olma bir kuşku ya da korku olmaktan çıkmış gerçekliğe dönüşme yolunda hızla yol almaktadır. Hem de üzerine ant içtikleri anayasayı yok etme heveslilerinin gözetiminde ve güvencesinde!
“Kemalizm tairihin çöplüğüne!” çığlıkları arasında Misakı Milli de neyin nesi oluyor? Hem de bebek katilinin ağzından! Yerle bir edilmedik tek bir ilkesi ve yapıtı kalmamış olan Mustafa Kemal’in Mısakı Milli’sine dört elle sarılmak da nereden çıkmış olabilir?
Atatürk’ün biricik yapıtı olan Türkiye Cumhuriyeti’nin yok olmaya gün saydığı Diyarbakır’da yüzbinlerce insanın katılımıyla duyuruldu. Şimdiye kadar gizlilikle değilse de utangaçlıkla yürütülen yıkıcılığın artık açıklık kazanacağının da göstergesiydi bu tarihsel dönüm noktası!
Genişleme ve toprak kazanımı yanılsaması yaratmak amacıyla çizildiği besbelli olan bu harita güncel Osmanlıcılık eğilimiyle örtüşürken; gerçekliğe dönüşmüş olan bölünme ve yok olma korkularına karşı bir sakinleştirici işlevi de görebilecek türden alçakça bir kurgu olma özelliği taşıyor.
Her ne kadar Musul ve Kerkük Misakı Milli kapsamında kentler olsa da aradan geçen bunca zamandan sonra bu çerçevede değerlendirilmemesi gereken yerlerdir. Haritada genişleyen sınırlarımız içine yerleştirilen Halep ve Batı Trakya kazanımlarıyla, Nahcivan olduğu anlaşılan bir başka sözde kazanım yoluyla gerçekte kaybeden olacağımız maskelenmeye çalışılıyor.
Bu harita aracılığıyla halk aldatılmaya çalışılırken Mustafa Kemal’in bir başka önemli ilkesi de ayaklar altına alınmış oluyor! Yaşamı savaşlarda geçmesine karşın “Yurtta Barış, Dünyada Barış!” diyebilme bilgeliğini göstermiş bu güzel insanın ülkesinin başkalarının topraklarında gözü olduğu izlenimi vermesi kaçınılmaz olan bu haritayla düşürüldüğü durum da ayrıca tartışılmalıdır.
Bu gidişin önüne geçilmezse Türkiye’nin bölünmesi ve küçülmesi kaçınılmazdır. En az bu denli kötü olan bir başka nokta da Türkiye’nin bu bölünme sonrasında kukla devletle sınırdaş olacak olmasıdır. Daha da kötüsü Türkiye’nin bu kukla devletin varlığından ve sağkalımından sorumlu tutulacak oluşudur!
Bir de Diyarbakır meydanında “keşke Türk bayrağı asılsaydı!” diye hayıflananlar var! Bunca yanlışlığın ve kirliliğin olduğu yerde Türk bayrağının varlığı mı yoksa yokluğu mu yeğlenirdi? Bazı ayrıcalıklı değerleri kirletmemek gerek!
Ceyhun BALCI, 24.03.2013

Yorum bırakın