BİR AKILLI(!)
Gerek sözcük anlamı ve gerekse yazılışı konusundaki tartışmalardan sonar “akil” sözcüğünden çok “akıllı”yı tercih etmek istiyorum. Gerçek akıllılara haksızlık olmasın diye tırnak içi kullanımı yeğliyorum.
Tarihe “Altmış üçlükler” (aslında liste uzatılabilir ve bu işe teşnelerin de katılmasıyla binyüz altmışüçlüklerden bile söz edilebilir) olarak geçecek olanlar medyada boy göstermeye başladı! Önceliğin her zaman olduğu gibi daha medyatik ve tanınmış olanlarda olmasına şaşırılmamalı!
Dün akşam (05.04.2013) Lale Mansur bir haber kanalında kadın sunucunun özenle seçtiği ve bu sürece hiç bir şekilde zarar vermeyeceği kesin olan sorularıyla “al gülüm, ver gülüm” yaptı. Rahatlığına diyecek yoktu! Ama, rahatlık hata yapmaya ve gerçek yüzünü göstermeye engel değildi.
Lale Mansur’da iki şey gördüm! Cehalet ve nezaket eksikliği!
Bu film yıldızımız kafasında çoktan bitirmiş ülkeyi bölme işini! Bu gibilere değil onlarca, yüzlerce; milyonlarca kez anlatsanız anlatamazsınız! Milliyet ile milletin farkını! “CHP milletvekili bir kadın” (Birgül Ayman Güler’e göndermede bulunuyor) söylemiyle bu bilimsel ve akılcı tanımlamayı kendi aklınca eleştiriyor. Ne eleştirmesi! Hafife alıp, alay ediyor! “Akıllı” bir insana yakışmayacaklardan birisidir nezaketsiz olmak. Gerçekten akıllı ve kıvrak bir anlak sahibi bir insanın nezaketsizliğe sapmaması gereğini kavramaktan da uzak bir görüntü vermekteydi.
Cehaleti de fazlasıyla göze battı verdiği yanıtlarla! Kürtçe eğitim verilse ne olurmuş? Neyi anlatmaya çalıştığını açmadıysa da; Kürtçe eğitim dediğine göre herhangi bir düzeydeki okulda Kürtçe öğretiminden öte tüm derslerin Kürtçe verilmesi istemini anlamış oluyoruz. 4+4+4’te ve yüksek okulda Kürtçe eğitim vermenin başarılabilirliğine değinmek gereksiz! Var sayalım ki başarıldı! Bir gencimiz isteği üzerine falanca üniversitenin filanca fakültesinin Kürtçe bölümünü bitirdiğinde ve iş aramaya koyulduğunda ilk olarak Lale Mansur hanımefendinin kapısını mı çalacak? Yoksa, bu kadarı beni aşar! “Bana ne senin iş ve aş derdinden başka kapıya mı diyecek?” Keşke bu soru sorulsaydı da işin içyüzünü öğrenseydik diyecek oluyorum ama hemen vazgeçiyorum!
Çok iyi biliyor ve anlıyorum ki; artık “akıllı” insanlar üzerinden toplum mühendisliği yapma çağındayız. Her şeye eli varan, Karadeniz’de TPAO’nun elindeki petrol arama haklarının Chevron’a altın tepsi içinde sunulmasında akıllı insanlara danışma gereği duymayanların “vatan ve namus” anlayışından yoksun olanları seçmiş olmasında bir anlaşılmazlık olmadığını düşününce bu tiplere sormanın da, anlatmanın da anlamsızlığını kavrıyorum.
Bu durumda bilge ve gerçekten akıllılara fazlasıyla iş düştüğünü söylemeye bilmem gerek var mı?
Ceyhun BALCI, 06.04.2013

Yorum bırakın