Paris’in geçmişteki birincil havaalanı olan Orly şimdilerde eski zamanlardaki yoğunluğunu yitirmiş olsa da, hizmet vermeyi sürdürüyor. Orly’ye ayak basar basmaz orayla ilgili olarak belleğimde yer etmiş bilgiler canlanıverdi. Adını ne zaman duysam tüylerimi diken diken eden Orly’ye ayak basmak da varmış! Bunları anımsamak hüzün verse de tarihi unutmamak bakımından önemli!
Tarih : 15 Temmuz 1983
Yer Orly Havaalanı!
Haber bültenlerine yansıyan bilgilere göre havaalanında terör estiren ASALA 2’si Türk, 4’ü Fransız, 1’i Amerikalı ve bir diğeri de İsveçli olan 8 kişinin ölümüne; 28’i Türk 55 kişinin yaralanmasına yol açar! ASALA Türkçe’ye Ermenistan’ın Kurtuluşu için Gizli Ermeni Ordusu olarak çevirilebilecek bir silahlı terör örgütüdür gerçekte. Her ne kadar Batılı ülkelerin kimilerince terörist gruplar listesine alınmışsa da gerçek anlamda bir karşı çıkış görmemiştir uygar(!) dünyadan. Orly baskınına varıncaya dek 10 yıldır dünyanın hemen her köşesinde eşi benzeri az bulunur terörizm örnekleri sergilemişliği vardır. Bu tarihten 8 yıl önce de bu kez havaalanında değil de kentin ortasında Paris büyükelçimizi öldürebilmişlerdir. Bağlantıdan ASALA saldırıları sonucu yitirmiş olduğumuz Türk Dışişleri görevlilerinin listesine erişilebilir. http://www.frmtr.com/genel/760948-ermeni-teror-orgutu-asala-nin-katlettigi-diplomatlarimiz.html
Orly baskınından yaklaşık 1 yıl önce 7 Ağustos 1982’de ASALA’nın Türkiye’nin başkentindeki Esenboğa’da da kanlı bir saldırı gerçekleştirdiğini de anımsayalım!
ASALA’nın Orly saldırısı örgüt için bir dönüm noktası olmuştur. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!” sözü geçerliliğini yitirmiştir. Paris’in orta yerinde Türk büyükelçisinin öldürülmesinden etkilenmeyenlerin ölümün soğuk yüzüyle karşılaştıklarında duruma ilgi göstermeye başladıklarının göstergesidir aslında bu kanlı Orly baskını!
Tarih : 18.05.2013
Yer : Paris’in orta yeri
Paris’in göbeğinde Sen nehrini aşan işlek bir köprülerden birinin başında Özgür Suriye Ordusu’nun eylemine tanık olunca bir kaç gün sonra ASALA’yı bir kez daha anımsamak kaçınılmaz oldu. Livaneli’nin (Arapça sözlü) Leylim Ley’i eşliğinde Suriye’ye ve diktatör Esad’a yönelik farkındalık eylemi konmaktaydı ortaya. Gelip geçmekte olan Fransızları ne düzeyde etkileyebilmiştir? Bunu anlamak kuşkusuz olanaksızdır. Buna karşılık ne Fransızların ne de bir başka batılı ulusun ÖSO’nun iğrenç bir ölüm makinesi olduğundan haberdar oldukları söylenemez. Bu konuda biraz olsun bilgileri varsa bile kendilerine yönelmeyen bir tehdidin onları pek de ilgilendirmediğini söylemek yanlış olmaz! Yeter ki ÖSO denilen kanlı örgüt bir Fransız’ın kılına zarar vermesin!
Orly’de ASALA’yla başlayan olaylar geçidi yaklaşık 30 yıl sonra Paris’in orta yerindeki ÖSO gösterisiyle günümüze uzanıyor.
Kendilerine yapılmasını istemediklerini başkalarına yaraşır bulan sözde insanlık var oldukça buna benzer öykülerin yazılması kaçınılmaz olacak!
Ceyhun BALCI, 20.05.2013



Yorum bırakın