HAVUÇ ALANA SOPA BEDAVA!
Güncel pazarlama yöntemidir. Bir alana ikincisi yarı ederine! Ya da iki alana üçüncüsü bedelsiz! Kimi zaman da bir ürünü alana bir başkası ücretsiz sunulur. Yaşanacak tüketim patlamasını kestirmek hiç de güç değil!
2013 Türkiyesinde olmaz denilenler olduruluyor! Hem de havuç-sopa özendirmesiyle! “Barışçılık” oyunu her türlü karşı çıkışa ve kınamaya karşın inatla sürdürülüyor. Evcilik oynayan çocuklar gibi barışçılık oynayan koca koca insanlar!
İzmir’de belediye önderliğinde gerçekleştirilen Diyarbakır gezisi epeyce gürültü kopartmış durumda! Diyarbakır gezisi daha bir süre konuşulacak gibi görünüyor.
Eleştirilere, akılcı ve somut gerekçeler göstermek yerine alaycı sözlerle karşılık veriliyor oluşu gezi tayfasının çaresizliğini belgeler nitelikte.
Türkiye’de “barışçılık” oyununu yaygınlaştırma yandaşlarının önde gelen savı ülkede Türk-Kürt çatışması olduğu doğrultusundadır. Oysa, gerçek hiç de öyle değil. Dağa çıkmış silahlı eşkıya yarattığı terör ortamına karşın böyle bir gelişmeye yol açabilmiş değildir. Bu toprakların tarihsel geçmişi irdelendiğinde böyle bir çatışmanın yaşama geçirilmesinin neredeyse olanaksız olduğu görülecektir.
İzmir’den Diyarbakır’a giden heyetin gezi gerekçesinde yer alan kimi sözler bu savın düşüncesizce dile getirilmiş olması bakımından anlamlıdır.
Diğer yandan bu süreçte ülkede yaşananları ana başlıklarıyla anımsamakta yarar vardır!
İki hafta önce Reyhanlı’da patlayan bombalar çok sayıda yurttaşımızı aramızdan alırken; anaları da, babaları da, evlatları, eşleri, sevgilileri ve elbette tüm ulusu ağlatmıştır. Gevelenen havucun bedavası olan Reyhanlı bombaları “barışçılık” oyununa ilgi duyanları düşündürmeye yetmedi mi?
Diyarbakır’da “barışçılık” oyunu sahnelenirken bir gece yarısı girişimiyle nur topu gibi bir alkol yasağını kucağımızda bulmadık mı? Havuç alana sopa değil sopalar bedava!
Bir başka dehşet verici haber de Karabük’ten geldi! Ölülere onursal doktora verme dönemine girilen ülkemizde II. Abdülhamit ödüllendirildi. Sırada İngiliz kaçkını Vahdettin var desek yanılmış olur muyuz?
Örnekleri çoğaltarak sözü uzatmayı bir yana bırakalım!
“Barışçılık” oyununu da içeren bir dizi olgunun bir bütünün parçaları olduğunu görme zamanı gelmiştir. İzmir gibi bir kenti yönetenlerin bu bütünü görmüyor oluşlaına inanmak güçtür. Görmüyor oluşları da görüyor olup da oralı olmayışları da göz ardı edilecek gibi değildir. Bu gaflet ve delalet “barışçıl söylemler” arkasına saklanılarak geçiştirilemez.
Bir başka olasılık da yaklaşan yerel seçimler dolayısı ile oy dağarcığının artırılması girişimidir. İzmir’de, ulusalcı-Atatürkçü kesimin oylarının çantada keklik olduğunu düşünenler yok değildir. Hiç de haksız değillerdir. Anılan kesimlerin oyları şaşmaz bir şekilde adresini bulacaktır. Bu oylara etnikçilere göz kırparak yenilerini eklemekte ne sakınca olabilir diye soranlar çıkabilir. Eğer bu olasılıktan yola çıkarak oy artırma hesabına girişecekler varsa ve bugünkü barışçılık oyunları bu hesaba dayanıyorsa onlara bir anımsatmada bulunmak kaçınılmazdır. Bir düşüncenin ve siyasal eğilimin gerçek yaşamda bir karşılığı ve adresi varsa boşuna hevelenmemeniz gerekir! Başka deyişle, aslı varken, taklidine ilgi gösterilmesi eşyanın doğasına aykırı bir durumdur. Hatta, bu tehlikeli yaklaşım gerçek destekçilerin en azından bir bölümünün öfkelenmesine ve adrestem uzaklaşması olasılığını da gündeme getirebilir.
Yaklaşan seçim eğik düzleminde kent yönetimine aday olanların ilkeli, kimlikli, kişilikli ve ayakları yere basan bir siyaset izlemesi gereğini haddim olmayarak dile getiriyorum!
Oy avcılığı yapma çabasındaysanız eğer “ava giden avlanır!” sözünü aklınızdan çıkartmamalısınız!
Ucuz havuçlara da, onların bedavası sopalara da dikkat!
Ceyhun BALCI, 26.05.2013


Yorum bırakın