Görsel

YAZI DEDİĞİN

Yazı dediğin duygulandırdığı kadar bilgilendirmeli!

Yılmaz Özdil dengeyi iyi kurmuş!

Maltepe Askeri Cezaevi ziyaretini anlatırken Ataol Behramoğlu ile rastlaşmamız da bundan! Armağan edilen ayva yaprağından kitap ayracını Ataol Behramoğlu’na borçlu oluşumuzu ustalıkla yansıtmış! Duygu ve bilgi mükemmel şekilde bir araya gelmiş!

Bilgilenirken, öğrenmek çok iyi geldi! Bu satırların yazılması da ondan!

Yeri gelmişken ayvadan söz edelim. Ayva, herkesçe sevilmese de özgün bir meyve. Kendisi yenebileceği gibi reçeli ve hoşafı da iyi gider. Denk getirip de külde ayva deneyebilirseniz unutamayacağınız bir damak tadıyla tanışmış olursunuz. Şimdi pek görünürlerde yok ama birkaç yıl önce hazır ayva suları da boy göstermişti satıcı raflarında.

Gülgiller ailesinden bir ağacın meyvesi olan ayva üretiminde Türkiye dünya önderi! 2000 yılından bu yana üretim % 30 dolayında artış göstermiş. Tarım ve hayvancılığın dibe vurduğu dönem için ilginç ve sevindirici bir not!

Bu bolluğun dilimize vurması da olağan karşılanmalı! Yemesinin güçlüğünden midir bilinmez! Düşülen güç durum için “ayvayı yemek” deyimini türetmişiz. Bolluğundan mıdır nedir! Kadın memesine de ayva diyenlerimiz çıkmış!   Olumsuz duruma düşünce “ayvalara geldik” dediğimiz olmuş.

Neden bazı insanlar yaşadıkça büyürler, yücelirler?  Buna karşılık neden bazıları yaşadıkça cüceleşir? Bir hekim olarak yaşatmaya koşullanmışım! Ama, ilerleyen yaşlarında cüceleşen ve hatta çukurlaşan insanlar gördükçe bu kadar yaşamak neyine gerekti diye mırıldanmaktan alamam kimi zaman kendimi! Yaşadıkça devleşenleri, yüceleşenleri gördükçe yaşa, varol diye haykırasım gelir!

Ataol Behramoğlu o şiiri kendisine yazdıran koşullardan sıyrılabildiği, olayları nedensellik çerçevesinde irdeleyebildiği için kalıplaşmış düşünceden uzak tutabildi kendini! Doğallıkla yüceldi, devleşti!

Aradan geçen 30 yıldan sonra hapis yattığı yerin avlusunda varlığını sürdürebildi! Yeri geldi yerdi ama, bugünlerde oralarda haksız yere hapis yatanların yanında durabilme bilgeliğini sergiledi!

Askerlerin de devrimci olabileceğini gördüğü gibi sivillerin de darbeci olabildiğini saptadı!

Ülkesi ve insanı ayvayı yemesin diye!

Ayva ağacı tanıktır!…

Ceyhun BALCI, 17.07.2103

Görsel

 

 

 

HAPİSHANEDE BİR SABAH TÜRKÜSÜ

Maltepe askeri cezaevinin avlusunda
Sisler içindeki Büyükada’nın karşısında
Oturmuş yazarım bu şiiri

Eylül başlarında bir cumartesi sabahı
Lodos titretiyor ağaçları
Yağmur geceden yıkamış çiçekleri

Gökyüzü mavi, bulutlar beyaz
Ardından baharın geçti koca bir yaz
Hapisteyiz hâlâ ve güzün ilk serinlikleri

Avlunun dört yanı dikenli teller
Tellerin gerisinde nöbetçiler bekler
Kapanır uykusuzluktan gözleri

On gündür çocuk sesi duymadım
Özledim “baba” deyişini kızımın
Özledim beni görünceki sevincini…

Hayatım benim, kırk yıllık hayatım
Seni başarabildiğimce dürüst yaşadım
İçim burada da pırıl pırıl şimdi

Geçer, güzelim, bu günler de geçer
Sökülüp atılır dikenli teller
Koparır halk bir gün zincirlerini

Maltepe Askeri Cezaevi, Eylül 1982

Görsel

 

Posted in

Yorum bırakın