Görsel

 

NEDEN BÖYLEYİZ?

“Ege Üniversitesi Fen Fakültesi emekli öğretim üyesi Esat Rennan PEKÜNLÜ’ye kişilerin eğitim-öğretim hakkına engel olduğu gerekçesiyle yerel mahkemece verilen hürriyeti bağlayıcı ceza Yargıtay tarafından onandı.”

“Ege Üniversitesi en başarılı üniversiteler sıralamasında ikinciliği nasıl kazandı? Atıf Karteli” (Cumhuriyet Bilim Teknoloji, 26 Temmuz 2013, Sayı 1375) https://cumhuriyetciyorum.wordpress.com/2013/07/26/ege-universitesi-en-basarili-universiteler-siralamasinda-2ciligi-nasil-kazandi/

“TÜBİTAK, Matematiksel Evrim Yaz Okulu’na destek isteğini reddetti!”

Bir de aşağıdaki tabloyu inceler misiniz? Konuyla ilgili Bozkurt Güvenç yazısına da göz atılabilir.

Görsel

Tartışmalı Evrim Kuramı

Bozkurt Güvenç, Cumhuriyet Bilim Teknoloji, 26 Temmuz 2013

TÜBİTAK, Matematiksel Evrim Yaz Okulu Projesini destek için yapılan başvuruyu, reddetti. Araştırma-destek taleplerini değerlendiren hakem görüşü ve red gerekçeleri açıklandı (CBT, 12 Temmuz 2013 / 1373). Çağdaş bir uygulama olan hakem kararını saygı ile karşılamak gerekir. Ancak panel kararının gerekçeleri arasındaki, “Evrim Kuramının tartışmalı olduğu” gözlemi -tüm önermeler gibi- tartışmaya açıktır.
Kuramlar, sorgulanır, tartışılır, düzeltilir ve geliştirilir. Bilimin gücü buradadır. Yüz elli yıldır tartışılan Evrim Kuramı, 2005 Genom bulgularıyla doğrulanmıştır. Tartışma, bilimde değil evrim kuramını, kutsal kitapların yaradılış (Tekvin) inancıyla uzlaştıramayan ideolojiler, yani akıl ile inanç arasındadır. (CBT Gündem, 19 Temmuz 2013 / 1374.)

YARIM YÜZYILLIK BİR ANI

Yıl 1962, ABD. Columbia Üniversitesi insanbilimi Profesörü Solon Kimball, evrim kuramı dersinden önce New York Doğa Tarihi Müzesini görmemizi ve bir güney eyaletinde evrim kuramı davasını okumamızı önermişti. 
Müzenin karanlık girişinde bir at ve insan iskeleti karşılıyordu ziyaretçileri. Boyutlar, biçimler, oranlar farklı görünüyordu ama bütün ayrıntılar bu iki canlının aynı kökten geldiğine tanıklık ediyordu. Müzeyi unuttum iskeletleri inceledim. At ile insan türlerinin aynı kökten geldiğine inandım. İnsan ve Kültür kitabımdaki Evrim konusuna bu müze anısıyla başladım; okurlarıma, Ankara ve İzmir’deki Doğa Tarihi müzelerini ziyarete özendirdim. Kültür Başkenti İstanbul’ da 100 kadar müze var da Doğa Tarihi Müzesi yok.

EVRİM KURAMI DAVASI

Evrim kuramı bugün hâlâ öyle günceldir ki, ben bu yazıyı tasarlarken Tennessee Eyaletindeki tarihi evrim davasını, belgesel nitelikli Metro-Goldwin Meyer yapımı filmde izledim. Genç öğretmen, eyalet halkının inançlarına ters düşen evrim kuramını öğrettiği için jüri tarafından suçlu bulunmuş; ama, savunma avukatı, İncil dışında hiçbir gerçeği kabul etmeyen fanatik eyalet savcısına karşı davayı kazanmış; Evrim-Yaradılış tartışması hukuken sona ermişti. 
Yıllar sonra ABD Yüksek Mahkemesi, kamu okullarında derslere dua ile başlanması geleneğini dava eden aileyi haklı buldu. Okullarda duanın anayasaya aykırı olduğuna karar verdi. Bu dava da sona ermişti ya Evrim Kuramı tartışmaları sürüyordu.

EVRİM ANKETİ 

Profesör Miller, AB, ABD ve Türkiye’de yaptığı anketin sonuçlarını Science dergisinde açıkladı. (Bkz Tablo). AB ülkelerinde toplumların büyük çoğunluğu evrim kuramını doğru buluyor. Türk toplumu yüzde 30 doğru, yüzde 20 kararsız ve yüzde 50 yanlış ile en sonda; ABD, yüzde 40 doğru, yüzde 40 yanlış yüzde 20 kararsız ile hemen bir basamak üstümüzde yer alıyordu. Doğru bulan inanıyor, yanlış bulan inanmıyor ama tartışma bitmiş değil
Demokratlar ve Cumhuriyetçiler olarak ikiye bölünmüş görünse de dünyanın en güçlü ve varlıklı ülkesi ABD, çıkarını gücünü, üstünlüğünü korumak için evrime de inanır, yaratılışa da. Tanrı’nın seçkin toplumu yaratılışa neden inanmasın ki? İktidara hangi parti gelse, bilimsel, askeri ve ekonomik AR-GE’ye en büyük kaynakları ayırıyor. Anket profillerinin benzerliği yanıltıcı ABD’den değil, küresel sermayeye bağımlı Allah’a emanet bizlerden kaynaklanıyor. ARGE kaynaklarını yöneten TÜBİTAK bilim politikasını belirlemiyor; ama, fiilen uyguluyor.

ÇÖZÜM: ÖZERKLİK

TÜBİTAK, hukuken sorumlu değil ama sorumluluktan tam kurtulamıyor. Çözüm, akademik özerkliktir: Devlet, bilim kurumların kurar, denetler; ama işlerine ve önceliklere karışmaz.

 

OECD ülkelerini kapsadığı anlaşılan tablonun dibinde Türkiye’yi göreceksiniz. Evrim Kuramı (aslında gerçeği denmeli) Türkiye’de hak ettiği ilgiyi görmüyor. Mehtaplı bir gecede tabak gibi karşımızda duran ayın varlığını yadsımak gibi bir şeydir bu durum. Denilebilir ki, dünya devi ABD de Türkiye’nin bir sıra üzerindedir. Doğrudur ama eksiktir bu saptama! ABD’nin tablodaki bu duruma karşın yeryüzünde bilimsel bakımdan en üretken ülke olduğu anımsanmalı!

Rastlantıyla da olsa diplomamı veren Ege Üniversitesi son günlerde iki olgu nedeniyle öne çıktı. Ne yazık ki her iki öne çıkış da olumsuzluk odaklı!

Prof Dr Rennan PEKÜNLÜ anayasanın ve kuralların gereğini yerine getirmekten geri durmadığı için aslanların önüne yem olarak atıldı. Bu noktada akademiyanın sessizliğini, edilgenliğini ve aymazlığını da anmadan geçmeyelim. Yapana baktığımız kadar yaptırana ve seyirci olana da bakmak gerek.

Türkiye’nin güncel durumundan kaynaklanan koşullar gereğince son derece değerli bir akademisyenini harcama hafifliği gösterenlerin “atıf karteli” konusundaki yaklaşımları da ilgiyle izlenecek. Üstelik bu hem ulusal hem de küresel ölçekte çok daha ses getiren bir durumu yansıtıyor.

O halde yazıya konu olan soruya dönelim!

Neden böyleyiz?

Uygunsuz raylar üzerinde hızlı tren yürütme cingözlüğümüzü, 3. Boğaz Köprüsü için gereklilik etüdü yapmak bir yana yer belirlemede ile becerili olamayışımızı (3. Köprü için çalışmalar ve ağaç katliamı hızla yol alırken köprünün yerinin değişmesi gündemde değilse de söz konusu), yeterli inceleme ve bilimsel değerlendirme olmaksızın; işin uzmanlarına danışmaksızın Kanal İstanbul çılgınlığına girişilmesini Türk toplumunun Evrim Kuramı’na bakışındaki akıldışılıkla açıklamak olasıdır! Akıl ile inancı bilim ile dinselliği yarıştıran; bununla da kalmayıp bu yarışta şike yapıp aklın ve bilimin yenilgisini sağlayanların egemen olduğu yerde adam gibi bilimcilerin harcanması, kartelcilerin türemesi ve Kanal İstanbul ucubelerinin konuşulabiliyor olmasına şaşırmamalıyız!

Neden böyleyiz sorusuna güncel olgulardan yola çıkarak verilmiş bir demet yanıt işimizin zorluğunu yeterince ortaya koymuş oluyor.

Ceyhun Balcı, 26.07.2013

 

 

Posted in

“NEDEN BÖYLEYİZ?” için bir cevap

  1. Serdar Tanal Avatar

    Yoldaş gerçekleri döktürmüşsün her zamanki gibi

Serdar Tanal için bir cevap yazın Cevabı iptal et