BİLİM YENİDEN !
Tarihin sonu geldiği ve insanlığın en iyiyiye, en doğruya ve en güzele ulaştığı iddiası ile seçeneksiz olarak pazarlanan, pazarlanan ne kelime düpedüz dayatılan, kapitalist sömürünün bilim düşmanlığına artık YETER!
İnsanlık otuz yılı aşkın bir süredir, sözde bir “özgürlük” yutturmacası ile aldatılarak, güya bilimin baskıcı ve dayatmacı otoritesinden özgürleştiriliyor. Ve artık günümüzde bilim artık hayatta en hakiki mürşit (yol gösterici) değil! Bu tam bir “Akıl tutulması”dır.
Otuz yılı aşkın süredir, seçeneksiz olarak dünyaya egemen olan finans kapitalin, kendi çıkarları uğruna, herşeyini borçlu olduğu bilimi değersizleştirme, otoritesini yok etme, postmoderniteye uygun olarak yeniden tanımlama çabalarına şahit oluyoruz. Bugün artık bilim otorite olmadığı gibi, bilim adına yapılan etkinliğin de bilim ile bir alâkası yoktur. Aydınlatmayan bu sözde bilimin egemenliğinde yaşanan bu çağ insanlığın “İkinci Karanlık Çağı”dır.
Aklın ve bilimin yolundan ayrılmanın, herkes ve her toplum için mutlaka ama mutlaka bir bedeli vardır. Ve bu bedel ödenir. Yıkılmaz denilen tüm egemenlikler bu altın kural sonucu yıkılmışlardır. Ve öyle görünüyor ki, gene bu kural gereği, 21. yüzyılda aklın ve bilimin otoritesini reddetme yoluna giren Batı medeniyeti başat konumunu devredecektir.
Tarihsel süreç içinde markentalizm, sanayii kapitalizmi ve finans kapitalizmi aşamalarından geçen ve liberalizmden neo liberalizme evrimleşen finans kapitalin, insanlığa yaşam tarzı olarak önerisi postmodernitedir. Bilimsel olmayan sözde bir iradi özgürlük uğruna bilimin, sanatın ve ahlakın feda edildiği postmodernite, tam bir Aydınlanma karşıtlığıdır; aklın ve bilimin otoritesini reddeder.
Cihan Harpleri sonrasında sesi çıkmaya paşlayıp, Berlin Duvarı’nın yıkılışı ile iyice işitilir olan postmodernite, Bilişim Devrimi (internet) sonrasında artık yeryüzündeki “tek ses”tir.
Eskiden güç olan bilgi, artık kazanç nesnesidir.
Postmodernite döneminde bilim metalaştırılmış (alınır-satılır kılınmış) ve finans kapitalin emrine verilmiştir. Endüstri (sanayi) tarafından yönlendirilen postmodern bilim “gerçeğin” yerine yeni bir kavram geçirmiştir: “Kalite”! Önceden akla ve mantığa uygun olmak, tarafsız ve evrensel olmak gibi zorunlulukları olan bilim adamı, postmodernite döneminde özgürleşecek (!) ve gerçeğin peşinden koşmak yerine müşteri memnuniyetini de içeren kalitenin peşinden koşacaktır. Üstelik bu koşusunda yalnız da olmayacaktır. En az kendi kadar saygın kanaat önderleri ve din adamları hep yardımcısı olacaktır.
Bilimsel gelişmelerle ortaya konan Kuantum Teorisi, Kaos, Belirsizlik İlkesi ve Yanlışlanabilirlik gibi yeniliklerin kasıtlı olarak kötüye kullanılması ile bilimselliğin temel dayanakları olan kesinlik, öngörülebilirlik, deneysel doğrulama gibi kavramlar tartışmaya açılıp değersizleştirilerek bilimin otoritesi yerle bir edilmiştir. Kendisine bilimsellik atfeden sosyalizmin yıkılmasında bu bilimin otoritesinin yıkılışı çok işe yaramıştır.
Tüketimin arttırılması yoluyla kârlılığın artırılmasını hedefleyen finans kapital, daima büyük miktarları talep eder. Rakamların (para, nüfus vs) artışı her zaman basit ve düzenli olanın karmaşık (kaotik) ve düzensiz olana dönüşümü ile sonuçlanır. Kuralsızlığın ve belirsizliğin egemen olduğu bu ortamlar, aklın ve bilimin geçerli olmadığı ancak güçlü olanın sınırsızca sömürebileceği ortamlardır. İşte bu nedenle finans kapital ve onun postmodernitesi bilimin yerine yeni bir kavram ortaya çıkarmıştır: Post Normal Bilim!
Bilimin (onlar buna normal bilim diyorlar!) tüm sorulara yanıt veremediği, yararı kadar zarara neden olduğu, dine ya da hurafeye bir üstünlüğü olmadığı, baskıcı ve uzlaşmaz olduğu saçmalıkları ile ortaya çıkan, finans kapitale ve onun medyasına hükmeden egemenlerin, bilim düşmanlğında geldikleri son noktadır “post normal bilim”.
Finans kapitale ve onun postmodernizmine hiç karşı çıkmayarak bilimsel faaliyette bulunduklarını öne süren insanlara sözüm şudur: Bilmelisiniz ki, yaptığınız bilim değildir! Hatta bilim değil, bilim düşmanlığıdır. Eğer doğruyu konuşacak olursak olsa olsa “post normal bilim adamları” olduğunuzu söyleyebiliriz.
Derya içinde olup da deryayı bilmeyen ol mahiler misali, labratuarlarda, kürsülerde, medyada postmoderniteden ve post normal bilimden bihaber bilimsel faaliyet yaptığını sanan, gittikçe kararan dünyadan renkli ekranlar aracılığı ile kurtulabileceğini düşünen genç akademisyenleredir sözlerim. Bilim, gerçeği (doğruyu) hedefler ve değerlerden bağımsızdır. En yüce değer olarak parayı bellemek ve para kazanmayı hedeflemek çağınızın gereği olabilir ama asla bilimsel faaliyet olamaz.
Bilimin ne olup olmadığı bellidir. Kimse çıkarları doğrultusunda bunu değiştiremez ve gücüne güvenerek kendi tanımı dışındakileri çağdışı, modası geçmiş vs. diye niteleyemez. Yaparsa da bilimsel olmaz.
Bilimi ne olduğunu, ne olmadığını bilmelisiniz. Bilimin bilim düşmanlarınca nasıl otorite olmaktan çıkarıldığını, nasıl değersizleştirildiğinizi bilmelisiniz. Bilim adına dünyanın karartılmasına karşı çıkmalı ve gerçek bilimin aydınlığını savunmalısınız. “Bilim Yeniden” diye haykırmalısınız.
Karanlıktan aydınlığa çıkışın yegâne yolu budur!
(YSL)

Yorum bırakın