KIRILAN OKLAR, YİTİRİLEN BELLEK!
Türkiye özellikle siyasette dikensiz gül bahçesine benzetiliyor. Özellikle parlamentoda bulunan siyasi partiler bakımından durum ne yazık ki budur! Bir kez daha CHP eleştirisi olacak! Ama, bu eleştirel yaklaşım CHP’nin Türkiye için gerekliliğinden kuşku duymama kaynaklıdır! Bu nedenle dostlar hoş görsünler!
Haberler rehberim olsun istedim!
Gazetede bir haber ilişiyor gözüme!
ABD’yi ziyarete eden CHP heyeti ABD’li yetkililerin partilerine ilgi duymasından hoşnut olmuşlar. Platonik aşkına yanıt aldığını düşünen genç kız ya da delikanlı edası gibi geldi bana. Türkiye’de iktidar olmanın ancak Atlantik ötesindeki gücün ilgisiyle olanaklı olduğunu düşündüren bu açıklama son derece üzücüydü. Bu demeci sorumsuzca verenlere anımsatmak zorundayım! CHP, bu türden mandacı/himayeci/onaycı düşünceleri 4 Eylül 1919’da Sivas’ta bırakmıştır. ABD’nin değil de Türk insanının ilgisini çekmek tek amaç olmalıdır!
Bir başka haber CHP’nin Dersim histerisine kapıldığının somut göstergesi gibi görünüyor! Aralarında Kamer Genç’in de bulunduğu milletvekillerinin Tunceli’nin adının Dersim olarak değiştirilmesi amaçlı yasa önerisine imza attıkları anlaşılıyor. Öncelikle anımsatmak gerekir ki; Dersim bir ilin değil bölgenin adıydı. Bugünün haritasında yer alan farklı illeri kapsardı. Dolayısı ile Dersim değişikliği Osmanlıcı geriye gidişe hizmet sunan bir budalalıktan öte bir yaklaşım değildir. Diğer yandan, Dersim’e dönüş ile derebeyliğe ve Seyit Rıza’ya göndermede bulunmak da CHP’nin işi olmamalıydı. Böylelikle, CHP Cumhuriyet’i kuran parti olarak yıkımda rol almış olmaktadır. Ayrıca, Dersim projesinin bir yıkım ve bölünme eylemi olduğunu sağır sultan duymuştur. Hem Osmanlıcı hem de bölücü renkleri olan bu sürecin siyasi düzlemde güçlü temsilcileri vardır. CHP sahipli alanda siyasete soyunarak oy kazanamaz! Hatta, yitirebilir de!
Yine, ABD kaynaklı bir CHP haberi! Bir milletvekili dinsel kisveler kuşanarak dinci ve cemaatçi söylemler sergilemiş. Bunu da böbürlenerek yaptığı anlaşılıyor verdiği mesut insan fotoğraflarından! Bu da baltayı taşa vurmakla eşdeğer bir başka yaklaşımdır. Bu alan da fazlasıyla sahiplidir! Bu alanın oylarının sahibi bellidir! Cumhuriyetçi ve ulusalcı kitleleri itmekten öte bir işe yaramaz!
Altı oklu bayrağı olan partide kendi üyelerine yöneltilen “Atatürk devrimlerine ilgi duyuyor musunuz?” sorusu bütün bu olanların üzerine dikilmiş tüy gibidir. Bir an önce akılların başlara toplanma gereğini yansıtan bir başka önemli hatadır!
Oklarını kırmış görünen, belleğini de yitirmiş olduğu anlaşılan CHP’nin silkinmesi ivedi gereksinimdir. Bu gereksinim yalnızca parti ve seçmeni için değil ülkenin bütünü için de geçerlidir.
Yukarıda sıralanan eylemlere sahip çıkanlar olmasın mı? Elbette olsun! Her türlü düşüncenin savunulması, sahiplenilmesi kadar doğal bir durum olamaz! Ancak, altı oku simgesi sayan bir partide bunların yaşanmasıdır eleştiriye konu olan! Yüreği yeten, kendisine güvenen altı ok kisvesini bir kenara koyup öyle çıkmalıdır ortaya! Okları kırarak, belleği silerek yaşama geçirilenlerin doğruluğu bir yana bunun dürüstçe bir tutum olmadığı da ortadadır.
Ceyhun Balcı, 26.09.2013


Yorum bırakın