Cusco’da kent meydanı : Katedral ve Gobierno
BİR YÖNETSEL KOÇBAŞI OLARAK DİN!
Dinselleşme ışık hızıyla ilerliyor. Pek çoğumuz dehşet ve umarsızlık içindeyiz. Ürkü ve kaygıyla ne yapacağımızı bilmez hale geliyoruz! Yaygın kanının tersine din geçmişte olduğu gibi bugün de yönetsel bir aygıt olmayı sürdürüyor!
Dünyanın başka yerlerinde de benzer kareler hiç kuşkusuz vardır! Ama, sömürgeciliğin ve o çerçevedeki vahşetin insanlık üzerinde yarattığı travma Latin Amerika’da bir başka yaşanmıştır! Katıksız bir İnka kenti olan Cuzco’da ve ardışık olarak diğerlerinde belleğime çivilenen bir manzara unutamam. Kentin ana meydanı! En güzel yerde katedral ve yanı başında Gobierno, yani Hükümet Konağı! Rastlantı olamazdı bu yan yanalık!
İnsan topluluklarını sopayla teslim almak olanaklıdır! Ama, o teslimiyeti sopayla sürdürmek hiç de kolay değildir! En azından yüksek bedellidir. O nedenle inançları benzemezleri kendisine benzetmekle işe başlar emperyalizm! Bir bakıma sopa din adamına ve katedrale verilmiş olur. Yanındaki hükümet konağına fazlaca iş düşmez böylelikle!
Her fırsatta nüfusunun % 99.9’u Müslüman olduğu savlanan Türkiye’deki dinselleşmeyi nereye koymalı? Müslümanlıksa, Müslümanlık! Bunun ötesi tek tip Müslümanlık! Daha doğrusu birilerinin belirlediği ve kalıplaştırdığı Müslümanlık! Adına türban denilen örtünün bir bez parçası olmaktan çok öte anlam taşıdığını bir kez daha anımsayalım! Saç bahanedir. Tek tipleşme, üniformalaşma önde gelen hedeftir. Böylece hizadan çıkanı kolaylıkla saptar, gerekeni yaparsınız!
Özetle, dinselleşme bir yönetsel koçbaşıdır! Ne din ne de o dinin gerekleri öncelik değil ayrıntıdır!
Dinselleşmede hzılanmanın Türkiye’de giderek derinleşen yönetememe sürecine denk düşmesi rastlantı değildir.
Bir çift söz de Türkiye aydınlanmasını ihanetle karartan sözde aydınlara!
Yıllar önce dinselleşme gereçlerini İnsan Hakları Müzesi’ne koymuşlardı. Yazıktır, günahtır demişlerdi! Daha geçen hafta türbanın TBMM’ye girişini özgürlüğün eriştiği son nokta olarak niteleyerek kuyruğu dik tutmaktan geri durmadılar. Dinselleşme treninin bugün durduğu ahlâk zaptiyeliği durağında sayısız budalanın veryansın korosu oluşturduğunu gözlemliyoruz.
Sözüm onlaradır!
Biraz olsun insanlık tarihi okusaydınız, biraz olsun aydınlanmacı olsaydınız, başkalarının devrimlerini güzellediğiniz kadar kendinizinkinin de değerini bilseydiniz! Bu karanlığa düşer miydik?
Hiçbir şey için geç değildir!
Hiç olmazsa bugün ayıldıysanız ve yeniden aydınlanmaya omuz verecekseniz; bu bile kazançtır!
Din, aşmaması gereken sınırların gerisine çekilmedikçe insanlığa rahat yok!
Ceyhun BALCI, 06.11.2013


Yorum bırakın