GEORGETOWN’DA İKTİDAR ARAYIŞI
Yalnızca ABD’de 50’ye yakın Georgetown var. Bir o kadar da dünyanın başka pek çok yerinde. Amerikan başkentindeki bu küçük kasaba adını Kral II. George’dan almış. Koloni döneminden de denebilir.
Sözünü etmek istediğim Georgetown DC komşuluğundaki. Q caddesinden kuzeye yürüyüp de Potomac ırmağını aşıran köprüden geçiverdiğinizde kendinizi bu şirin kasabada bulursunuz. Vaşington DC’ye giderseniz birkaç saat ayırıp burayı görün derim! Eski taş evler, parklar ve Potomac boyunca uzanan dingin cadde ve sokaklar soluklanmanıza yarayacaktır. Karlı bir şubat ayında düşmüştü yolum DC ve Georgetown’a. Kasabanın sokaklarında kimi zaman bata çıka ilerleyebildiğimi anımsıyorum. Bıçak gibi kesen bir ayazı tamamlayan resimsel bir manzara kalmış belleğimde.
Georgetown kendi halinde şirin bir kasaba olmanın çok ötesinde bir anlam ve öneme sahip! Benzetmem ne denli doğrudur bilemiyorum! Ama, dünyaya egemen olmak için her şeyi yapan ABD’nin düşünsel ve stratejik merkezidir aynı zamanda bu alçakgönüllü DC kasabası. Aynı adı taşıyan üniversitesini anmadan geçilmez! Uluslararası ilişkiler ve siyaset konusundaki yetkinliği tartışılmazdır. Endüstri-üniversite işbirliğine benzer şekilde Georgetown Üniversitesi-ABD devleti işbirliğinden söz etmek yanlış olmaz.
Üniversite bir sporcu fabrikası gibi de çalışır. NBA yıldızları Alonso Mourning, Dikembe Mutombo ve Allen Iverson bu üniversitenin mezunlarıdır. Önceki ABD başkanlarından Bill Clinton’u unutmayalım!
Pek çoğumuz bunları okuyup, öğrenince ABD’ye ve onun temelini oluşturan kuruluşlara diş gıcırdatıyor olabilir. Buna hiç gerek yoktur! Onlar küresel egemenlik uğruna her yolu denerler! Çok doğaldır! Haklarını yememek gerekir ki; bu işi de son derece akılcı ve bilimsel yöntemler kullanarak gerçekleştirirler. Sıradan Amerikalı dinozorlarla insansıların aynı anda ve mekânda yaşadığını zannededursun Amerikan çıkarlarını koruma ve kollama göreviyle donatılmış olanlar her şeyi bilir, hesaba katar ve gereğinde harekete geçer. Onlara değil bu tuzaklara düşenlere kızılmalıdır!
Tüm bu nedenlerle Türk ana muhalefet önderinin Georgetown’un dünyaca ünlü bir kafesinde Yahudi toplumu temsilcileriyle bir araya gelmiş olması kim ne derse desin önemli bir olaydır. Kiminle, neyi nerede konuşacağını çok iyi bilen bu adamlar karşısında bizimkilerin bilinç ve donanım düzeyi gerçek anlamda merak konusudur! Bu önemli ayrıntıyı göz ardı ederek Cumhuriyet’i kuran parti kendi kalesine gol atmıştır.
4 Eylül 1919’daki Sivas Kongresi anımsanmalıdır. O kongrede başka kararlar da alınmış olmakla birlikte mandaya karşı durulması temel konudur. “Olmak ya da olmamak” karara bağlanmıştır. “Ya istiklâl ya ölüm!” bu kararlı duruşun çok bilinen söylemidir.
İktidarı Anıt Kabir, Gündoğdu ya da Tandoğan dururken Georgetown kafelerinde aramak haber değeri taşıyan bir durumdur!
Ceyhun BALCI, 06.12.2013


Yorum bırakın