İZMİR’DEN KARELER
Hava ısırsa da geçtiğimiz günler düşünüldüğünde mükemmeldi. Kentten kareler üzerine düşünülmeye değer ufuklar serdi önüme!
İlk karede Mimar Sinan’la uygarlığın buluşmasına tanıklık ettim. Fonda Mimar Sinan, yanında ve önünde teneke yığınları. Ortaya koyduğu yapıtlar dimdik ayakta olan Sinan dirilip de bir kaç söz söyleyecek olsa neler dökülürdü ağzından! Kendisinden 500 yıl sonra torunlarının budalalığına bir şeyler söylemeden duramazdı her zamanki bilgeliğiyle! Mimar Sinan büstü önünde kaldırım çalışması var! Umarım ve dilerim düzenlemeden sonra Mimar Sinan’la teneke yığınlarının yakınlığı kalıcılaşmaz!
Biraz ileride bir inşaat. Biri bitip, diğeri başlayanlardan! Türkiye’de ve elbette İzmir’de inşaat karmaşa demektir. “Çevreye Verdiğimiz Rahatsızlıktan ötürü Özür Dileriz!” yazısı asmışlarsa öpüp de başınıza koyun! Yollar kapanır, kaldırım işgal edilir. Toz, toprak da cabası! İlk kez kuralı bozan bir manzara! Kaldırım olabildiğince yayalara bırakılmış. Eksikleri olsa da yayaların güvenliği akla getirilmiş! O kadar çok kötü örnek var ki! Eksikli de olsa fotoğraflanmayı hak ediyordu!
Bilenler bilir! Güzelyalı’da bir açıkhava sineması vardı! Ömrünü doldurunca otopark oldu. Görüntü hoş olmasa da yapılaşmaya tercih edilirdi. Korkunun ecele faydası yoktu! Böylesine değerli bir yer boş kalamazdı. Yanı başında ise İzmir’in ilk apartmanı olarak bilinen çok hoş bir yapı! Yıkılamıyordu belli ki! Ama, yanına bir şey yapmaya engel yoktu! Sahipsiz kentlerimizin yapılaşma yönetim birimlerine dönüşen belediyemiz yolu açınca kim tutabilirdi rantiyecileri?
Yanı başına rezidans konduran yüklenici sevabına 1905 yapımı İzmir’in ilk apartmanı Anadolu’yu da restore etmiş, ışıklandırmış. Ne yaparsa yapsın çelişkiyi gizleyememiş.
Mimar değilim ama tarihsel bir yapının yanına kondurulan yenisi eskisini ezmemeli! Ben buradayım diye bağırmamalı! Sanal ortamda büyük harfle yazanlara özenmemeli!
Mithatpaşa Caddesi’nde oturanlar iyi bilir! Orada oturmak, hele otopark sorununuz varsa işkenceye eşdeğerdir. Böyle bir yere yapılaşmayla yeni insanlar kazandırmak karmaşanın değirmenine su taşımak değil midir?
Boş bulunan her yere yapılaşmak zorunluluk mudur?
Böylesi paragöz girişimlere öfkelenen birisi olarak Gözümoğlu açıkhava sinemasının yeri boş bırakılsa, düzenlense ve bir yerine de bir yontu konsa çok daha iç açıcı olmaz mıydı diye mırıldanıyorum! Kabul etmeliyim ki; ben bir istemezükçüyüm!
Mimar Sinan’dan 500 yıl sonra ona ihanet etmek olmazsa olmaz mıdır?
İnsanlık yeni bir ortaçağa girdi! Hem de üçüncü binyılda!
Utanç ve acı verici bir durum!
Ceyhun BALCI, 14.12.2013




Yorum bırakın