Resim

İŞTE CUMHURİYET,

İŞTE DERSİM GERÇEĞİ

 

Cumhuriyet’i tepeleme hevesi depreştikçe eski defterlere sığınılıyor! Onu da çarpıtma ve saptırma ile yapıyorlar! Başka türlü yapamazlar!

  • Köprü, yol yapmayacaksınız, silahlarımıza dokunmayacaksınız!

 

  • Vergiyi eskiden olduğu gibi pazarlıkla veririz!

 

  • Kimseyi askere göndermeyiz!

 

  • Kaza ve nahiye merkezleri kurmayacaksınız!

 

  • İçimizde karakol yapmayacaksınız!

 

Yukarıda sıralananlar Peygamber soylu Dersim Seyit’I Rıza’nın 1937 yılındaki istekleridir!

Türkçesi şudur! Uygarlıkla tanışmak istemiyoruz! Ortaçağ’dan hoşnutuz!

 

Kanun ve nizam bizden sorulur!

 

Buranın egemeni Cumhuriyet ve dolayısı ile millet değil biziz!

 

Burada Cumhuriyet’in otoritesi ve askeri değil bizler egemeniz!

 

Bir feodal bey artığının böyle düşünmesine şaşırmak gereksiz! Yüzyıllara dayanan iktidarını yitirmeyi elbette istemez!

Resim

Bu çağda Seyit Rıza aşkına tutulanlar onun sıradan bir kukla olduğunu anlamalıydı!

Oysa, Cumhuriyet başlı başına bir devrimdir! Devrimler birilerine sorularak yapılmaz! Hele hele Seyit Rıza’lara! Böylesi akılsız bir tutum “kızımız Devrim’i oğlunuz Rıza’yla evermek istiyoruz” demek gibi bir şeye denk düşer. Kızınızı iğfal edeceğini bildiğiniz bir adamla başbaşa bırakmaktır bunu yapmak!

Böyle durumlarda Ziya Paşa’nın sözleri gelmeli akla!

“Nush ile uslanmayanın hakkı tekdir,

Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir!”

 

Gerçekler böyleyken! Bu çağda Seyit Rızasever olmak, onun gibi bir zalimin heykelini Tunceli’ye dikmek akıl işi midir?

Onlara Atatürk’ün bir sözüyle seslenelim!

“Şaşarım sizin aklı perişanınıza!” (*)

 

Ceyhun BALCI, 22.01.2014

(*) Bu söze Orhan Çekiç’in Son Yıl, 1938 kitabında rastladım. Daha önce okuduğumu anımsamıyorum.

Posted in

Yorum bırakın