31 MART 2014
31 Mart’ta nasıl bir Türkiye’ye uyanacağız?
Seçimlere ilişkin yorum yapmak ayrımcılık ve bölücülük olarak algılandığı için bu iğneli fıçıdan uzak durmakta yarar görüyorum.
Asıl bölücülüğün göz ardı edilmekte olduğunu üzülerek görüyorum.
Bu seçimin kazananı kim olursa olsun! 31 Mart 2014’te Türkiye’yi yeni bir yıkım ve bölünme dalgasının beklediği saptamasını (üzülerek de olsa) yapmak zorundayım. Neden mi?
31 Mart’la birlikte TBMM’de çıkartılan bir dizi yeni yasa yürürlüğe girmiş olacak. Yerinden yönetim ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi şirinliklerle bezenen bu yasalar yürürlüğe girdiğinde hatırı sayılır nicelikte parasal kaynak yerel yönetimlerin kullanımına sunulmuş olacaktır. Ne var bunda, seçilmişlerin parasal ve yönetsel gücünün artması olumlu bir durum değil midir diyecekler çıkabilir! Onlara bir soru! Özellikle güneydoğumuzda seçimle işbaşına gelecek yöneticiler hangi siyasal eğilimler olacaktır?
Terör örgütüne yakınlığıyla bilinen BDP eşbaşkanının seçimlerden sonra özerklik ilan edeceğiz sözünü anımsatmakla yetiniyorum.
Değişen yasaları izleyen ilk yerel seçim sonrasında Türkiye’nin bölünmesi yolunda dev bir adım atılacağı kesindir. Altın tepsi içinde sunulan bu fırsatın kullanılmaması söz konusu olamaz!
Bu yasalar TBMM’de görüşülürken AKP ve onun gizli ortağı BDP dayanışması söz konusu olmuştur. Anlaşmazlıklar daha fazlası noktasında yaşanmıştır. Ancak, muhalefet partilerinin de bu düzenlemelere karşı dişe dokunur bir duruş göstermiş oldukları hatırlanmamaktadır.
Özetle, 30 Mart’ın sonuçları ve kazananları her neler/kimler olursa olsun kaybedenin Türkiye olacağı kesin gibidir.
Bugün güncel görülmeyerek konuşulmasına gerek duyulmayan pek çok kavram seçim sonrası gündemin baş maddesi olacaktır!
Gündemin arkasında kalarak kuyrukçuluk yapanlar her zaman yitirmeye mahkûmdur!
Ceyhun BALCI, 13.03.2014


Yorum bırakın