SÜLEYMAN ŞAH,ULUKIŞLA,SURİYE
Bir kaç haftadır işittiklerimiz öğretici oldu. İmparatorluğa adını veren Osman Bey’in dedesi Süleyman Şah’ın Suriye’de Cabir Kalesi’nde uyuduğunu fark ettik. Gömütünün uluslararası antlaşmalar gereğince Türk askeri tarafından korunduğunu kaçımız biliyorduk?
Türkiye, bağlaşığı olması gereken Esad’a cephe alıp da aklını yitirince; Süleymen Şah’ın huzuru bozuldu. Bir komşuya hiç yapılmayacağı yapıp, kalkışmacıları silahlandırmak Türk usulü değildi. Durum böyleyken Süleyman Şah için kaygılanmak anlamsızdı. Suriye’yi yangın yerine çevirenlerin ecdad aşkı alevlendi.
On yılı aşkın zamandır sürdürülen kişiliksiz ve pespaye dış politikayı bilenlerin kaygılanması doğaldı. “Süleyman Şah bahane, Suriye seferi şahane” olmasın diye geçirdik içimizden. Suriye’de kan akıtanlara destek olanların Süleymn Şah duyarlılığının altında başka hedefeler olmasın diye düşünmemek mümkün değildi. Türkiye’nin iyiliği Suriye’de Esad’ın başarısına, Türkiye’deki iktidarın koltuğu ise Esad’ın düşüşüne bağlı olunca yaşananlara şaşırılmazdı.
Gelelim Ulukışla’ya!
Kalbura dönen sınırlarımız Reyhanlı’da 50’yi aşkın kayıpla sonuçlanmıştı. Başka facialar kapıdaydı bu koşullar altında!
Ülkenin bölünmesini barış kılıfıyla pazarlayanlara sormak gerek! Ulukışla Anadolu’nun orta yeri sayılır. Anadolu’nun göbeğini de terörle buluşturmak küçümsenecek beceri sayılmaz!
Korkulan Süleymen Şah-Ulukışla birlikteliğiyle ortaya çıkabilecek Suriye seferidir.
Koltuğu sallanan bir hükümet için bulunmaz bir fırsat! Bir yandan emperyalin isteği yerine getirilirken diğer yandan seçim öncesi karışıklığına fırsat verecek bir gelişme!
Bir taşla iki kuş!
Olasılıkların akla getirilmesi komploculuksa öyle olsun!
Ceyhun BALCI, 21.03.2014




Yorum bırakın