BAŞKANLIĞI BIRAKMANIZ İÇİN 11 GEREKÇE SAYIN KILIÇDAROĞLU!

images

“Sayın Kılıçdaroğlu,

CHP’nin yaşadığı son çalkantılara karşı, kurultayı toplamanız sevindirici. Ancak bu seçimli Kurultay’ın birkaç bin kişilik dar bir salona hapsedilmesi çok üzücü. Bunu yol yakınken değiştirmenizi diliyorum. Genel Başkanlık’tan artık istifa etmeniz ve bu Kurultay’da tekrar aday olmamanız için 11 gerekçeyi size iletiyorum:

1- Parti’nin kuruluş felsefesine tamamen ters düşen bir adayı, Parti’nin hiçbir yetkili organına danışmadan kamuoyuna sundunuz. Bu zat’ın idollerini “Menderes, Erbakan ve Özal” olarak açıklamasını, tek parti sürecini ise “Menderes’in son verdiği baskıcı dönem” olarak tanımlamasını seyretmekle yetindiniz.

2- Seçimlerde yaşanan hezimetin ardından özeleştiri yapacağınıza, tutarsız kararınız yüzünden “tıpış tıpış” (!) oy kullanmayan milyonları suçladınız. Bir de üstüne “Yarın olsa yine İhsanoğlu’nu seçerdim” deme cüretini gösterdiniz. Ne yazık ki tavrınız, otobana ters yönden dalıp ardından “Hay Allah tüm sürücüler ters yönde” diyen fıkrayı hatırlatıyor.

3- Gezi eylemlerinde hayatını, gözünü kaybeden, canını ortaya koyan her yaştan genci hiçe sayarak, Çankaya seçiminizde onlarla alay edercesine AKP profiline çok yakın bir adayı öne sürerek, “Gezi ruhu” ile CHP arasında varolabilecek sinerjiyi baştan yok ettiniz. Yarattığınız akıl almaz boşluğu Selahattin Demirtaş doldurdu. Sayenizde etnik kökenli bir parti, sosyal demokrat değerlere çengel attı.

4- Parti’den ve kamuoyundan yükselen tepkileri hiçe sayarak bir B planı oluşturulmasına imkan tanımadınız, tehditlerle 20 milletvekilinin Emine Ülker Tarhan’a imza vermesini engellediniz. Sayenizde RTE ilk turda kazandı.

5- Sn. Kılıçdaroğlu, 2009 yılında siz henüz CHP Grup Başkanvekili iken, sizinle randevulaşarak Parti’nin demokratik bir tüzüğe kavuşması için bir çabaya öncülük ettiğimizi iletmiştim. Siz de bu çabaya hak verip tüzüğü beklediğinizi söylemiştiniz. 2010’un başında farklı kuşaklardan partilimizin katkısıyla hazırlanan bu taslağı size getirmiş ve destek sözü almıştım. Ardından Mayıs 2010’da Genel Başkan olmanızdan sonraki dönemde, bir Tüzük Kurultayı topladınız. Ancak bizim “Demokratik Devrim Tüzüğü” ndeki parti içi demokrasi önerilerimizi pas geçerek sadece kadınlar ve gençlere kota uygulamasını aldınız; o da ancak onları seçilemeyecek sıralara yerleştirerek! Şimdi de duyuyoruz ki, Parti’de ön seçim uygulamasının önünü daha da keserek kendi tek adam tavrınızı pekiştirecekmişsiniz! Niye örgüte güvenmiyorsunuz? Bırakın Zonguldak’ı Zonguldaklılar, Muş’u Muşlular seçsin!Sizin Atatürk dönemini sorgularcasına adlandırdığınız “Yeni CHP” (!) döneminde, parti ne halka açılabildi, ne de örgüte!

6- Düzenlediğiniz baskın seçimden önce milletvekillerinin medyaya konuşmasını yasaklamışsınız! Tüm atama ve azletme yetkilerinizle, örgüt üzerinde tahakküm kurmanız yetmiyormuş gibi, şimdi de rakibiniz olacak CHP’lilerin ağızlarını açmalarını mı engelliyorsunuz? Emin olun bu kadarını RTE bile düşünememişti! Bizi yanılttınız …

7- Geçen hafta sizi eleştirenler hakında “Onları milletvekili yaptığıma pişmanım” diyerek, kendinizi Sadrazam, Vezir atayan Sultan konumuna taşıdınız. Parti imajına ve demokrasiye verdiğiniz zararı hesaplayamadan.

8- “Kurultay’dan sonra artık Parti içinde kimsenin böyle konuşmasına izin vermeyeceğim” diyerek sanki kazanacağınızdan eminmişsiniz gibi Kurultay’ın iradesine ipotek koydunuz.

9- Genel Başkanlığınızda Parti’nin temel değerlerini altüst eden demeçlerinizle Atatürk-İnönü dönemi ve 27 Mayıs hakkında en karanlık yorumları yaptınız. Ne o dönem şartlarını, ne bastırılan isyanları, ne demokrasiyi düşmanı Menderes ve Bayar’ın emellerini algılayamadan…

10- Yabancı yayın organlarına verdiğiniz mülakatlarda “Türkiye’de laikliği tehlikede görmüyoruz” diyerek, ülke gerçeklerine ne kadar uzak olduğunuzu tekrar açığa vurdunuz.

11- Çocukların, gençlerin akıllarını alt-üst ederek, altı ok ve sosyal demokrasiyi egemen sağ partilere benzemeye çalışan, solun önerdiği yaşam tarzından utanan bir konuma düşürdünüz. Yani gelecek kuşakları sağ veya marjinal partilere doğru savurdunuz, halkın umutlarını kırdınız.

Sn. Kılıçdaroğlu, Parti’yi demokratikleştirmek üzere hepimizin desteği ile geldiğiniz  Parti başkanlığında CHP büyüyemediği gibi, rotası da Cumhuriyetçi-Atatürkçü çizgilerden uzaklaştı. Lütfen CHP’ye daha fazla zarar vermeyin. Çünkü sizden önceki Genel Başkanların çok farkında oldukları, maalesef unuttuğunuz bir konu var: O koltuğa kim oturursa otursun, CHP’nin ebedi şefi, Atatürk’tür

__._,_.___
Posted in

“BAŞKANLIĞI BIRAKMANIZ İÇİN 11 GEREKÇE SAYIN KILIÇDAROĞLU!” için 2 cevap

  1. Yaman Örs Avatar
    Yaman Örs

    Değerli, Sevgili Balcı, Aylar önce, bir TV yapımcısı dostumdan, Y-CHP ile ilgili bir izlence yapmasını istemiştim. Aldığım yanıt, “Muhalefete karşı muhalefet yapılamayacağı” idi. Şimdi ise, bu partinin Y-Cem.’in yanında Y-Cum.la da arasının çok iyi olduğunu görüyoruz. Olağanüstü ve çok yürekli düşünür ve yazarımız Bedri Baykam’ın yazdıklarının tümüne katılmamak elde değil gerçekten. Yine dünkü Cumhuriyet’te, onun yazısına “yanıt” olduğu çok belirgin olan ve Bay Hikmet Çetinkaya’nın kaleminden çıkmış bir yazı vardı; kuşkusuz Kılıçdaroğlu’nu ve Y-CHP’yi savunan. Yayınlanmayan yazının eleştirisi! Birileri, Muharrem İnce’yi araç olarak kullanıp Atatürk’ün partisinde O’na karşı bir temizlik daha mı yaptırıyor acaba? Her durumda, insanın içinden emperyalistin “çok derin devleti”ni kutlayası geliyor. Yıllardır, onyıllardır öylesine büyük bir başarı elde ettiler ki… Çağdaş, uygar, Cumhuriyetçi tüm Dostlara içten selamlar, saygılar, sevgiler, Yaman Örs.

  2. Ömer Lütfi EROL , General (E) Avatar

    Ben de alışkanlığım nedeni ile her seçim sonrası Sonuç Raporu olarak Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığına görüşlerimi ve gelecek önerilerimi sunmuş idim. Bu kez Cumhurbaşkanlığı Seçimleri için de bir rapora başlamış iken, Sayın Balcının Suphi BAYKAM’IN Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU’ na Hitaben Yazdığı Eleştiri Yazısı Okuma fırsatını yakaladım. Sayın Balcıya Teşekkür ediyor ve Sayın BAYKAM’ın tüm düşüncelerine katıldığımı ifade ederek, Ek düşüncelerimle kendilerine katılmak istiyorum.

    1. Sayın KILIÇDAROĞLU her nedense, tüm girişimlerinde Tayyip Erdoğan’a karşı ön alamamış, daima onun gündeminin takipçisi olmuş ve daha başlangıçta yarışı kaybetmiştir.
    2. Tayyib’in Tek Adam Politikalarını eleştirmiş, Parti içindeki uygulamalarda aynı hataları kendisi yapmıştır. Bu uygulamaları ile CHP’ kadrolarının ve Seçmeninin katılımlarını alamamış, sadece kendisinin koşturması da yetersiz kalmıştır.
    3. Seçmenleri harekete geçirecek ve Örgüt çalışmalarını güçlendirecek Kayıtlı Üyelerinin bir milyon gibi çok az seviyede olması, CHP kadrolarının ne denli çalıştıklarını göstermesine karşın Partinin denetiminin de olmadığını açıkça belirlemektedir.
    4. 55 Milyon seçmeni olan Türkiye Cumhuriyetinin kurucu ve Devrimci Partisi olan CHP nin en az 5,5 Milyon kayıtlı üyesi olmalıydı. Fakat her nedense Delege sisteminin rahatlığından olacak ki; Örgüt kadroları yeni üye kaydetmek gereğini duymamakta ve Parti ;ilgilileri de bu konuda maalesef duyarsız kalmaktadırlar.
    5. CHP Tüm seçimlerde kendi Programını Halka anlatma yerine, Tayyib’in kötülüklerini anlatmak suretiyle, AKP’nin kemikleşen seçmen kitlelerini daha çok bir birine yaklaştırmıştır. Halk, kendi sorunlarının çözümü için CHP ne yapacaktır sorularının yanıtını duymak ister. kısa sözlerle çözümleri duymak ister.
    6. Genelde Türk Halkı; kendisinin kucaklanmasını, onun fukara sorasında bir çorbasının içilmesine bekler. Uzakta duranlara yaklaşamaz. Bunun için her kapının çalınması, onlarla sıcak ilişkiler kurulması yöntemi mutlak uygulanmalıdır.
    7. Türkiye’nin İç ve dış sorunları, Ekonomik ve sosyal tehlikeler, Tayyib’in tek adam olma ihtirası mutlak çok iyi değerlendirilmeli, bu konuda Parti dışı uzmanlardan mutlak destek alınmalıdır.
    8. Çözüm Süreci, ütopya üzerine kurulu safsatalarla çözülemeyecek ciddi bir sorundur. Örneğin, PKK sorunu Beşir Atalay’ın düşüncelerinin dışına çıkmıştır. Şöyle ki; PKK Orta Doğunun Bu günkü durumuna göre. ABD’nin en güvendiği bir güç haline gelmiştir. Son olarak IŞİD Teröristlerinin Musul’u işgalden kurtaran Peşmergeye yardım eden PKK güçleridir. Bundan Böyle ABD, PKK ya silah dahil her türlü yardımı yağmakta ve onların Orta Doğuda kullanılmalarını da düşündüğünü dikkatlerden uzak tutmamalıdır. Hal bu şekilde gelişince, Beşir Atalay’ın ağzına doladığı eve dönüş Planı da kadük olacaktır ve Türkiye’de bitmeyen PKK faaliyetleri de devam edecektir.
    9. IŞİD’ın Iraktaki Başarısızlıklarının bu kez Türkiye’deki Üsleri ile birleşerek gerçekleştireceği tehdit’in her an sıcak çatışmalar dönüşebileceği asla dikkatlerden uzak tutulmamalıdır.

Yorum bırakın