SAKIZ GÜNLÜĞÜ (2)
Sakız’daki ikinci günümüze marinada merhaba diyoruz. Sakız, tarihi boyunca gerek insan gerekse doğa eliyle yaratılmış felaketler yaşamış bir ada. II. Dünya Savaşı da Sakız’a ayrımcılık yapmamış. Kıyıdaki gösterişsiz bronz anıtla bu savaştaki direniş anıtlaştırılmış.

IMG_1060
SAKIZ AĞACI
Bugün Sakız’da sakızın peşinde olacağız. Sakız ağacı ve onun değerli özsuyu adaya adını vermiş. Bu durum yalnızca Türkçe için geçerli olduğunu unutmamak gerekiyor.

IMG_1102 IMG_1103
Ekonomik değeri tartışılmaz olan bu ağaç adanın güneyinde yetişiyor. Pistacia lentiscus bitkinin Latince adı. Gövdesinde oluşturulan çiziklerden sızan reçinemsi, saydam sıvının toplanma mevsimine denk düşmekteydi adada bulunduğumuz günler. Bu nedenle şanslıyız.

SAKIZ AĞACI
Pistacia lentiscus insan boyunu biraz aşabilen bodur bir ağaç. Hatta, maki benzeri bir bitki olduğu bile söylenebilir. Çitlembik ve fıstık ağacının melezi. Reçine veren sakız ağaçlarının altı temiz tutuluyor. Damlayan sakız özü yerden toplanıyor. Adada bu işi bir kooperatif yürütüyor.
Bizim gibi adaya sakız hasadı döneminde giderseniz bu gizemli sıvının ağacın gövdesinde tomurcuklanmış haline tanıklık edebilirsiniz. Hatta, bir adım daha ileri gidip henüz sızmış küçük bir parçayı ağzınıza atıp çiğneyerek ham sakızın tadına bile bakabilirsiniz.
Osmanlı döneminde de önemsenen sakızın saraya taşındığı biliniyor.
Şekerlemeden reçele, sabundan kozmetiğe, rakıdan liköre sayısız ürüne tat ve değer katan sakız adanın Yunan krizinde kurtarılmış bölge olmasında önde gelen etken olmuş. Sakız reçinesinin tıp topluluğu tarafından da önemsendiğini ve bunun sonucu olarak saygın tıp dergilerinde peptik ülsere iyi geldiğine ilişkin makaleler yayımlandığını ekleyelim.
Sakız reçinesinin iyileştirici etkisinden eskil dönem hekimleri Hipokrat ve Galen’in de söz ettiği biliniyor.
Bu denli değerli bir ürünün adanın güneyine damga vurduğunu, tarım ve turizm gibi diğer etkinliklerin sakızın gerisinden geldiğini söylemek mümkün.

mastiha mastika ypovrihio_mastiha1
MESTA
Adanın güneyi sakız üretimin yanı sıra korunmuş ortaçağ köylerinin de kümelendiği bölge. Mesta bu köylerin en ünlüsü.
Mesta, türünün tek örneği olmamakla birlikte kalekent biçemi en korunmuş olanıdır denilebilir.

IMG_1190 IMG_1194 IMG_1198 IMG_1199 IMG_1203
Bitişik nizam yapılanmanın tarihten gelen bir gerekçesi var. Tahmin edilebileceği gibi kalekentler/kaleköyler korunma ve savunma gereksiniminin ürünleri.
Labirent biçimli sokakların bir yabancıyı şaşırtması kadar doğal bir durum olamaz. Özellikle, bitişik ve biri birine geçişi olanaklı kılan çatı yapılarının yukarıdan hareketi ve kaçışı olanaklı kıldığını belirtmekte yarar var. Damdan dama atlamak denince bunu yaparken düşüp ölen Lale Devri şairi Nedim’i anımsamadan olur mu?
Mesta Bizans döneminde XII. yüzyılda Cenevizliler tarafından yapılmış. Çan kulesi ve katedral köyün ana meydanını belirlemiş oluyor. Burada toplanmış olan kafe, bar ve lokantalar soluklanmak ve köyün ortaçağ havasını duyumsamak için uygun mekânlar.
Denememiş olsak da, Mesta’ya özgü bir başka lezzet de incirden yapılan ve ağır içicilerin tercihi olan Souma olarak bilinen yöresel rakı olduğunu öğreniyoruz.
Labirentsi dar sokakları, abbaraları ve bitişik yerleşimleriyle Mesta kaleköyü belleğimizdeki unutulmazlar listesindeki yerini almış oluyor.
Adanın iç kesimlerinde konuşlu ortaçağ köylerinin dışarıya açılan penceresi sayılan ticaret kapıları limanlar. Mesta’nın limanı Limenas. Sakız’ın güneybatısında. Ürünler buradan yüklenerek alıcılarına ulaştırılmış geçmişte! Elbette günümüzde de! Limenas, lokantalarıyla yeme-içme için de iyi bir seçenek sunuyor gezginlere. Başta deniz ürünleri olmak üzere yerel tatlar hızlı, güvenli ve de ucuz ederlerle sunuluyor konuklara.

IMG_1118IMG_1207

PİRGİ

IMG_1178
Pirgi Sakız’ın bir başka tanınmış ortaçağ köyü. Pirgi de bir Ceneviz köyü. Mesta’dan farkı kompakt bir kaleköy yapısı yansıtmamasında. Burada da savunma ve korunma öncelikli kaygı olmuş.
Mesta’daki ıssızlığın tersine Pirgi’deki canlılık ilgi çekici. Köy meydanı cıvıl cıvıl. Bir kahvehanenin önüne sıralanmış ihtiyar heyeti takılıyor objektifimize.

IMG_1144

Bakkalı, manavı hatta balcısıyla tipik bir köy meydanında olmanın ayrıcalığını yaşıyoruz Pirgi’de.

PASOK Pirgi belde binasını görüntülemeden geçemedik.

IMG_1145

Hemen meydanda yer alan eski Bizans Kilisesi (Aziz Apostol) kuytuda olduğu için gözden kaçabilirdi. Hemen karşısındaki Aziz Antoni kilisesi meydanı tamamlayan bir başka yapı olarak boy gösteriyordu.

IMG_1148 IMG_1150
Pirgi’ye gelmişken Kristof Kolomb’dan söz etmemek olmazdı. Ne ilgisi var diye mırıldandığınızı duyar gibiyiz. Kolomb’un adayı ziyaretinde konakladığı söylenen evi bulduk. Meydana uzakta olmayan arka sokaklardan birindeki evin önünde fotoğraf çektirmeyi unutmamak gerekirdi. Kristof Kolomb ününü borçlu olduğu Amerika seferlerinden epeyce önce 1475’de Sakız’ı ziyaret etmiş. İlk bakışta şaşırtıcı görünebilir Kolomb’un Sakız ziyareti. Ama, Ceneviz egemenliğindeki bir adaya Cenevizli birinin ziyareti tersine son derece olağan bir olgudur.

IMG_1157 IMG_1158 IMG_1159
Pirgi evlerinin balkonları kış hazırlıklarını yansıtıyor. Kurutulmuş sebzeler bizdekinden farklı bir görüntü oluşturmuyor. Domatesi de kurutuyor olmaları bizim çok da tanışık olduğumuz bir saklama yöntemi değil.

IMG_1142 IMG_1168
Pirgi’yi diğer ortaçağ köylerinden ayıran bir başka önemli özellik de yapıların dış cephelerindeki bezemeler. Asbest, çimento ve kum karışımının kat kat uygulaması sonrası kazımayla ortaya çıkartılan geometrik desenler Pirgi’ye özgü bir mimari biçem olarak tarihe geçmiş. Bezeme tekniğinin Ceneviz ve Bizans kökenleri üzerinde tartışılsa da yapılara Pirgi’ye özgün bir görünüm kazandırdığı konusunda kimsenin kuşkusu yok.

IMG_1153IMG_1122 IMG_1180
Adanın güney ucundaki Emporios Pirgi’ye liman işlevi görüyor. Bu şirin koy liman olmanın yanı sıra arzulayanlara deniz keyfi de sunuyor. Sahildeki aklı, karalı çakıl taşları dikkat çekici. Siyah renkliler lav taşları olarak biliniyor ve sanatçı ellerde sevimli nesnelere dönüşebiliyorlar.

IMG_1216 IMG_1217 IMG_1218 IMG_1220
Çok değil bir kaç saat önce Mesta’da yakalandığımız yağmurdan eser yok. Yazdan kalma bir günü Emporios’ta bitirmek gezinin iz bırakan anlarını yaşatmış oluyor.

KAMBOS

IMG_1071 IMG_1073 IMG_1075 IMG_1076
Kambos Yunancada ova demek. Sakız kent merkezinin güneyinde verimli bir tarım alanı. Narenciye üretimi sulak olduğunun göstergesi. İnsan boyunu aşan kırmızı Timiana taşlarından duvarlar toz, rüzgâr ve soğuktan korumasının yanı sıra meraklı gözlere engel olma işlevi de görmüş oluyor.

IMG_1225 IMG_1226 IMG_1246
Citrus Müzesi bu duvarların ardındakiler hakkında fikir edinmek için fırsat sunuyor. Dolaplı kuyulardan çekilen sularla yaşam bulan narenciye ürünü adanın önemli dışsatım varlıklarından olmuş. Geçmişte beygir gücüyle çalıştırılan dolaplarda günümüzde onların yerini elektrikli motorlar almış. Müzede adanın yanı sıra Kambos tarihine ilişkin izlenim edinmek de olası.
Sakız tarihi aynı zamanda güçlü ve varlıklı ailelerin egemenliği demek. Özellikle, Ceneviz kökenli varsıl ailelerle ilgili görsel bilgiler ilgi çekici. Sakız adasının dört anakaraya yayılan bir diasporaya kaynaklık ettiğini öğrenerek dağarcığımızı geliştirmiş oluyoruz. Bu diaspora güçlü ticaret ortaklıkları yaratmış dünyanın pek çok uzak köşesinde.

IMG_1240 IMG_1234 IMG_1229 IMG_1235
Müzede bir başka evrensel sözün kökenini öğreniyoruz.
İngilizcede tamam anlamında kullanılan OK’in Yunanca “Ola Kala” kökenli olduğunu keşfediyoruz. Her şey uygun anlamına gelen bu söz Sakız’dan dış ülkelere yapılan dışsatım ürünlerinin üzerine yazılıyormuş. Zamanla OK’e dönüşmüş. Bir başka bilgiye göre bu kısaltmayı Yunan öğretmenler öğrenci ödevlerini onaylama anlamında kullanmışlar. ABD’ye göçen Yunanlar ise evlerine çektikleri telgrafı kısa tutup ucuzlatmak için de başvurmuşlar bu kısaltmaya!
Narenciye reçellerine ilgi duyanlar için alış veriş olanağı olduğunu da ekleyelim.

Unutmamış olalım! Sakız Katliamı imgesi burada da ziyaretçilerin ilgisine sunulmuş!

IMG_1236
Türkiye’ye dönme zamanı yaklaşıyor. Daralan zamana karşı yarışla geçiyor son dakikalarımız.
Sakız’la bir başka sefere bir kez daha keşfetmek üzere vedalaşıyoruz.

Posted in

“SAKIZ GÜNLÜĞÜ (2)” için bir cevap

  1. Noyan Dinçer Avatar
    Noyan Dinçer

    Çok beğendim,eline sağlık.Hem yazı dili,hem de fotoğraflar çok güzel.

Noyan Dinçer için bir cevap yazın Cevabı iptal et