DİL’LE DİLİM’LEMEK

dil

Dil Bayramı bu kez olağandışı koşullar altında kutlanıyor. Kutlamaktan çok içimiz kan ağlıyor demek daha doğru olur!

Türkiye’nin olabildiğince çok parçaya ayrılması sürecini yaşıyoruz. Başka deyişle ülkemiz dilimleniyor! Daha da ilginci, bu iş bizlere yaptırılıyor.

Bu dilimlemede hemen her türlü farklılığın öne çıkartılmasında sakınca görülmüyor.

Hedef milleti parçalamak ve bölmek olunca din, mezhep, etnisite ve milliyet farkları önde gelen dayanak noktalarına dönüştürülüyor.

Dilimleme işleminde dile ayrıcalıklı bir işlev biçiliyor!

Dil, dilimlemede keskin bıçak olarak kullanılıyor.

Bu bağlamda, her ne kadar Kürtçe öne çıkmış görünse bile başkaları da sıraya girmiş durumda. Örneğin, Lazlar ve Çerkezlerin bile adı anılır oldu. Çoğulcu Demokrasi Partisi adı altında yeni kurulmuş olan bir siyasi parti kendisini kamuoyuna tanıtırken Çerkez etnisitesinin hamiliğini amaçladığını saklama gereği duymadı.

Dil, bölme işlevinde etnikçiler tarafından hoyratça kullanılırken; dinci gericilik dinsel dil olduğu gerekçesiyle Arapça’yı öne çıkartıp, Türkçe’yi yasaklamaya bile vardırdı işi!

Dil unsurunun ülkeyi dilimlemedeki rolüne geri dönecek olursak kimi soruları seslendirmekte ve sözü uzatmadan bunlara yanıt beklemekte yarar olduğunun altını çizmeliyiz!

Kimi zaman bilgisizlikten ama çoğu zaman da kötü niyetten kaynaklanan bir duruma değinmekte yarar var!

Ana dilde yargı, anadilde sağlık ve anadilde eğitim söylemleri havalarda uçuşan kavramlar.

Akıldan, gerçeklerden ve yapılabilirliklerden kopartılan tartışmalar tümüyle hak bağlamına indirgenmektedir. Durum böyle olunca duyguların aklın önüne geçmesine şaşırmamak gerekiyor. Böylelikle, bu hak tanınsa ne olur demeye başlayan pek çok kişi konuyu tartışmaktan çok “tanı, kurtul” dayatmasına zorlanıyor.

Anadilde yargı söz konusu olduğunda yargı düzlemindeki hemen herkesin resmi ve ortak dil Türkçe’nin dışında başka pek çok dili öğrenmesi gereği doğuyor! Her şey bir yana, bu gerçekleştirilebilir bir hedef midir?

Anadilde sağlık denince de hizmeti veren taraftakilerin benzer şekilde başka pek çok dili öğrenmesi kaçınılmaz olmayacak mı? Son derece yoğun ve zahmetli bir öğrenimden geçen sağlıkçıların bir de üzerine dil öğrenmeleri başarılabilecek bir hedef midir?

Anadilde eğitim yapılacaksa eğer, herhangi bir okulda her türlü dersin o dilde verilmesi gerekmeyecek mi? Anadilde eğitimin bu denli çetrefil ve hazırlık gerektiren bir olgu olduğunun farkında mıdır onu ateşli şekilde savunanlar?

Anadilde eğitim, sağlık ve yargı savunucularıyla bire bir konuşulsa, yukarıdaki sorulara yanıt vermeleri istense erişilebilirliğin olanaksız olduğu anlaşılırdı.

Anadilde eğitim, sağlık ve yargı üzerinden yürütülen tartışmalar gerçekte üzüm yemeyi değil de bağcı dövmeyi amaçlıyor!

Dil bıçağıyla ülkeyi ve milleti dilimlemek ve dolayısı ile varlığımızdan vaz geçmenin önde gelen hedef olduğu son derece açıktır. Anadilde başlığı altında sayısız istemi dile getirmek gericilikten başka bir şey değildir. Bu isteklerin gerçekleştirilebilir olmamalarının yanı sıra, sokaktaki vatandaşa zerre kadar yarar sağlamayacakları da bir başka önemli noktadır.

Posted in

Yorum bırakın