HER YER RANT, HER YER İNŞAAT
Reklamlara bakınca gerçekle yüzleşirsiniz! Dizi film destekçileri de çoğunlukla inşaat yüklenicileridir. Özetle, inşaat Türkiye ekonomisini tekstil ve turizmle birlikte ayakta tutan sacayağından birisidir. Bu nedenle korunan, kollanan ve pamuklara sarılan bir alandır. Hem emek hem de yer edinimi bakımından maliyet son derece düşüktür bu sektörde. Ortalıkta dolaşan konut ederlerinin üçte hatta dörtte birinin maliyete ait olduğu söylenmektedir.
Hemen her kentimizin yanı sıra büyük kentlerimizde daha fazla duyumsanmaktadır inşaat çılgınlığı. Örneğin, İzmir’de gözde yerleşim bölgelerinde afet toplanma alanları bile yapılaşmış durumdadır. Büyük ve kollanan yükleniciler artık orta yerlerdeki alanlara gökdelenler dikmektedir.
Orta ve küçük ölçekliler de boş durmamaktadır!
Merkezdeki pek çok yapı yıkılıp, yerlerine yenileri dikilmektedir. Yıkılan pek çok yapı 30-40 yaşındadır. Bir bölümü depreme dayanıksız olsa da azımsanmayacak sayıda yapı böyle bir sorunu olmasa da yenisi yapılmak üzere yıkılmaktadır!
“HER YER RANT, HER YER İNŞAAT” deyişi fazlasıyla gerçek olmuştur…
Kentlerimizde hız kazanan bir başka eğilim de insansızlaştırmadır! Batan, çıkan ya da yerine göre köprüyollarla yükselen ulaşım tasarımları kenti insanlara dar etmektedir.
Yapılaşma süreçlerindeki yıkım ve yeniden yapım aşamalarında da kentte insanın varlığını yadsıyan yaklaşım öne çıkmaktadır.
İzmir’de bir kaç yüz metrelik yarıçapta çekilmiş fotoğraflar yaya yollarının gasp edildiğinin, insanların taşıt yollarından yürümeye zorlandığının kanıtıdır.
Sahipsiz ülkenin, sahipten yoksun kentlerinde sahnelenen bu haydutluk yetkililerce görülmemekte midir? Bu bir kusurdur!
Bu manzaralar görülüp de gereği yapılmıyorsa işte orada tuz da kokmuştur!
Doğruluk ve dürüstlük gibi kavramları akçeli işlere indirgeyen kent yöneticileri hiç unutmamalılar ki; bu gibi konulardaki aymazlıkları da en az akçeli işlerdeki kadar önemli suç(lar)a konu olmaktadır!
İnsansızlaştırma hedefine yürüyen kentler de, insanları yok sayan kent anlayışı da bir o kadar eleştiri gerekçesidir.
Yöneticiler bunun ne kadar farkındadır? Bilmek güç!
Ya kentli? Ne siz sorun ne de ben söyleyeyim!
Ceyhun BALCI, 08.11.2014






Yorum bırakın