ANKARA

Oğlumuz öğrenim için Ankara’yı mesken tutunca başkent yolculuklarımız sıklaştı. Karayoluyla gidince yol boyu gezilecek görülecek ve elbette tanınacak yerler yolculuklara renk katar oldu.

Üst akıl sahipleri Amerika’yı keşfedenler müslümanlardır demeden önce Ankara için de kendi eğilimlerine uygun bir saptamada bulunmuşlardı. Osmanlıcılık akımının 1402’deki Timurlenk tokadının ve tabii ki; yakın tarihteki Cumhuriyet şahlanışı nedeniyle Ankara’dan pek hoşlanmamasını anlayışla karşılamak gerek! O nedenle olmalı ki; Ankara’ya Selçuklu sıfatını uygun buldular.

“Ben böyle sanatın içine tükürürümcü” başkan kentin yeniden doğuşunu borçlu olduğu Cumhuriyet izlerini silme çalışmalarında epeyce yol almış durumda!

Hitit Geneşi’I yerine kentin tarihiyle çok da ilgili olmayan ama kafalarının içindekini yansıtmada başarılı olan yeni amblem yerleşikleşme yolundadır. Atatürk Orman Çiftliği’nin adım adım ortadan kaldırılmasında da sona gelinmiştir.

Kentin girişlerine yerleştirilen kapılar da cabası! Bunların da kentin tarihiyle ilintisini çözmek son derece zor. Esenboğa’dan girişteki kapının tepesine kondurulan soğan kubbelerin Ortodoks kiliselerini andırdığının bilemem farkındalar mıdır? TOKİ ürünü çok katlı konutların abartılı ve yoz beğeni ürünü ışıklandırmaları da dudak uçuklatacak türden!

fotoğraf

Pek çok şey zorbalıkla ve barbarlıkla değiştirilebilir belki! Ama, tarih asla!

Neyse ki henüz müzeleri silmeyi ve yerle bir etmeyi henüz akıl etmiş değiller.

Geçtiğimiz günlerde yeni düzenlemesiyle görücüye çıkan Ankara Kalesi komşuluğundaki Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne düşürdük yolumuzu. Müzeyi oluşturan Mahmut Paşa Bedesteni ve Kurşunlu Han Osmanlı yapıtları. Mahmut Paşa Fatih dönemi vezirlerinden ve dolayısı ile adını taşıyan kapalıçarşı 15. yüzyıldan kalma. Buluntulardan Kurşunlu Han’ın da aynı dönemden kalma olduğu anlaşılmakta. Kültürel uyanışın başlangıcı sayılan Cumhuriyet ve Atatürk’ün bu müze düşüncesinin babası olduğu bilgisi kimseyi şaşırtmaz.

P1140087

Anadolu’nun çeşitli yerlerinden yapıtların sergilendiği müzeyi Ankara’nın belleği saymak da olası.

Yinelemekte sakınca yok!

Ankara’nın yeniden doğuşu Cumhuriyet’ledir. Osmanlı dönemi boyunca köyden hallice olan Ankara’nın yazgısı Cumhuriyet’le birlikte değişmiştir demek yanlış olmaz!

Serin bir Ankara gününde Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ni oldukça kalabalık görmek de doğrusu keyif verici oldu. Yabancı gezginlerin yanı sıra coşkulu genç ve çocuk gruplarının varlığı Türkiye’de her şey bitmedi dedirtmeye yetecek türden bir tabloydu.

Müzedeki izlere bakıldığında!

Ankara yontma daş, cilalı taş ve maden çağlarını dolu dolu yaşamış bir tarih beşiğidir.

Ankara Selçuklu, Osmanlı ve elbette Cumhuriyetçi olmasının yanı sıra; bir Hatti kenti, epeyce bir Hitit ve Frig yerleşimi, hiç kuşkusuz Romalı ve Galat’tır!

Gözlemlerinin değil de özlemlerinin tutsağı olan sığ düşünceli üst akıl takımının amaçlı saptamaları yanılsamaya yol açmasın!

Ankara, insanlık tarihinin doğduğu yer olan Bereketli Hilal’in bir parçası olan Anadolu’nun orta yerinde parlayan bir Hitit Güneşi’dir!

İlkel dünya algılarını halkın oylarıyla besleme becerisini şu ana dek fazlasıyla gösterenler def edildiğinde Ankara, genlerindeki uygarlığı bir kez daha harekete geçirecektir.

Ceyhun BALCI, 04.12.2014

Fotoğraflar için :

https://plus.google.com/photos/113712996036446725753/albums/6084968828409548273?banner=pwa

Posted in

“ANKARA” için bir cevap

  1. Tarık Konal Avatar
    Tarık Konal

    Saygın Yazarımız Ceyhun Balcı Beyefendi
    Ankara için yazdıklarınızı beğenerek okudum, bilgilendim. Sağ olun.
    Bu kentin insanlarının, sanatın içine tüküreni üst üste neden onurlandığını hiç anlayamam. Bu yazınızın, anılan yurttaşlarımız için eğitici olduğu denli uyarıcı da olduğunu düşünüyor, size gönenç diliyorum…
    Okurunuz
    Tarık Konal

Yorum bırakın