OTUZLU YILLARA ÖVGÜ!

682137

Türkiye’de otuzlu yıllara sövgü güncel eğilime dönüştü! Cumhuriyet’le ve Atatürk’le sorunu olanların bu tutumunda şaşılacak bir yan yok! Ama, Cumhuriyet’i savunması, Atatürk’e sahip çıkması beklenenlerin bu furyaya güçlü katılımı ilgi çekici.

Bir ağaç için yapının yerini değiştiren Atatürk’e sövme yarışına girenlerin milyonlarca ağacı köklediğini unutmamak gerekir. Bunu yapanlar bilisiz değillerse eğer namussuz oldukları kesindir.

Cumhuriyet’e Osmanlı’dan başka bir çok alanda olduğu gibi ekonomide de bir hiç yansıdı! Atalarının mezar taşlarını okuyabilenlerin oranı bile tüm nüfus içinde % 10’dan çok değildi!

Kalkınma ve o kalkınmayı güvenceye alacak toplumsal dönüşüm için endüstrileşme olmazsa olmaz gereklilikti. İşte bu gerekçeyle ülke gerçek anlamda ağaçlandırılıp, yeşillendirilirken; ekonomik bakımdan da sayısız ağaç dikildi.

Bugünlerde ayda bir kaç kez sayıları yüzlere varan varlık açılışı yapıldığına bakılacak olursa geliştiğimiz, kalkındığımız sanılabilir. Anlı şanlı açılışlara konu olan kimi başlıkların köprü korkuluğu düzeyinde olması gerçekleri görmemizi sağlayabilir.

Son çeyrek yüzyılda ve onun da özellikle son 12 yılında üretime yönelik yatırımın yok dolayında olduğu kolaylıkla görülür. Kamunun bu dönemdeki gerilemesi de ayrıca ilgi çekicidir. Kamu üretimden tümüyle çekilmiş durumdadır. Özelleştirilen kamu kurumlarının üretim yapanları geometrik olarak azalmıştır.

Özelleştirmenin ayrılmaz parçası olan taşeronlaşmanın özellikle madencilikte doğurduğu sonuçlar çok söz söylemeyi gerektirmeyecek türdendir.

Geçmişte tarım ülkesi olarak bilinen Türkiye bugünlerde edindiği maraba ülkesi kimliğiyle o günleri mumla aramaktadır. Köyler boşalmış, kente göçmemekte direnenler ise tarım ve hayvancılıktan neredeyse kopmuş durumdadır.

Kısa özet sonrası 30’lu yıllara dönebiliriz!
Otuzlar utanılası olmak bir yana övünç duyulası yıllardır. Cumhuriyet’in kuruluşuyla birlikte başlayan endüstrileşme hareketi Atatürk’ün ekonomik alanda diktiği ağaçlardır. Yeşil ağaçlarla birlikte Cumhuriyet’in ulu çınarları olan fabrikaları ortadan kaldıran utanmaz ve düzenbazlar Atatürk’e ve Cumhuriyet’e ve onun da özellikle otuzlu yıllarına dil uzatabilmektedir.

Bu duruma sessiz kalmak adamsendecilikten değilse bilgisizlikten olmalıdır diyen Nazmi Kal “Atatürk’ün Diktiği Ağaçlar” kitabını yazmış.

Milli Mücadele sonrasında bir başka mücadelenin bu alanda verildiğine kuşku yoktur.

İzmir İktisat Kongresi, bozkırın orta yerinde yaratılan başkent Ankara, şeker, uçak, çimento, silah, kağıt, tekstil, şişe-cam, madencilik ve enerji yatırımları akla ilk gelenler. Bu yatırımların her biri ekonomik katkılarının yanı sıra toplumsal ve kültürel işlevler de üstlenmişler.

İzleyen nicelikler Türkiye’de ekonominin de Cumhuriyet’in ilk 15 yılında yıldızlaştığını göstermeye yetecektir.

http://blog.milliyet.com.tr/esray

ATATÜRK DÖNEMİNDE MİLLİ GELİR;

1929’da yüzde 21,5
1936’da yüzde 23,1 ile iki defa yüzde 20’nin üzerinde,

1924’de yüzde 14,6
1925’de yüzde 12,5
1926’da yüzde 18,2
1928’de yüzde 10,8
1933’de yüzde 15,5 ile beş defa yüzde 10’un üzerinde,

1931’de yüzde 8,2
1934’de yüzde 6,3
1938’de yüzde 9,5 ile 3 kez yüzde 6,3-9,5 arasında,

1930 yılında yüzde 2,5
1937 yılında yüzde 1,5 büyüdü.

1927’de yüzde 12,7
1932’de yüzde 10,6
1935’de yüzde 3 ile 3 kez geriledi.

1923’ten 1939’a kadar 20 kat büyüyen milli gelir rakamları bu tarihten sonra İkinci Dünya Savaşının etkisiyle gerilemeye başladı.

Bir de kısaca 30’lu yıllara dil uzatanların eserine bakılmalı!

Söze gerek var mı?

Türkiye GSYH Büyüme Oranları
Yıllar GSYH değişim
2000 6,8
2001 -5,7
2002 6,2
2003 5,3
2004 9,4
2005 8,4
2006 6,9
2007 4,5
2008 0,9
2009 -4,8
2010 9,2
2011 8,5
2012 2,2
2013 4,0
2014 Tahmin 3,0
Kaynak: TCBM

Kitabı sanal kitabevlerinden edinebilmenin yanı sıra yazardan istemek de olası! Okunmasında, okutulmasında ve yaygınlaştırılmasında yarar olan bir yayın!

Kitabı okuyanlar kimin utanması gerektiğini çok iyi anlamış olacaktır. Bağımsızlığı rehber edinenlerin kalıknma modelinde şaşılacak durum yok elbette! Buna karşılık iktidarlarını başkalarına boçlu olanların da sat-savcı ve üretimsiz ekonomi anlayışı iyice anlaşılmalıdır!

Vatan için, emek için ve elbette namus için!

Ceyhun Balcı, 20.12.2014

Edinmek için : Nazmi Kal, nazmikal@yahoo.com

Posted in

Yorum bırakın