İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ MÜ DEMİŞTİNİZ?
ATİNA-PARİS
Uğraşsanız, çabalasanız böyle bir örtüşmeyi başarabilir miydiniz? Hafta içinde Paris’te çizerlere yönelen barbarca saldırıyı izleyen süreçte pek çok söz söylendi. Belleklere kazınan kalıp “düşünce ve ifade özgürlüğü” oldu dense yeridir. Bu özgürlük her şeyin başında gelen bir kavram hiç kuşkusuz!
İçinde bulunduğumuz yıl Ermeni Soykırımı savlarının havada uçuşacağı bir zaman dilimi olacak. Öngörüler hemen yılın başında doğrulandı. Yunan parlamentosu “Ermeni Soykırımı olmamıştır” demeyi suç sayan bir tasarıyı yasalaştırdı. Yunan siyaset çevrelerinde de tartışma yaratan bu gelişmeye karşı ise Talat Paşa Komitesi harekete geçti. Bu gibi yanlış düzenlemeler karşısında yapılması gereken Atina’ya gidip herkesin görebileceği bir yerde bu yanlışlığın kabul edilmediğini haykırmaktı.
Paris’te ifade özgürlüğü kurşunlara hedef olurken Atina’da yasaklama konusu oldu. Talat Paşa Komitesi üyeleri havaalanından içeri sokulmadı. Oysa, aralarında bir eski TBMM başkan vekili, bir emekli general, iki öğretim üyesi, bir emekli öğretmen ve başkaları vardı. Gerekçe gülünç mü gülünçtü. Vizenin uygunsuzluğu olasılığı. Vizeyi veren Yunan makamlarıydı oysa. Bu olasılığı ortadan kaldırma görevi onlarındı.
Bu arada iğneyi kendimize de batıralım. Atina’da TC Büyükelçiliği var. Bir görevi ülkemizin Atina’da temsiliyse, bir başka önemli görevi de oraya yolu düşen ve sıkınıtya düşen vatandaşlara yardımcı olmaktı. İfade özgürlüğünden vazgeçtik! Seyahat özgürlüğünün engellendiği ortamda elçi ağzından yapılan açıklama ilginç ve inanması güç türdendi. Talat Paşa Komitesi’ne yardımcı olacak yerde, “biz sizlere açıklamanızı yapacaksanız yapın, ama duyurmadan yapın demiştik. Başınıza glenlerden sorumlu değiliz!” diyesilermiş. Talat Paşa Komitesi’nin asıl kurşunu arka çıkması gerekenlerden yediğine kuşku yok. TC Büyükelçiliği Yunan tarafına destek çıkarak çok gereksiz bir tutum sergiledi. Oysa, Yunan tarafının buna hiç mi hiç gereksinimi yoktu. Kendi ülkesinde tartışılmaz otoriteydi.
http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/yunan-istihbarati-48-saat-takip-etti-h46269.html
Tarihsel gerçeklerle uyuşup uyuşmaması bir yana; tarihbilimcilere bırakılması gereken bir konuyu yasalaştırma özgürlüğünün, bu yasaya karşı görüş belirtme özgürlüğünü tanımaması ve bu uğurda seyahat özgürlüğünü bile kısıtlamayı göze alması ibretlik bir gelişmedir.
Farkına varıldı mı bilemiyorum! Geçen hafta İzmir’de bir anma vardı. Yunan ordusunun Küçük Asya serüveninde Türklere silah doğrultmasını kabul etmeyen Yunan komünistleri saygıyla anıldı yapılan törenle. Vicdanlarına sığmayan bir buyruğuu uygulamayı kabul etmeyen 200 kadar Yunan askeri İzmir Balçova’da 1921 yılının ocak ayında kurşuna dizilerek cezalandırıldı.
Tıpkı onlar gibi, bugün de Yunanistan parlamentosunun aldığı akıl dışı kararı kınayan, kabul etmeyen sayısız Yunan dost var. Her kesimden Yunanlar kendi meclislerinin bu haksız kararına başkaldırırken; TC Büyükelçiliği’nin kendi vatandaşına ve dolayısı ile çıkarlarına sırt çevirmesi tarihe kara harflerle geçecektir.
Atina’da yaşananlar, Charlie Hebdo saldırısı sonrası sıkça değindiğimiz tutarsızlıklara eklenen güncel bir halka olması bakımından anlamlıdır.
Çoklu standarda dikkat!
Ceyhun BALCI, 10.01.2015


Yorum bırakın