BATININ TERÖRLE İMTİHANI

Çok uzak zamanda değil son yıllarda yalnızca Irak’ta milyonu aşkın insan savaş olarak nitelenen teröre kurban gitti. Kimi zaman her gün camilere, pazar yerlerine ve başka topluca bulunulan yerlere gerçekleştirilen intihar saldırılarında ölenler üç basamaklı sayılara tırmandı! Bu gibi dehşet verici olaylar batı basınının kıyı, köşe haberi olmayı ancak hak edebildi!

Paris’teki Charlie Hebdo saldırısı ise üzerinden iki haftaya yakın zaman geçmiş olmasına karşın bir gündemden düşecek gibi görünmüyor.

Vahşi batının başı kendi yarattığı canavarla fena halde dertte! Yalnızca Paris’e değil Avrupa’nın bütününe korku ve ürkü egemen olmuş durumda.

Dün ABD’nin, bugün Avrupa’nın başına geleni önünden ve sonundan ayırarak anlamak olanaklı değil.

Kendi aydınlanmasını tamamlamış, akıldışılıkla ilintisini kesmiş olan uygar batılının bugün yaşadıklarını bumerang etkisine benzetmek hiç de yanlış olmaz.

Filmi geriye sarıp günümüze yolculuk yapmakta yarar var!

İkinci Dünya (paylaşım) Savaşı faşizm tehlikesinin elbirliğiyle devre dışı bırakılmasıyla sonuçlandı. Hiç kuşkusuz olumlu ve sevindirici bir gelişmeydi. Keşke, savaşın hemen ardından yarım kalan paylaşım savaşı başka bir düzlemde başlamamış olsaydı!

23sentlikasker-3-728

İkinci Dünya Savaşı da pek çok savaş gibi bir barış antlaşmasıyla sonlanmış oldu. Elbette görünürde ve biçimsel anlamda!

Gerçekte savaş bütün hızıyla sürdü. Adı soğuk savaş olarak değişti. Yerel çatışmalar da yaşanmakla birlikte küresel savaş silahsız bir çatışma ve çekişmeye evrildi.

İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ertesinde çalışmaya başlayan saat bizi ilgilendiren yanıyla önemliydi. Savaşı bitiren barışın gerçek anlamda barış getirmeyeceği Kore Savaşı ile kanıtlanmış oldu. Savaş sonrasının bu ilk çatışması bizim açımızdan da önemli bir sonuç doğurdu. Her ne kadar şimdilerde seslendirilmekte olsa da gerçekte yeni Türkiye tam da o zaman kuruldu. Emperyalizme karşı verilen eşsiz bir savaşla var olan Türkiye Cumhuriyeti Kore’de rol alarak intihar etmiş oldu. Nazım Hikmet’in 23 sentlik asker şiiri o tarihten başlayarak Türkiye’ye biçilen rolü de belgelemiş oluyordu. Emperyalizmin kucağına oturtulan Türkiye, Kore serüveniyle ergenliğini kanıtlamış oldu. Ödül NATO üyeliğiydi. Yakın geçmişini ve savaşımını yadsıyan Türkiye’de ordudan, toplumsal ilişkilere, gündelik yaşamdan tüketime varıncaya dek bir dizi değişiklik Küçük Amerika olma hevesinin dışa vurulmasıne eşdeğer değişiklikleri yaşamamız anlamına geldi.

Türkiye’de karşıdevrimin başlangıcı kimilerine göre 10 Kasım 1938’dir. Ama, Çok partili demokrasiye geçiş sonrası ikinci seçimlerin yapıldığı tarih olan 14 mayıs 1950 de önemli bir dönüm noktasıdır. Bu seçimle el değiştiren iktidar göreve gelir gelmez 16 Haziran 1950’de, seçimden 32 gün sonra, ezanı yeniden Arapça okutmaya başlamıştır. Atatürk’ün 1933’te Bursa Söylevi’ni vermesine yol açan Arapça ezan olayı bu kez onun yokluğunda halkın onayıyla yaşama geçirilmiş oldu.

BursaSylevi

Kendisi antiemperyalist bir savaşın ürünü olan Türkiye’nin çıktığı bu yeni yolda kendisini yadsımasına şaşırmak gerekmeyecektir.

Fransa’nın Cezayir’de gerçekleştiridiği katliama Birleşmiş Milletler’de sessiz kalarak onay vermek yeni Türkiye’nin sicilindeki kara lekelerden birisi olarak geçecektir tarihe.

569_fransa-nin-cezayir-ve-ruanda-katliamlari_m

Emperyalist blok 1959’da Küba Devrimi ile sarsılacaktır. Arka bahçedeki bu beklenmedik gelişmeyle ivedilikle başa çıkma girişimleri sonuçsuz kalacak ve yanı başındaki dertle yaşamaya alışacaktır savaş sonrasının başamperyalisti ABD!

55178_0

Altmışlı yıllar soğuk savaşın uzayda ve yeryüzünde olanca hızıyla sürdüğü dönem olarak anılacaktır uzak olmayan bir gelecekte. Doğu Asya’da Vietnam’da yaşananlar güçlünün hukuku ilkesi gereğince unutulmaya yüz tutacaktır. Vietnam’da işlenen sayısız insanlık suçu belleklere kazınsa da gerçek anlamda bir hesaplaşmaya konu olamayacaktır.

vietnam-savaşı_4645

Vietnam eşi, benzeri az görülen bir savaşa sahne olsa da dünyanın her yerinde bu şekilde silah kullanımı gerekmeyecektir. Örneğin, eş zamanlı olarak batılı için sorun oluşturan Endonezya’da hizadan çıkan, komünizme göz kırpan Ahmed Sukarno’dan kurtulmak için bir darbe fazlasıyla yetecektir. Yerine geçen Suharto acımasız diktasıyla ülkede komünist avına çıkmış ve onlardan iz bırakmamacasına bir yok etme eylemine girişmiştir. Bugün köktendinciliğin son derece güç kazandığı Endonezya’nın yaklaşık yarım yüzyıl önce böyle bir süreçten geçmiş olduğunu anımsayan var mıdır?

Dünyanın hemen her yerinde etkinlik gösteren emperyalizm için orta doğu her zaman öncelikli ve ayrıcalıklı bir bölge olmuştur. Bölgenin varsıl petrol kaynakları bu ilginin biricik nedenidir.

Mısır’da kendini Nasır’la gösteren sosyalist akım öncelikle İsrail’le girişilen savaşlarda aldığı yenilgilerle; onu izleyerek de Nasır’ın ardıllarının onun izinden sapmasıyla güç yitirecektir. Böylelikle Birleşik Arap Cumhuriyeti denemesi de başarıya ulaşamadan tarihe karışacaktır.

h (Small)(6)

Keza, İran’da millici Musaddık çıkışının başarısızlığa uğratılması emperyalizmin başarı hanesine yazılmış bir başka gelişme olarak yazılacaktır tarihe.

Muhammed-Musaddık-1882-1967

Arap yarımadasının Suudi Arabistan’ı ve onlara eklenen körfez emirlikleri emperyalizmin neredeyse hiç sapmayan sadık izcileri olmuştur. Koyu gericiliğin ve diktatoryanın hüküm sürdüğü bu gibi ülkelere demokrasi götürmenin akıl edilmemiş olması ilginç değil midir?

İslam tutuculuğuna ilişilmemesi 80’li yıllardan başlayarak bu tutuculuğun Yeşil Kuşak adı altında palazlandırılmasına dönüşecektir. Afganistan’daki Sovyet işgalinin bu yöntemle sona erdirilmesi batılıları bu yönteme iyice sarılmaya özendirmiştir. Sonradan başını ağrıtmış olsa da ABD, genel olarak köktendinci düzeneklerden içtenlikle yakınmacı olmamıştır. Yakınmacı gibi göründüğü tekil durumlar bir yana bırakıldığında; bölgedeki dengeleri bozan bu oluşumlar başta ABD olmak üzere batı emperyalizminin bölgeyi yönetme fırsatı yaratmada epeyce işe yaramışlardır.

1_d

İkiz kulelere yönelik köktendinci saldırı ABD’yi öfkelendirse de; enerji kaynaklarına egemen olma olanağı doğurduğu için sonuçta emperyalizmin işine yaramıştır.

Irak’ın Kuveyt’I işgalini özendiren, seyirci kalan ABD öncülüğündeki batı bu kez Irak’a yerleşme fırsatı olarak kullanmıştır bu gelişmeyi. Zamanında İran’a savaş açarken sırtını sıvazladıkalrı Saddam artık şer odağıdır. Kimyasal, biyolojik ve başka bir çok türden ölümcül silaha sahip olmakla suçladıkları Saddam’ı ortadan kaldırmak zamanı gelmiştir. Birinci ve ikinci Irak savaşı sonucu ülke Saddam belasından kurtarılmakla kalmamış; mezhep ve milliyet temelinde de özenle dilimlenmiştir. Bugün için dert edilmiş gibi görünülen IŞİD Irak’ın üçe bölünmesi projesinin önemli bir bileşeni olarak gerçekte batı üretimi bir oluşumdur. Bölgeyi şekillendirmede önem taşıyan bir başka öğe olan Kürt kartına yönelik eylemleri olmasa dert de edilmeyebilirdi. Şu anda IŞİD’e karşıtlık özden çok sözdedir.

indir

Libya ve onu izleyen Suriye süreci de batı güdümlü gelişmeler olarak tarihteki yerlerini almış durumdadır.

Şu ana dek sergilediği dik duruş ve dirençle Suriye, emperyalizmin bölgedeki oyununu bozan önde gelen unsurdur. Bunda Rusya-İran-Çin üçlüsünün kararlılığının da payı azımsanmamalıdır.

besar-esad

Yarım yüzyıldan bu yana uzak doğudan başlayarak ortadoğuya taşınan köktendinci özendirme, palazlandırma ve onları bir güç olarak karşıtların üzerine salma politikası tartışılmaz getiriler sağlamıştır.

Örneğin, son IŞİD olayında batılı emperyalist ülkelerden çok ciddi nicelikte bir insan kaynağı akımı söz konusu olmuştur. Suriye’de Esad rejimini devirme hevesiyle körleşen emperyalizm bu akımın geriye dönüşü olabileceğini göz ardı etmiştir. Bugün batılı ülkelerde terörist eylemlere girişen pek çok kişinin orta doğuda kendisini gösteren köktendinci terör örgütleriyle ilintisi olduğu anlaşılmaktadır. Sorun terörün uzakta değil, batının kalbinde ortaya çıkmış olmasından kaynaklanmaktadır.

charlie_main

Emperyalizm eliyle beslenmiş, büyütülmüş ve güçlendirilmiş köktendincilik anlaşılmadan ve göz önüne alınmadan ne bugünlerin konusu olan Charlie Hebdo saldırısı anlaşılabilir ne de yakın gelecekte yaşanacak olan başkalarının önüne geçilebilir.

Vahşi batılı, kendisi için kutsal olan değerleri başkalarından esirgediği; dinci akımları başka ülkelere egemen olmanın sıradan bir aracı olarak görmekten vazgeçmediği sürece dehşeti kendi topraklarından uzak tutmada başarılı olamayacaktır.

Kınama, lanetleme, gösteri yürüyüşü yapma ve benzeri yaklaşımlar vicdan yıkama etkinliklerinin ötesinde bir anlam taşımamaktadır.

pariste-cumhuriyet-yuruyusu-basladi_1434489_720_400

Bu fotoğraf karesindekiler (bir kaçı dışında) terörü önleyecek adımları atarlar mı?

Ceyhun BALCI, 18.01.2015

Posted in

Yorum bırakın