AKLAMA, PAKLAMA
17 Aralık vekilleri dünkü formalitenin de yerine gelmesiyle aklandılar! Beklenmedik olmayan bu gelişme sonucu her birisi, her birimiz gibi alnı ak, başı dik ve yüzü pak konuma geldiler. Oldular demiyorum, o konuma getirildiler. Bilindiği gibi, bu süreç ne hukuka ne de vicdanlara uygun bir biçimde gelişmedi. Böylelikle demokrasi dediğimiz aygıtın bir kez daha son derece tehlikeli bir iki tarafı keskin bıçak olduğu da anlaşılmış oldu!
Belirli aralıklarla kurulan sandıklar, o sandıklarda birilerinin yaptığı listelerin halka onaylatılması ve onaylanmış bir takım insanların parmak kaldırıp/indirmeleri sonucunda demokrasimizin eriştiği aritmetik boyut her birimize parmak ısırtacak düzeye erişmiştir!
Bu toplumsal koşullanmanın, TBMM’de de karşılık bulduğu kesindir!
Muhalefete soracak olsanız “ne yapalım, sayımız bu kadar” karşılığını alırsınız! Bu durum onların da aritmetik demokrasiyi fazlasıyla içselleştirdiklerinin kanıtıdır.
Demokrasi dediğimiz şey buysa gerçekten de yapılacaklar tükenmiş demektir!
Türkiye’nin içine düştüğü durumdan bildiğimiz demokratik yöntemler, bir başka deyişle sandık aracılığıyla kurtulacağı sanısının TBMM muhalefeti nezdinde de kabul gördüğü sır değildir.
Demokrasiyi aritmetik penceresinden görme alışkanlığından vazgeçilmelidir.
İnsanlık tarihinin çok boyutlu demokrasi anlayışına dayalı başarımlarla bezeli olduğunu anımsayalım!
Dünkü aklama ve paklamaları bir kenara not edelim!
Muhalefet dediğimiz aygıtın her şeyi niceliğe indirgeme koşullanmasından vazgeçerek; niteliği de önemsemesi ve anımsamasını dileyelim!
Tez zamanda uykudan uyanarak bir halk hareketinin önüne düşmesini bekleyelim!
Bunun zor, zahmetli ve emek yoğun bir süreç olduğunu yadsıyamayız!
Ama, artık başka çıkış yolu olmadığını da fark edelim!
Tek çare bu unutulmaz manzaraya yansıyan halk hareketidir!
Ceyhun BALCI, 21.01.2015


Yorum bırakın