CUMHURİYET GAZETESİ’NDE
YAPTIRANA DA BAKMAK GEREK!
Yapana bakmaktan, yaptıranı göz ardı ederiz! Bir tür cambaza bak işleyişi söz konusudur! Ülkenin, kurumların ve hatta kişilerin başına gelende bir de yaptıran (seyreden, izleyen, oralı olması gerekip de oralı olmayan) vardır.
Cumhuriyet’le yaşıt, adını ondan alan gazetede yaşananlar izlenmeye ve irdelenmeye değerdir. Orada yaşananlar ülkenin başına gelenlere modellik etmektedir.
Feridun Andaç’ın deyişiyle “Cumhuriyetsiz Cumhuriyet”tir gelinen nokta. Bir kez daha yinelemekte sakınca yok. Bugün, Cumhuriyet’in başına üşüşen Cumhuriyetsiz Cumhuriyet heveslileri de gazetecilik yapabilirler. İstediklerini yazıp, çizebilirler. İtiraz maske takmalarına, ikiyüzlülük sergilemelerine ve Cumhuriyet’le yaşıt bir ulu çınarın ardına gizlenmelerinedir! Cemaat ve etnikçilik sevdalarını Cumhuriyet zırhı olmaksızın her hangi bir gazetede sergilemeleri belki olasıdır. Ama, bu düşünsel doğrultuyu sürdürmeleri ve topluma yedirmeleri olanaksız olduğu için Cumhuriyet’in arkasına saklanmayı yeğlemektedirler.
Cumhuriyet gazetesi tarihsel misyonundan kopartılmıştır. Üstelik bu süreç son yaşananlarla sınırlı da değildir. Işık Kansu’nun gazetedeki yazılarına son verilmesi; Utku Çakırözer’e operasyon yapılması sona gidişin köşe taşları olmaktan öte anlam taşımıyor.
Başyazarı İlhan Selçuk, Ankara Temsilcisi ve milletvekili Mustafa Balbay ve bir başka yazarı Erol Manisalı kumpas sonucu içerilere düşürülmüşken; Cumhuriyet’e atılan bombalardan sözde terör örgütü Ergenekon’u sorumlu tutacak kadar akıl tutulmasına uğramıştı bu gazete. O günlerde bu tutumu eleştiren olmuş muydu derseniz kuşkusuz evet denebilir. Ama, ne kadar duyuldu diye üstelenirse yanıtı belirsizdir.
Yapanların halleri ve kimlikleri ortadadır! Mehmet Faraç’ın deyişiyle bindiği otomobile bile sahip çıkamayanlara teslim edilmiştir koskoca Cumhuriyet gazetesi. Bugün artık saklanamaz duruma gelmiş olan Cumhuriyet olgusu 2010 yılında da söz konusuydu. 23 Aralık 2010’da Menemen Olayı’nın yıldönümünde Mehmet Faraç’ın yazısı sansürlenmişti. Bağlantıdan okunabilir.
http://www.aydinlikgazete.com/dinci-tehdit-kubilay-ve-isbirlikcilik-makale,57879.html
Yaptıranlardan da birkaç çift sözü esirgemeyelim.
Yıllarca yerden yere vurdukları cemaatle kol kola girenlerin, etnikçilikten medet umanların, birileri Strazburg’da vatan savunması yaparken bir başkalarının Ermeni Soykırımı ile Yüzleşelim diyebildikleri Cumhuriyet gazetesinde bu taraklarda bezi olmayan gerçekten de Cumhuriyetçi ve Atatürkçü oldukları söylenebilecek yazarların hiç mi suçu yok.
Ne yapanların ne de yaptıranların adlarını anma gereği duymuyorum!
Herkes kendisini biliyor çünkü!
İsyanımı birkaç soruyla dile getirmekle yetiniyorum!
Bu gelinen noktadan hoşnut musunuz?
Suskunluğunuz hoşnutluğunuzun göstergesidir!
Yok değiliz diyorsanız harekete geçmek, başkaldırı bayrağı açmak için daha nelerin olmasını bekliyorsunuz!
Geçmiş ders çıkartıldığında bugüne ve geleceğe ışık tutabilir. Çok değil 25 yıl önce Cumhuriyet’i ele geçirme girişiminin nasıl boşa çıkartıldığını anımsamanın tam da sırasıdır!
Ceyhun BALCI, 10.02.2015
Posted in İSYAN-EDİ-YORUM

Yorum bırakın