DÉJÀVU OLMAK!
Eski oyun bir kez daha sahne alıyor. Sağ-sol kavgası! İllerin, kentlerin, ilçelerin ve hatta mahallelerin paylaşıldığı; kurtarılmış bölgelere dönüştürüldüğü yıllarda sağ-sol kavgası ölümcül sonuçlara yol açtı. 12 Eylül’ün birincil değilse de kolaylaştırıcı, haklı kılıcı gerekçesi oldu! Sırf bu yüzden, 12 Eylül gibi bir darbe halk gözünde haklılık kazandı. Sokakta yürümenin olanaksızlaştığı yıllarda halkın bu algısını aşağılamak yerine anlamak gerekliydi. Anayasasına % 90’ı aşkın destek veren halka 12 Eylül kötüydü dedirtebilmek için yılların geçmesini beklemek gerekti.
“…… üniversite yerleşkesinde karşıt görüşlü öğrenciler arasında çıkan kavgada…” haberleri bir kez daha basında yoğunlaşır oldu. Bunların güncel olanlarından birinde Ege Üniversitesi’nde bir gencimizi yitirdik. Sağ-sol ayrımının bir toplumda yaratabildiği yarılma, pek çoğumuzun belleklerinden silinmiş olsa da; belgecilikleri ve bellek tazelikleriyle ünlenmiş kurgucular tarafından hiç ama hiç unutulmadı!
Çok kullanışlı bir aygıt olduğundan kuşku duyulabilir mi?
Geleneksel kalıplarla düşünen, dünyayı bu eksenden görmekte kararlı olanların HDP ve temsilcisi olduğu PKK’yı sol algıyla değerlendirmekte oluşu tüyler ürpertici bir durumdur. İstanbul’da bir üniversitede bazı “solcu” öğrencilerin Ege Üniversitesi’ndeki olaylarda ölen yaşıtlarına ağlayacak yerde, üniversiteyi faşistlere dar eden sözde düşündaşlarına destek veren söylemleri ibretliktir.
http://nettavir.com/index.php?islem=haberoku&id=34375
Algının bu şekilde olabildiği bir ortamda sağ-sol kavgası görünümlü karmaşanın yaygınlaşmasında şaşılacak bir şey yoktur. Aslan devrimciler faşistleri tepeleyecek, gözüpek milliyetçiler komonistlere hadlerini bildirmekte geri kalmayacak! Bu basit senaryo bir kez daha gündemde ne yazık ki!
Ortam var!
Oyuncular fazlasıyla hazır!
Düğmeye basan da olduğuna göre varın siz hesaplayın varılacak noktayı!
Bundan 35 yıl önce kıyasıya çatışan sağ-sol örgütlerin aynı kaynaktan beslendiği yeterince anlatılamamış olmalı!
Faşizmin karanlık kuyularına yuvarlanmış olan günümüz Türkiyesi’nde sağ-sol kavgasını canlandırmanın, bu eksende çatışarak sonuç almaya çalışmanın Fatih İstanbul’u alırken meleklerin cinsiyetini tartışan papazların yaptığından farkını söyleyebilir mi birileri?
Günümüzün gereksinimi sağ-sol ayrışması üzerinden sanal çatışmalar yaratmak değildir. Böyle bir eksene teşne olduğunuzda, bebek katilinin değirmenine su taşımaktan öteye bir anlam taşımaz ortaya koyacaklarınız. Benzer şekilde milliyetçilik taslayan birilerinin vatansız liberal takımıyla kolkola girmesi de kaçınılmazdır sırf sağcılık duyguları doyurulsun diye.
Ege Üniversitesi’nde öldürülen Fırat Çakıroğlu’nun bir siyasi partinin gençlik örgütüyle olan bağlantısı basının çok ilgi gösterdiği ayrıntı olarak öne çıktı. Oysa, bundan daha çok millici duruşuydu onu ölüme götüren!
Sağ-sol ekseni üzerinden oluşturulmaya çalışılan izlenim aracılığıyla Türkiye’nin başına örülen çorapların dikkatten kaçırılması ve çözülüş sürecinin acısız, ağrısız ve tepkisiz bir biçimde yaşama geçirilmesi amaçlanıyor!
Farkına varılmasında yarar olan bir önemli ayrıntı değil midir bu durum?
Sol-sağ eksenli dejavu karabasan değilse nedir?
Ceyhun BALCI,


Yorum bırakın