SEÇİMLER VE HDP ÜZERİNE

Öncekiler gibi çok kritik bir seçime gittiğimiz söyleniyor. Mutlaka doğrudur bu saptama! On üç yıldır neredeyse her genel ve yerel seçim böyle nitelendi. Hatta, halkoylamaları ve son Cumhurbaşkanı seçimi de böyleydi. Her birine takılmış bir kulp vardı!
Yaklaşmakta olan seçimin yıldızı olarak HDP belirlenmiş durumda! Elbette, bu bir gerçeğin değil yanılsamanın ürünü. Daha doğrusu yanıltma girişiminin!
Öncelikle vurgulamakta yarar var! HDP’nin bir siyasi parti olarak seçmenlerin oyunu alma isteği doğal bir durum. Her hangi bir kişinin oyunu bu partiye vermesi için kendince akılcı gerekçeleri de olabilir. Doğal olmayan, el birliğiyle HDP’ye oy isteme noktasına gelinmiş olması.
Geçmişte, eğilimi çok iyi bilinse de demokratik kitle örgütleriyle derneklerin seçimde destekleyecekleri partinin adını anmaları alışılmış bir durum değildi. Bugünlerde Alevi dernekleri başta olmak üzere bazı başka kuruluşların kurumsal olarak oy tercihlerini paylaştıklarına tanıklık edilir oldu. Hatta, anlaşıldığı kadarı ile tercih açıklaması yapmasa da bazı kurumlar adına bu türden açıklamalar yapılmakta. Bu, her geçen gün histeriye dönüşen HDP’ye oy isteme eğiliminin bir başka belirtisi olmuş durumdadır.
Düşünebiliyor musunuz?
İktidar seçeneği olan bir partinin genel başkanı, genel başkanının eşi, üst düzey yöneticileri ve hatta yeterince işleri yokmuş gibi belediye başkanları HDP’nin barajı aşarak TBMM’ye girmesi için duacı olmuş durumdalar. Daha ilginci ise eşyanın doğasına aykırı bu durumun hak ettiği tepki ve eleştiriyi görmüyor oluşudur.
Hiç olmazsa şöyle bir tepki neden gelişmiyor? Hatta, tepki de değil basit bir soru! HDP’nin TBMM’ye girmesi Türkiye için bu kadar önemliyse bu koroya katılan sizlerin partisine oy vermek için akılcı bir gerekçe gösterilebilir mi? HDP aşkınızdan, kendi partinize oy istemeye zaman ayırmayı düşünecek misiniz? Ya da HDP’nin TBMM’ye girmesi bu denli yaşamsalsa sizler de oyunuzu bu partiye vermeyi düşünecek misiniz? Durum böyleyse ayrı ayrı seçime girmenizin bir gereği var mı?
Siyasetçinin sınırları zorladığı ama sorgulanmadığı yerde gazete köşe yazarlarının HDP tutkusuna şaşırma gereği kalmıyor. Öylesine özendirme içindeler ki; kandırılmaya yatkın ve saf olsanız 7 Haziran’da koşarak sandığa gidip mühürü HDP’ye basabilirsiniz.
Böylelikle Türkiye’yi kurtarmış olmakla yetinmeyip, vicdanınızı temizlemeniz ve içinizi de rahatlatmanız söz konusu olmuş olur!
Türkiye siyasetinin oyuncuları hızla biri birlerine benziyorlar. Durum böyle olunca, seçmenlerin oy kullanma hevesleri köreltilmiş oluyor. Böyle bir durumda da öfke güdümlü patlayıcı davranışların tetiklenmesi kolaylaşıyor.
Şaka bir yana!
AKP + HDP = AKP – HDP
Aslında bu ve benzeri partilere seçmenin yöneltmesi gereken soru şu olmalıdır!(*)
T.C. Anayasası’nın ilk üç maddesi hakkındaki düşünceniz nedir? Bu maddelerle ilgili tutumunuzu açıklar mısınız? Bu soru sorulduğunda ve yanıtı alındığında yukarıdaki denklem doğrulanmış olacaktır!
Seçimlerde çılgınlığa yer yoktur! Sağduyulu seçmenin bu gibi patlayıcı davranışlardan uzak durması gerekir.
Ancak, AKP+HDP yıkıcılığının karşısında durması gerekenlerin de gereksiz HDPseverlikten uzak durmaları bir başka önemli gerekliliktir.
Ceyhun BALCI, 08.04.2015
(*) Bu soruyu geçen Cuma günü Mustafa Mutlu’nun Kral Çıplak programına konuk olan TBB Başkanı Metin Feyzioğlu seslendirdi. Çok yerinde ve can alıcı bir soruydu.

Yorum bırakın