BATI BERLİN (2)
Brandenburg Kapısı’nın batısına ilerliyoruz. Artık, geçmişin bölünmüş Berlin’inin batı bölümündeyiz.
Metrodan Bellevue durağında iniyoruz. Tiergarten’den yürüyerek Büyük Yıldız Meydanı’na götürecek bu yürüyüş bizi. Tiergarten 200 hektarı aşkın yüzölçümüyle Berlin’in akciğeri! Hayvanat Bahçesi de eklendiğinde New York’taki Central Park’tan daha geniş bir alanı kapsıyor. Elektörlerin avlağı olarak tasarlanan Tiergarten 1830’larda parka dönüştürülmüş. II. Dünya Savaşı’nda başka pek çok yer gibi burası da ağır hasar görmüş! Ancak, ağaçlandırma çalışmalarıyla eski güzelliğine kavuşturulmuş.
Yürürken bir kenara iliştirilmiş güneş saatine rastlıyoruz. Kolumuzdaki saatle aynı olduğunu doğruluyoruz.
Doğu-Batı ekseninde ilerleyen 17 Haziran Bulvarı Büyük Yıldız Meydanı’ndan geçiyor. Başkaca caddelerin de kavuşma alanı olan Büyük Yıldız’ın ortasında Zafer Anıtı (Siegessaule) yer alıyor. Siegessaule 1864’te Danimarka’ya karşı kazanılan savaşın anısına yapılmış! Sonraki yıllarda kazanılan Avusturya (1866) ve Fransa (1871) zaferlerine karşı kazanılmış zaferler için de adanmış. Geçmişte Reichstag önünde yer alan bu anıt Naziler tarafından şimdiki yerine taşınmış. Meydanı aynı zamanda Birleşik Almanya’nın mimarı Otto von Bismarck ve Fransız-Alman savaşının muzaffer komutanı Helmuth von Moltke’nin heykelleri süslüyor.
Soluğunuza güveniyorsanız, 67 metre yüksekliğe, 300’e yakın basamağı tırmanarak Zafer Anıtı’nın seyir terasına çıkabilirsiniz. Bu özverinizin karşılıksız kalmayacağından kuşku duymamalısınız. Eşsiz Berlin manzarası ayaklarınızn altında olacaktır!
Güneye doğru ilerleyip kentin kalbine yol aldığınızda Breitscheid Meydanı’na varıyorsunuz. Kaiser Wilhelm Anıt Kilisesi tüm görkemiyle karşınızdadır artık! Satıcılar, müzisyenler ve hatta dilenciler mesken tutmuştur katedralin önünü. Görkemli Neo Romanesk kilise 1895’te yapılmış. İkinci Dünya Savaşı bombardımanı ile hasarlanan katedral olduğu gibi korunmuş ve özellikle onarılmamış. Yanı başına 1961’de sekizgen biçimli, mavi camlı modern bir kilise ve çan kulesi yapılmış. Bu proje zamanında epeyce tartışmaya neden olmuş.
Katedrale mutlaka girilmeli. Girişteki Coventry haçı ve diğer taraftaki Ortodoks Haçı görülmeli. Coventry haçı 2. Dünya Savaşı sırasında bombalanan ve hasar gören Coventry’deki bir kiliseden getirilmiş. Ortodoks haçı ise Rus ortodokslarının Nazizm kurbanlarına armağanıymış.
Meydana çıkan caddelerden birisi Hardenberg adını taşıyor. 1921’de Ermeni Teyleryan tarafından bu caddede vurulan Talat Paşa’yı saygıyla anıyoruz.
Hemen yanı başındaki cadde ise büyük aydınlanmacı Kant’ın adını yaşatıyor. Kant’ın artık yerleşikleşmiş aydınlanma tanımını yineliyoruz içimizden!
“Aydınlanma, insanın kendi hatası sonucu düştüğü ergin olamama durumundan yine kendi çabasıyla kurtulmasıdır!”
Aradan geçen iki buçuk asırdan sonra aydınlanma özlemi çektiğimize göre o günden bugüne değişen bir şey olmadığını mı düşünmeliyiz?
Talat Paşa’yı saygıyla andıktan ve büyük felsefeci Kant’ı selamladıktan sonra Berlin’in en kalabalık caddelerinden Kudamm’a yönelebiliriz.
Kurfürstendamm ya da daha kısa deyişle Kudamm’dayız! Berlin’i hiç bu kadar kalabalık ve hareketli görmemiştik diyebiliriz.
Ka De We’nin yolunu tutuyoruz. 1907’de yapılmış olan bu tarihi yapının Avrupa’nın en büyük alışveriş merkezi olduğunu öğrenince şaşırıyoruz. Açılımı Kaufhof Des Westens (Batı(lı) Alışveriş Merkezi) Almanların alışveriş merkezi görgüsündeki eksiklik de hayret verici geliyor bizlere. Çok da özelliği olmayan Ka De We’nin en üst katındaki yeme/içme bölümünün mutlaka görülmesi gereken yerler listesinde oluşunu anımsatmakla yetiniyoruz. Bize soracak olursanız burada zaman yitirmenizi gerektirecek durum yok! Önünden geçseniz de olur!
Karşısındaki modern heykeli fotoğraflamak daha iyi bir seçenek olabilir. Berlin adlı yapıt bölünmüş Berlin’i betimliyor.
Kudamm’ı geride bırakıp biraz daha doğuya yönelmek için Wittenberg Meydanı’ndan metroya biniyoruz.
Potsdam Meydanı, bölünmüş dönemde Batı Berlin’de kalan bir mekân. Ancak, II. Dünya Savaşı sonrasında meydanı ancak moloz yığınıyla tanımlamak mümkün olmuş. Meydan asıl çıkışını birleşme sonrası yakalamış. Cam-çelik-beton bileşkesi Sony Center meydanın en göze batan yapısı. Helmut Jahn tasarımı merkezin özellikle çatısı dikkat çekici. Meydandaki duvar kalıntıları önünde Sovyet bayraklı fırsatçıyla fotoğraf çektirilebilir. Berlin’de geçmişe ilişkin pek çok şey özleniyor olmasının yanı sıra ticari bir nesneye de dönüştürülmüş anlaşıldığı kadarı ile.
Potsdam’ın doğusunda sekizgen biçimli Leipzig Meydanı yer alıyor. Meydan doğuya doğru aynı adlı caddeyle sürüyor.
























































Yorum bırakın