OSKAR SCHINDLER FABRİKASI
Krakov’da Vistül’ün sağ tarafında ilgimizi çeken yerlerden birisi Oskar Schindler Fabrikası’ydı. Mutlaka görülmeli listesinde olduğu için tarihi bölgeyi kısa kestik. Bir gün önceki Auschwitz ziyaretinde olduğu gibi hava bunaltıcı derecede sıcak. Fabrikanın önüne geldiğimizde ister istemez Spielberg imzalı Schindler’in Listesi filminden kareler beliriyor gözlerimizin önünde. Hiç de o denli kasvetli ve iç karartıcı bir manzara yok karşımızda. Ama, sevimli göründüğü de söylenemez!
Auschwitz’de bir toplu mezarlıkta gibi duyumsamıştık kendimizi. Burası ise savaş karanlığının göreceli olarak giremediği bir yerdi. Kuşkusuz bugünden bakıldığında söyleyebiliyoruz bu sözleri. O günleri bu fabrikada geçirenler kim bilir neler yaşadılar, ne gibi gelgitlerle karşılaştılar?
Sağkalanlar
Oskar Schindler Fabrikası Vistül’ün diğer yakasındaki Zablocie bölgesinde. Lehçe “za blotem” kökünden türemiş. Bataklığın diğer yakası demek. Krakov’un Kazimiers bölgesi geçmişte Yahudilerin yoğunlukla yaşadığı yer olsa da Naziler işgalden sonra tüm Yahudileri Schindler Fabrikası komşuluğundaki Yahudi Gettosu’nda toplamışlar.
Kazimierz ve komşuluğundaki Oskar Schindler Fabrikası’nın yer aldığı Podgorsze bölgesi
Auschwitz kadar olmasa da duygulandırıcı bir ortamda bulunduğumuz kesin! Önceden okuduğumuza göre ziyaretçilerin uzun kuyruklar oluşturabildiklerini ve içeriye giriş sırası beklemek gerekebildiğini biliyoruz. Şanslıyız ki; yarım saati bulmayan bir bekleme sonrası kendimizi müzenin içinde buluyoruz.
Fabrikada kullanılmış olan pres
Fabrikanın bulunduğu yerde işgal öncesinde “Rekord” mutfak gereçleri üretilmekteymiş. İşgalle birlikte sermayesini de taşıyan Naziler fabrikayı bir Südet Almanı olan Oskar Schindler’in işletmesine vermişler. İş gücü gereksinimi de yakındaki Plaszow kampındaki Yahudilerle karşılanmış. Toplama kamplarındaki başta Yahudiler olmak üzere çeşitli milliyetlerden çalışabilir kimseler patrona ucuza kiralanmış. Böylelikle, patronun kazanç payı artırılırken Naziler için gelir kaynağı yaratılmış. Fabrikanın Rekord olan adı da Deutsche Emailenwarenfabrik (DEF) olarak değiştirilmiş.
Fabrika Nazi ordusunun da gereksinimlerini karşılayacak şekilde geliştirilmiş.
Fabrikaya adını veren Oskar Schindler’i biraz olsun tanıyalım.
Oskar Schindler
1908’de bugünkü Çek Cumhuriyeti sınırları içindeki Zwittau’da dünyaya gelmiş. Büyük Depresyon’da iflas edene dek babasının tarım makineleri firmasında çalışmış. Daha sonra büyük bir çiftçinin kızı olan Emilie Pelzl ile evlenmiş. 1935’te Südet Alman Partisi’ne üye olmuş ve Alman istihbaratının işbirlikçisi olmuş. Bu etkinliklerinden sonra tutuklanmış. Ancak, III. Reich’ın Südet bölgesini ilhak etmesi sonrasında serbest kalmış. Üyesi olduğu Südet Alman Partisi Nasyonal Sosyalist Alman Çalışma Partisi’yle (NSAÇP) bütünleşik olduğu için aynı zamanda bu partinin de üyesi olmuş.
Almanya’nın Polonya’yı işgali sonrasında Krakov’a gelmesi istenmiş. İş adamı görüntüsü ardında Alman istihbaratı için çalışmış. Yine, işgalcilerin isteğiyle Rekord fabrikasının işletmesini üstlenmiş.
Schindler bu süreçte Gestapo tarafından yasadışı işler yaptığı savlanarak pek çok kez tutuklanmış. Ancak, üst düzey ilişkileri nedeniyle her seferinde kurtulmayı başarmış.
Her geçen gün daha fazla Yahudi’ye iş vermiş. Başlangıçta 100 dolayında olan Yahudi çalışan sayısı 1944’te 1100’e ulaşmış. Fabrika alanını genişleten Schindler çalışanlar için barınaklar yaptırmış. Bu barınaklardaki beslenme ve sağlık hizmetleri diğer toplama kamplarındakilerle karşılaştırılamayacak kadar iyi düzeydeymiş.
1943’te fabrikasını çalışanlarla birlikte Krakov’dan Moravya’ya taşımış. Savaş bitince Moravya’yı da terk etmiş. Ancak, zamanında canlarını kurtardığı Yahudilerle bağlantısını hep sürdürmüş. Hatta, kurtardığı insanlar sonradan parasal yardımda bulunmuşlar Schindler’e.
Daha sonra Arjantin’e giderek çiftçilik yaptıysa da iflas etmiş. Almanya’ya geri dönmüş.
Çağrı üzerine 1963’te İsrail’e gitmiş. Yad Vashem Enstitüsü tarafından dürüstlük ödülü almış.
1974’te ölmüş. Bedeni Kudüs’teki Zion Dağı’na gömülmüş.
Çoğumuz Oskar Schindler’i Steven Spilberg’in “Schindler’in Listesi” filmiyle tanıdık.
Fabrikanın bir bölümü Krakov Tarih Müzesi tarafından düzenlenirken bir diğer bölümü de Krakov Modern Sanatlar Müzesi olarak işlev görüyor. Zaman yokluğundan yalnızca tarih müzesi kapsamındaki bölümünü gezebildik.
Henüz kuyruktayken müzeyi gezmeye başlamış oluyorsunuz! Burada çalışıp da yaşamını kurtaranların fotoğrafları, fabrikada kullanılmış bir pres aygıtı ilk gördükleriniz olarak belleğinize işleniyor.
Müzede ilk bölüm, Krakov’da yaşananların ayrılmaz parçası olduğu için “Nazi İşgali Altındaki Krakov” (1939-1945) Özgün nesneler, fotoğraflar, savaş dönemi belgeleri, özel tasarlanmış bölümler, bilgisayar destekli sunumlar, filmler, ses kayıtları göreceğiniz pek çok şeyin başlıkları olabilir ancak!
İşgal altında Krakov
Girişte orak/çekiçli Sovyet bayrağı tarafından karşılanıyorsunuz. Gamalı haçlı Nazi bayrağı olmazsa olmaz. Onlara eklenen Stalin portresi, portresi olmasa da Hitler dönemin öne çıkan kişilikleri olarak o zamanı özetlemiş oluyor.
Savaş öncesi Krakov (1918-1939) görselleri de unutulmamış müzede! Zaman dilimlerine bakıldığında Polonya için son derece trajik bir durumun söz konusu olduğu anlaşılabiliyor. 1795’ten başlayarak 1918’e dek bağımsızlığını yitiren bir ülkenin yaklaşık 20 yıl süren bağımsızlığı bu kez çok daha acımasız ve biçici bir güç karşısında yitirmiş olması göz ardı edilmemeli.
Tanket : Polonya tasarımı bir tankçık!
Bu kısa barış dönemine ilişkin olarak Krakov nüfusunun % 25’ini oluşturan Yahudi topluluğunun öne çıkmış olmasına da şaşırmamak gerekiyor.
Rastladığımız bir aygıt bizi çocukluk yıllarımıza götürdü. Buradaki stereoskop son derece oylumlu olmakla birlikte gözümüzün önünden geçen görüntüler geçmişte elimize alabileceğimiz kadar küçük olanlardan çok da farklı görseller sunmuyordu. Krakov’un o yıllardaki görüntüleri doğal olarak siyah/beyazdı. Üç boyutlu görüntü yanılsaması yaratan bu aygıtın zamanında Krakov’un Szczepanska Meydanı’nda kullanıldığını öğreniyoruz.
Bir başka ilginç nesne de ıstampa düzenekleriydi gözümüze çarpan. Savaş yıllarının önemli gelişmelerinin tarihlerini taşıyan kartlar ziyaretçiler için hoş birer anı belgesi olması bakımından iyi düşünülmüş.
Istampa
Geçmişten belgelerin yanı sıra kimi zaman bir tramvayla bile karşılaşmanız olası bu müzede.
Krakov işgal sırasında Alman karargâhına da ev sahipliği yapmış. Böylelikle belirli bir Alman kolonisi oluşmuş kentte. Onların yaşamına ilişkin belgeler de müzede yer alıyor. Müzenin bazı bölümlerdeki yer karoları da Alman işgalini anımsatır türden. İşgalin özellikle Yahudilere yönelik bir terör dalgası yarattığını göz ardı etmemek gerekiyor.
Adını taşıyor olması bakımından Oskar Schindler’in bürosu doğallıkla etkileyici bir mekân.
Oskar Schindler’in bürosu, Schindler’in kurtardığı Yahudilerin listesinin yer aldığı oda…
Polonya altı yıl süren yeni bir işgal döneminden sonra bir kez daha umuda ve bağımsızlığa yelken açıyor. Henüz bir müzeye konu olmamışsa da Nazi işgali sonrası dönemin de müzelik olduğunu vurgulamak gerekir.
YAHUDİ GETTOSU
Schindler Fabrikası’ndan karmaşık duygular içinde ayrılırken, yakındaki Yahudi Gettosu’na da uğramak kaçınılmaz oluyor. Krakov’da elektrikli golf arabaları turistlerin gezdirilmesi için yaygın biçimde kullanılıyor. Sürücü aynı zamanda rehber. İster grup ister bireysel olarak bu yolla ulaşım ve gezinti yapmanız olası.
Savaştan önceki adı Plac Zgody olan Bohaterow Ghetta Meydanı’na vardığımızda meydana serpiştirilmiş 70 büyük boy bronz sandalye görüyoruz. Her birisi 1000 Yahudi’yi simgeliyor. Naziler işgal etmeden önce Krakov’da 60-80 bin Yahudi yaşıyormuş. 1943’te Getto boşaltıldığında 70 sandalyeye karşılık gelen sayıda Yahudi ölüme yolculuğa çıkartılmış ve çeşitli kamplara gönderilmişler.
Meydandaki sandalyeler yitirilen Yahudilerin mobilyalarını simgeliyor.
Bulunduğumuz yere göre Vistül’ü geçer geçmez ayak bastığımız alan olan Kazimierz Yahudi mahallesiymiş. İşgal sonrası Yahudilerin kimliklerini dışa vuran kolluk takmaları zorunluluğu getirilmiş. Ardından, Yahudi Ghettosu oluşturulmuş. Çevresine duvar bile örülmüş gettonun. Böylelikle Yahudilerin denetim altında tutulmaları ve yalıtılmaları kolaylaştırılmış. Çalışabilecek olanlar ayrıldıktan sonra çalışma kamplarına; çalışamaz durumda olanlar ise toplama ve ölüm kamplarına gönderilmiş.
Tifüs’e neden olarak da Yahudiler gösterilmiş
Meydana bakan yapılardan birisinin zemin katında ziyaret edilmesi unutulmaması gereken bir müzecik var.
Ghetta Meydanı (Plac Bohaterow Ghetta)
Kartal Eczanesi (Pod Orlem) !
Kartal Eczanesi Müzesi
İşletmecisi Leh Tadeusz Pankiewicz ve çalışanları gettoda yaşanan pek çok trajik olaya tanıklık etmişler. Bu yönüyle getto tarihinin bir parçası sayılıyor. Ayrıca, Naziler tarafından Yahudi Gettosu’nda bulunmasına izin verilen tek Leh kökenli olarak biliniyor Pankiewicz. Gettoda yaşam savaşı verenlere zor günlerinde her türlü ilacı üstelik ücretsiz olarak sağlamaya çalışmış Tadeusz Pankiewicz. O zamanlarda sergilediği bu davranış ödüllendirilmiş.
Eczaneden görünümler
Gettoyu geride bırakıp Vistül’ün karşı yakasına geçip Kazimierz’e geçiyoruz rehberimizin sürücülüğündeki golf arabasıyla.
KAZİMİERZ
Adından da anlaşılacağı gibi bu bölgeye adını veren Büyük Kazimierz. Polonya tarihinin önemli hükümdarlarından sayılan Büyük Kazimierz bölgeyi XIV. yüzyılda yerleşime açmış. Bölgeye ayrı bir hükümet konağı ve çevresini sınırlayan surlar yapılmış. Azize Katerine ve Corpus Christi (İsa’nın Bedeni) kiliselerini yaptıran da Büyük Kazimierz.
Kazimierz’in bölge olarak Yahudi yerleşimine açılması ise XV. yüzyılda kral Jan Olbracht döneminde olmuş. Böylelikle bölgenin ayrıcalıklı konumu güçlenmiş. 1791’de yönetsel bakımdan Krakov’la bütünleştirilen Kazimierz farklı özelliğini bugüne değin korumuş.
Kazimierz’de ilk olarak Eski Sinagog’u görüyoruz. Geçmişte en önemli Yahudi tapınağıymış. Dinsel ve toplumsal yaşam burada yoğunlaşmış. Krakov Yahudilerinin tarihine adanan Galiçya Yahudi Müzesi de burada. Sinagog XV. yüzyıl sonları ile XVI. yüzyıl başlarında yapılmış. İbadete açık olmamakla birlikte tarihsel önemini koruyor.
İsa’nın Bedeni Kilisesi’nin yapımına 1340’da Büyük Kazimierz döneminde başlanmış ve ancak XV. yüzyılda tamamlanabilmiş. Bölgenin önemli ve görkemli yapılarından birisi olarak boy gösteriyor.
İsa’nın Bedeni Kilisesi (Corpus Christi)
Bir başka önemli kilise Vistül kıyısındaki “Kayaüstü Kilisesi”. İlk olarak XI. Yüzyılda Aziz Maykıl Kilisesi olarak yapılmış. Bu Roma biçemli kilisenin yerini XIV. yüzyılda Büyük Kazimierz tarafından yaptırılan Gotik biçemli kilise almış. Yıkılma tehlikesi taşıdığı için 1733’te şimdiki Barok biçemli olanı yapılmış. Kilise 1731 yapımı Aziz Stanislav heykeliyle süslenmiş. Azizi işkenceyle öldürüp vücudunu parçalayanlar kestikleri parmak parçasını kilise önündeki pınara atmışlar. O gün bugündür bu suyun iyileştirici olduğuna inanılıyor.
Kayaüstü Kilisesi
Mahzeninde ise ünlü Polonyalıların mezarları yer alıyor. Ressam ve iç tasarımcı Stanislaw Wyspianski (1869-1907) bu ünlülerden birisi. Bu yönüyle günümüzde ulusal Panteon işlevi görüyor.
Kilisedeki düğün töreni nedeniyle ne yazık ki içeriye girip, ayrıntılara eğilemedik!
Saygın Arkadaşım, Düşündeşim Ceyhun Beyefendi. Bu yazınız ile ekindeki fotoğraflar çok içerikliydi. Sunduğun bilgiler için çok teşekkür ederim. Gönenç içinde olmanı dilerim…