SURİYE’DE RÜZGÂR DÖNERKEN
Sosyalist bloğun çökmesi sonrasında yaşanan çeyrek yüzyıl çok değerli dersler içeriyor. Tek kutuplu ortamda emperyalizmin nasıl azgınlaştığı; daha da ileri gidip haydutlaşabildiği fazlasıyla gözlemlendi, yaşandı!
Genelde dünyaya, özelde de bölgemize yeni bir biçim kazandırma yolundaki emperyalist yaklaşımların karşıtsız ortamda ne gibi acıklı sonuçlara yol açabildiğini yinelemeye gerek yok. Libya ve Irak en çarpıcı örneklerdir!
Libya’da kolaylıkla elde edilenin Suriye’de de söz konusu olabileceği varsayımının emperyalizmi ve ne yazık ki onun tetikçisi olmayı içine sindirebilen ülkemizi bu kez açığa düşürdüğünü görüyoruz.
Göçmen hareketleri ve sahillere vuran cansız minik bedenler ağlaşmaya yol açtıysa da; çözüme yönelik seslendirmeden yoksun zavallılıklar olarak tarihteki yerini aldı!
Görselde sözü edilen şaşkınlık köpeksiz köyde değneksiz gezenler için söz konusudur!
Oysa, çözüm son derece yalın ve basitti!
Bölge ülkelerinin işbirliği ve emperyalizmin densiz girişimlerine engel olabilecek başka küresel güçlerin yardımı!
Başından bu yana Suriye’nin arkasında duran Rusya birkaç gündür sahaya indi. Bu boy gösteriş Türkiye açısından da olumlu sonuçlar doğuracaktır. Başından bu yana vurgulandığı gibi Suriye’nin yazgısı Türkiye’ninkini belirleyecektir. Suriye giderse Türkiye de gidecektir! Suriye ayakta kalırsa Türkiye de varlığını, birliğini, dirliğini koruyacaktır!
Dört yıl önce Emevi Camisi’nde namaza heveslenen RTE’nin birkaç gün önce “Esad’lı çözüm olabilir!” sözleri ayakların suya ermesi göstergesi sayılabilir. Bu sözlerin Putin’le görüşmeden sonra söylenmiş olması ayrıca dikkate değerdir.
Diğer yandan, 24 Temmuz’dan bu yana etkinleşen ve bölücü teröre darbe indirmeye başlayan TSK da Rusya’nın sahaya inmesiyle güç kazanmış olmaktadır.
Şu anda yapılacak tek şey hükümetlerin bu fırsattan yararlanarak bölgesel işbirliğini yaşama geçirmeleri ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamalarıdır. Bu yapıldığında göçmen sorunu karşısında ağlaşmadan öteye geçmeyen rahatsızlıklar da son bulmuş olacaktır.
Unutulmasın ki; dış ilişkilerde sonsuza dek dostluk da düşmanlık da söz konusu değildir! Hatanın bir yerinden dönerek ölenleri geri getiremeyebilirsiniz! Ama, hiç olmazsa daha fazla insanın vatansız kalmasının ve yaşamını yitirmesinin önüne geçmeniz olasıdır!
Bir söz de ortalıkta barış çığlığı atan ama bunu nasıl sağlayacağını sır gibi saklayanlara!
Acı da olsa gerçektir!
Barış için savaşmak çoğu zaman kaçınılamayan bir zorunluluktur. Dünya tarihinde bununla ilgili sayısız örnek vardır!
Ceyhun BALCI, 02.10.2015


Yorum bırakın