Mustafa Mutlu bugünkü köşesinde yazmasa haberimiz olmayabilirdi. İmza lobisi Ömer Faruk Eminağaoğlu gibi birini bile tuzağa düşürebilmiş! Haberi okuyunca olmadık işler ve istekler için imza verenleri eleştirmeden önce bir kaç kez düşünmek gerek diye mırıldandım!
Pek çok konuda yazmışlığım, işgüzarlık yapmışlığım vardır! Ama, bunlarla karşılaştırıldığında (en azından sayıca) imza vermişliğim oldukça azdır!
Çok imza vermemiş olsam da; birileri imzamı istememişse de, imza toplamanın nasıl yapıldığını hep merak etmişimdir.
Üzerimizdeki etiket akademisyen ya da aydın olsa da iliklerimize işlemiştir feodalite. Bir telefon, hatta şimdilerde bir e posta yetiyor olmalıdır imza istemek için!
Hele, ön ayak olan güvenilir (belki de saygın ve biraz da karşı konulamaz) biriyse imzası istenenin teslim olmaktan; doğru bir işe imza verip iç rahatlığı yaşamaktan başka çaresi yoktur.
Eminağaoğlu özelinde böyle mi oldu bilemem ama, yukarıda betimlediğim türden imzacılık hiç de azımsanmayacak sıklıktadır.
Anlaşıldığı kadarı ile Eminağaoğlu iyi niyetinin kurbanıdır. Şimdilerde pek geçerli olan “barışseverlik” ya da onun eşdeğeri “savaş karşıtlığı” kurban olmak için bire bir kutsal değerler.
Sıradan bir insanın bu gibi kutsal kavramlar aracılığıyla teslim bayrağı çekmesine şaşırılmaz! Ama, Eminağaoğlu gibi bilinçli, feleğin çemberinden geçmiş olduğu varsayılması gereken bir kişiliğin düştüğü durum dudak uçuklatıcıdır!

Yorum bırakın