Ege bölgemizde bir kıyı ilimizin tabip odasında üye sayısı 4 (dört) haneli! Son seçimde kurulların seçimi için oy verenlerin sayısı ise 2 (iki) basamaklı!
Bir kaç ayda bir yapılan TTB GYK (Genişletilmiş Yönetim Kurulu) toplantılarına katılan oda sayısı 15 dolayında! Toplam tabip odası sayısı ise 60’ı aşkın!
29 Ekim’i kutlamamak, 10 Kasım’da yalnız Türkiye’nin değil, evrenin en iyi insanlarından birisi olan Atatürk’ü dil ucuyla da olsa anmamak da cabası!
Türkiye genelinde oda seçimlerine katılım ortalaması % 20’leri aşamıyor. TTB’ye egemen olan anlayışın nasıl demokratik ve bir o kadar da katılımcı bir yapıya sahip olduğunu varın siz hesaplayın!
Neden?
Olumsuz siyasetin kör kuyusuna düşmüş ve kimlik siyasetine rehin olmuş bir TTB’dir bu acıklı tablonun sorumlusu! Bu manzarayı gören hekimlerin TTB çevresinde toplanması, ona güvenmesi ve onunla kenetlenmesi olası mıdır?
Elbette hayır! Bu yanıtı içimden geldiği için değil somut biçimde karşımızda durduğu için verdim.
Bu acıklı manzaraya karşı çıkan büyük boy odalar arasında bir tek İzmir’in adı öne çıkmaktadır.
Bu nedenle İzmir Tabip Odası seçimleri bir kat daha önem kazanmaktadır. TTB’nin gözünde ayrık otu olan İzmir Tabip Odası’nın etkisizleştirilmesi gerekmektedir.
Şimdilik iki listede yer alan 60 hekim katılmaktadır yarışa! Her biri saygıdeğer ve özverili insanlardır!
HEPSİ DE İYİ HEKİMDİR!
Sorun kişisel değil düşünsel ve çizgiseldir!
Karşımızda kör kuyudan çıkartılmayı bekleyen koca bir hekim örgütü vardır!
Bu önemli görevi Tıbbiyeli Hikmetlerin, Refik Saydamların, Türkan Saylanların, Nusret Fişeklerin anısına saygı gereğince yerine getirmek istiyoruz!
Bir parçası olmaktan onur ve gurur duyduğum HEKİMGÜÇBİRLİĞİ için oy isterken TTB’yi kör kuyudan çıkartma görevini üstlenmeye kararlılıkla niyetli olduğumuzun altını çizmek istiyorum!
Oda kurullarına eş, dost, ahbap, arkadaş seçmediğimizi; kurtarılmayı bekleyen bir örgüte el uzatacak bir gönüllü toplululuğuna destek verip vermemeye karar vereceğimizi önemle anımsatırım!

Yorum bırakın