Hitit Güneşi’yle vedalaşıp diğer Yazılıkaya’ya direksiyon kırdık. Bu kez İzmir’e dönüş yolundayız. Sivrihisar’dan İzmir yönüne 50 kilometre ilerledikten sonra Emirdağ kavşağından Eskişehir’e doğru 33 kilometre kadar yol alıyoruz. Böylece Çifteler ilçesine varıyoruz.
Daha önce yazıya konu ettiğim Çifteler’i geride bırakarak batı yönünde ilerlemeyi sürdürüyoruz. Yaklaşık 35 kilometre sonra Han ilçesindeyiz.
Bir kaç kilometre daha ilerledikten sonra Midas Kent’e gelmiş oluyoruz. Demir Çağı’nın Anadolu’daki güçlü temsilcisi Frigyalıların efsane kralları Midas için yaptırdıkları anıtın adıdır Yazılıkaya. Birkaç gün önce Hitit Yazılıkaya’sındaydık. Çok değil birkaç yüz kilometre uzaktaki iki Yazılıkaya arasında bir de çağ var. Tunç Çağı devleti Hititler’e karşılık Frigyalılar bir Demir Çağı devletidir.

Kabaca 17X16.5 metre boyutlu görkemli Yazılıkaya Anadolu’nun derinliklerinde saklanmış görkemlerden bir başkası. Yazılıkaya’yı 45 yıl önce bir ilkokul öğrencisiyken görmüştüm. Başka deyişle varlığından haberdardım. O zamanlar Çifteler’den Yazılıkaya’ya uzanan 35 kilometrelik yol taşlı, tozlu ve son derece engebeliydi. Yol bitmek bilmemişti. Şimdi yol dar olsa da son derece düzgün ve yolculuğa elverişli. Bir Ankara-İzmir yolculuğunda buraya sapmak, Midas Kent gezisiyle birlikte 3-4 saatinizi alır. Ama, kazancınız paha biçilmez olacaktır.
Güçlü politik merkez Gordion’a karşılık Midas güçlü bir dinsel merkezdir. Gordion’da rastlanmayan kült yapıların Midas’taki çokluğu bu kanıyı güçlendirmektedir.
Aracımızı park ettikten sonra köyün içinde birkaç yüz metre yürüyerek ören yerine varmış olduk. Yanına varıldığında görkemi katlanan anıt ziyaretçilere eşsiz bir karşılama töreni de yapmış oluyor. Daha girişte böylesi görkemli bir yapıyla karşılaşınca kendinizden geçmemeniz neredeyse olanaksız. Bir an önce toparlanmanızda yarar var. Ören yerinin derinliklerinde kaybolmanız özellikle önerilir. Uzaktan görülemeyen ve ancak yanına varıldığında fark edilen sayısız tarihsel eserle karşılaşacaksınız.
Strabon ve Heredot’a göre Frigler Avrupa kökenli bir halktır. MÖ 1200’lerde Balkanlardan göçmüşlerdir Anadolu’ya. Anadolu’da tarih sahnesine çıkışları MÖ 750’de olmuştur. Anadolu’ya gelmeden önce Brig adıyla anılmışlardır.
İlk olarak Karadeniz’in batı kıyıları olan Bitinya’ya yerleşen Frigler daha sonra Sakarya havzasına inerek Eskişehir, Kütahya ve Afyon’u kapsayan Frig Vadisi’ne yerleşmişlerdir.
Yazılıkaya (Midas Kent), Polatlı’daki Gordion, Sivrihisar’daki Pessinus’la birlikte önemli Frig kentlerindendir.
Midas Kenti, uzunluğu 650, eni 320 metre olan Yazılıkaya platosu üzerine kurulmuştur. En önemli krallarından olan ve Yazılıkaya’nın bulunduğu kente adını da veren Midas’tır. Midas’ın krallığı döneminde altın çağını yaşayan Frigler maden ve ağaç işleme ile dokumacılık alanlarında bölgenin en ileri devleti olmuştur. Hint-Avrupa kökenli olmalarına karşın Hitit etkileşiminin baskın olması nedeniyle özgün bir Anadolu uygarlığı kurmuşlardır.

Kral Midas
Midas, Asurlularla barış yaparak doğu sınırlarını güvence altına alırken Aiol kenti Kyme kralının kızıyla evlenerek benzer güvenceyi batı sınırları için de sağlamıştır. Asya soylu Kimmer akınlarının Urartu krallığını yıkması sonrasında açık hedef olan Frigleri Kimmerlerin elinden kurtaracak güç kalmamıştır. Yıkılışları Kimmerler eliyle olmuştur.
Bu kadar tarih, coğrafya bilgisi yeter diyerek Midas Kent gezimize başlayalım!
Yazılıkaya Frig Vadisi’ndeki en görkemli anıttır. Güvenlik, düşmanı kolayca görebilme ve savunma kolaylığı gibi akla gelebilecek nedenlerle çağdaşı pek çok kent gibi Midas da doğal bir hisarın üzerinde kurulmuş. MÖ VII-VIII. yüzyıllara tarihlenen bu görkemli anıtın üzerindeki yazılar henüz çözülebilmiş değildir. Her şeye karşın çözülebilen Midas ve Matar gibi birkaç sözcük olduğunu da eklemek gerekir. Bu yanıyla karşımızda duran yapıya gizemli anıt demek de olasıdır. Toplam üç yazıt bulunan anıtın işlenmiş yüzeyi 280 m2’dir. Anıtın dış yüzeyinde oluşan çatlak ve kırılmalara karşı kimi önlemlerin alınmış olduğu dikkatlerden kaçmıyor. Daha da kapsamlı bakım, onarım çalışmalarının gerektiği yetkililerce dile getirilmektedir.

Ören yerindeki görkemli karşılamanın etkisinden kurtulup gözden uzak tarihsel değerleri keşfetmeye koyuluyoruz.
Bir yanda Yazılıkaya diğer yanda da Kırkgöz Kayalıkları arasından geçerek madalyonun arka yüzü sayabileceğimiz Midas Kenti’ne geçiyoruz. Kayalıklar Helenistik, Roma ve Bizans döneminde kaya mezarına dönüştürülmüş.

Suya dayanıklı ahşap zeminli yürüyüş yolu nereye gidelim zahmetinden kurtarıyor bizi. Yolu izleyince ne var ne yoksa görmek olası duruma geliyor.

İlk olarak bir anıtsal Frig Kaya Mezarı görüyoruz. Girişi kapatan demir parmaklıklar görkemli Demir Çağı devleti Friglerden kalma değil elbette. Bugün yaşadığımız çağa ne ad veriliyorsa o çağa ait. Yazık ki günümüzün gelişmiş insanı soygun ve talan konusunda özellikle becerilidir. Kaya merdivenleriyle inilip çıkılabiliyor kaya mezarlarına.
Kaya merdivenleriyle inilip çıkılan bir başka eser grubu yeraltı sarnıçları. Bunlardan birinin yanı başındaki küçük havuzda yüzeydeki ağaç dallarında güneş banyosu yapan bir kurbağa bizden rahatsız olmuş gibi. Kendisini suya atarak güvenceye alıyor. Mezar soyguncusu insanın kendisine de dostça davranmayabileceğinin bilincine varmış olmalı.
Biraz daha ilerleyince Akropol’e çıkan merdivenlerle karşılaşıyoruz. Biraz düşündükten sonra soluğumuza kuvvet diyerek tırmanıyoruz merdivenleri. Yüzü aşkın merdiveni çıkma çabamız karşılıksız kalmıyor. Akropolden gözlerimizin önüne serilen manzara tek sözcükle : muhteşem! Volkanik yapının bölgede oluşturduğu yüzey şekilleri soluk kesen görüntüler sunuyor bizlere. Görsel şölenin etkileyiciliğini sözcüklerle anlatmak son derece zor.
Bu bölgedeki etkileyici yapıtlardan bir başkası Bitmemiş Anıt. Midas Kenti’nin batı eteklerindeki bu anıt 7X10 metre boyutludur. Mimari elemanlardaki orantısızlık “bitmemiş” nitelemesine yol açmıştır. Akroterli, üçgen alınlıklıdır.
Bitmemiş Anıt
Midas Kenti Frigya Vadisi’ndeki pek çok yerleşkeden yalnızca birisi. Burayı gezmekle bölge gezilip, bitirilmiş olmuyor. Yakın çevrede bile fazlaca sayıda tarihsel yapıt ve ören yeri olduğu unutulmamalı!
Yazılıkaya’nın 1.5 kilometre ötesinde anayola 130 metre uzaklıktaki bir başka yazıt biçemli tarihsel yapı Areyastis Anıtı olarak da biliniyor. 5.5X4.2 metre boyutludur. Anıt üzerinde 3 adet Frigce yazıt yer alır. Yazıtlar okunaklı olmakla birlikte henüz çözülebilmiş değildir. Küçük Yazılıkaya adıyla da anılır.
Küçük Yazılıkaya ya da Areyastis Anıtı
Küçük Yazılıkaya’dan öteye biraz daha ilerledikten sonra Çukurca köyüne varılıyor. Köye girmeyip sola dönüldüğünde düzgün ve yolculuğa izin veren bir patikayla erişilen noktada Helenistik dönemden kalma Gerdekkaya kaya mezarı çıkıyor karşımıza. Dorik düzende üçgen alınlıklı bu yapı Friglerin taş işçiliği konusundaki becerilerini ortaya koymada bir başka örnek olarak varlığını sürdürüyor.


Gerdekkaya Helenistik dönem kaya mezarı
Anadolu’nun kalbinde saklanmış bir kültürel ve tarihsel bir alanı daha gezmiş, tanımış olmanın verdiği hazla ayrılıyoruz buradan. Bulunduğumuz noktadan İzmir’e uzaklık 480 kilometre dolayında. Bu da gidilecek epeyce yol olduğu anlamına geliyor.
Yazı içinde de değinilmişti. Ama, bir kez daha değinmekte hiçbir sakınca yok. Frigyalıları tanımak için Gordion ve Midas Kenti önemli ören yerleri. Ancak, Eskişehir, Kütahya, Ankara ve Afyonkarahisar il sınırları içinde çeşitli yörelere dağılmış irili, ufaklı pek çok Frig kalıntısı olduğu unutulmamalı.
Frigyalı atalarımıza yarattıkları güzellikler ve uygarlık için şükranlarımızla…
Yazının sonunda Midaskent ören yerinin bizlerle buluşmasındaki emekleri nedeniyle iki kadın arkeoloğun adını anmadan, anılarına saygı sunmadan geçemeyiz!
Hollandalı Emilie HASPELS ve Türk Halet ÇAMBEL!





Yorum bırakın