imagesDörtlü finalde bu yıl Fenerbahçe’yi üst üste 3. kez izliyoruz. Yarınki finalde kupaya uzanması içimizden gelen dilek. Zeliko Obradoviç Avrupa’nın özgeçmişi en kalabalık ve elbette kariyerli koçu. Kupaya uzanmak onun açısından sıradan bir durum.

Obradoviç’in bir başka özelliği de gençlere önem vermesi. Bununla yetinmeyip gençleri özendirip, takıma yerleştirmesi. Fenerbahçe’deki ilk yıllarında bu özelliğini de öne çıkartmıştı.

Bu yılki dörtlü finalde ülkesiyle bağları en gevşek olan takımın da Fenerbahçe olduğunu saptamak durumundayız. Koçu bir Sırp. Oyuncuları Çek, Amerikalı, Sırp, Makedon, Yunan, İtalyan. Onlara eklenen iki Türk. İşin ilginci kadrodaki 2 Türk dün akşamki maçta değil dakika, saniye süre almadılar. Hem ilginç hem de düşündürücü bir durum.

Kuşkusuz yine sevineceğiz ve belki gururlanacağız. Ama, düşünmekten de alamayacağız kendimizi.

Günümüz dünyasında başka alanlarda olduğu gibi sporda da çokulusluluk kaçınılmaz bir durum gibi görünebilir. Ama, oluşturulan yıldızlar karmasına bir tek Türk oyuncu eklenememiş olması üzerinde düşünülmeye değer bir durum olsa gerek.

Örneğin, dörtlü finalin diğer takımlarından CSKA’da Ruslar var, süre de alıyorlar. Real Madrid keza öyle. Koçu da İspanyol.

Fenerbahçe’nin finaldeki karşıtı Olimpiyakos dörtlünün içinde kendi ülkesiyle en özdeş takım. Koçu Yunan olduğu gibi takımın önderi ve takıma önemli katkılar koyan oyuncular arasında Yunan olanlar birden fazla sayıda.

Bu açıdan bakıldığında dörtlü finalin en başarılı takımı yarın akşam belli olacak belki. Ama, en başarılı ülkenin Yunanistan olduğunu şimdiden söylemek olasıdır.

Obradoviç’in doğasıyla ve geleneğiyle ilişkisi olmayan bu durumun bir nedeni Fenerbahçe yönetiminin mutlaka kupa alınmalı isteği olabilir. Fenerbahçe’deki ilk yılında gençlere açıklığıyla bilinen Obradoviç’in bugünkü durumu başka türlü açıklanamaz.

Obradoviç gibi bir koç Türkiye’de yıllarını geçirirken hem Fenerbahçe’nin hem de Türk basketbolunun ondan olabildiğince yararlanması gerekir(di).

Pırıltılı başarı öncelenince ortaya çıkan manzara bu şekilde oluyor. Ülkeye ve ülke insanına odaklı tutum paha biçilmez kazanç sağlasa da izleyiciyi doyurmaktan uzak kalabiliyor.

Bu saptamanın doğruluğu tartışılabilir. Ama, en azından benim izlenimim budur. Önemli bir spor adamının Türkiye’ye ve Türk sporcusuna da katkısı olması gerekir.

Posted in

Yorum bırakın