Türkiye, insanın hemen her gün “bir yaşıma daha girdim” dediği ülkeye dönüştü. Bu çokça yapılınca yaşlanmak da kaçınılmaz oluyor haliyle.
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) bu seferki boy hedefi.
27 Mayıs nedeniyle yayımlanan bildiri “darbeci” olarak yaftalanmalarına ve peşlerine düşülmesine yetti. Sıradaki uygulama sabaha karşı gözaltısı olursa şaşırılmaz!
Geçmişte olanlar bütünlük içinde irdelendiğinde çeşitli yargılara erişmek olası. Olayları kimin yaptığına göre değerlendirmek başka, sonuçlarına göre değerlendirmek başka adlandırmalara yol açabilir.
Bu tehlikeli sınıflandırmayla dört dörtlük bir devrimi de darbe olarak nitelemeniz işten bile değildir.
Mustafa Kemal’in Milli Mücadele sonrası saltanatı ve hilafeti kaldırması, Cumhuriyet kurması ve devrimlerle bir coğrafyanın yazgısını değiştirmesi de bir bakış açısıyla “darbe” olarak görülebilir. Her ne kadar padişahı kaçmış olsa da 600 yıllık “görkemli” bir imparatorluk tarihe gömülmüştür ne de olsa!
27 Mayıs 1960’ta yaşananı doğurduğu sonuçlar bakımından irdelemek nesnel ve akılcı olanıdır.
Kısa ve özce tanımlamak gerekirse 27 Mayıs’ın ürünü 1961 Anayasası temel hak ve özgürlükleri genişleten, demokratik sosyal hukuk devletini yaşama geçirme ortamı sunan yapısıyla Türkiye’de Cumhuriyet ve Atatürk Devrimleri’ni tamamlayan halka olarak nitelenir. Uzun bir aradan sonra Toprak Reformu’nu gündeme getirmesi, grevli, toplu sözleşmeli çalışma yaşamı olanağı vermesi bile fazlasıyla analatacaktır ne demek istediğimizi.
Yassıada yargılamaları, idamlar ve başkaca yanlışlıklar üzerinden değerlendirildiğinde ise 27 Mayıs’ı bir vahşet anıtı olarak da görebilirsiniz.
Yine de toplumsal olaylar yarattığı toplumsal sonuçlarla irdelenmelidir diyerek asıl konuya odaklanmak ve SONUÇ olgusunun önemine yoğunlaşmak doğru tutum olacaktır.
Önceki yazılarımdan birisinde örneğiyle değinmiştim. Tarih kitabı yazma bahanesiyle kalem oynatan akademisyen etiketlilerin gündelik siyaseti hem de siyasetçinin ağzından ders kitabına taşıma pervasızlığını konu etmiştim söz konusu yazıya.
https://cumhuriyetciyorum.wordpress.com/2018/03/11/esed/
Tarihçi kisvesiyle siyasetin daniskası yapılacak ve kaba siyaset ders kitaplarına işlenecek!
Erken seçim üstadı suçun ve suçlunun ağababasıyla hapishanede buluşup, kamuoyunun karşısına çıkacak ve kimse oralı olmayacak!
Buna karşılık Atatürkçü Düşünce Derneği yarım yüzyıl öncede kalmış bir olayı anma ve o olaya ilişkin nitelemede bulunma hakkından yoksun kalacak öyle mi?
Yeni Türkiye’den bir görünüm daha demeyelim de ne yapalım?
Tarihin bir an önce adliyeden kurtulması dileğiyle…

Yorum bırakın