Türkiye Cumhuriyeti ekonomi-politik alanındaki önemli bozgunlarından birini Türk Telekom özelleştirmesiyle yaşadı. En başında, bunca olay yaşanmamışken bile Türk Telekom özelleştirmesinin akıldışılığı ve aritmetik bilimine aykırılığı ortaya kondu.
Birkaç yıllık cirosu karşılığında özelleştirilen değil altın tepsi içinde sunulan Türk Telekom yeterince kazanç yurtdışına pompalandıktan sonra alacaklı bankalara bırakıldı.
Türk Telekom bir iletişim şirketi olmanın ötesinde bir kültür yuvasıydı. Ülke ve ulus açısından stratejik değeri de bir o kadar anlamlı, önemliydi. Ulusal güvenlik bakımından kilit noktada yer alan şirketimizdi.
İçinde bulunduğumuz çağda başdöndüren hızla ilerleyip gelişen bilişimin en başta etkili olduğu kurumlardan birisiydi.

Unutulduysa anımsansın!
Türk Telekom’un özelleştirmesi yolu açılırken ve o yoldan gidilerek koskoca Telekom yok pahasına devredilirken ihaneti allayıp, pullayanların birisi bile ortalarda gözükmüyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin üretimden vazgeçip, elde avuçta ne varsa birilerine aktarma sürecindeki ilk kırılganlık hayvan yemi samanla olan imtihanıdır. Sayıları azalmış olsa da hayvanını besleyemeyecek duruma düşmek sözle, yazıyla anlatılır bir zavallılık olmasa gerektir.

Şu günlerde bir başka felaket Mustafa Kemal’in ilk Türk üretimini eline aldığında “Medeniyet Hamuru” olarak tanımladığı kâğıt alanında yaşanıyor. Gazeteler ve kitaplar olmazsa olmazlarından yoksun olma tehdidi ile karşı karşıyadır Türkiye’de. Okuma engelli insanımızın bir de böyle bir darbeyle baş başa kalması tabuta çakılacak son çivi olmaya adaydır. SEKA GİBİ ANITSAL BİR KURUMU YIKIP, KAPISINA KİLİT VURANLARIN TARTIŞMASIZ SORUMLULUĞUNUN ALTINI ÇİZELİM!
Her şey bir yana, kâğıt basın açısından son derece önemlidir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün basına bakışı bu alanın önemini ortaya koyacak niteliktedir.
Atatürk hakkında pek çok şey yazılıp, çizilmektedir. Atatürk’ün basına ilişkin duruşu da hak ettiği ilgiyi görmelidir.
Atatürk aynı zamanda bir gazeteci ve gazete yayımcısıdır desek yanılmış olmayız.
Mustafa Kemal Paşa Mondros Silah Bırakışması sonrası İstanbul’a döndüğünde Minber adlı bir gazete aracılığıyla kamuoyu oluşturma çabasına girişmiştir.

Anadolu’ya geçtiğinde de basına yakın ilgisi sürmüştür Mustafa Kemal’in.
Sivas Kongresi ile birlikte İradei Milliye gazetesinin çıkartılmasını sağlamış; TBMM’nin kuruluşundan sonra ise Ankara’da Hakimiyeti Milliye gazetesinin basılıp, dağıtılmasına ön ayak olmuştur.


Yine Milli Mücadele sırasında Yunus Nadi aracılığıyla Yenigün’e destek olmuş, Cumhuriyet’in kurulmasından sonra yeni adı Cumhuriyet’in isim babası olmuştur.

Yine, Milli Mücadele sırasında o zamanın önde gelen iletişim aracı telgrafın kullanımı ve telgrafçılarımızın üstün çabaları belleklerimizdeki yerini korumaktadır.

Önce saman onları izleyerek de “matbuat” ve “muhaberat” alanlarında başımıza gelen felaketler neoliberal ekonomi anlayışının iflas sarsıntılarıdır. Zamanında bu tehlikeye kayıtsız kalan ülkemizin bu sarsıntıları bir süre daha başka alanlarda da yaşaması kaçınılmaz görünmektedir.
Her çıkışın bir inişi olduğu gibi her akşamın da bir sabahı vardır.
SON SÖZ : ÖZELLEŞTİRME VATANA İHANETTİR!
(*) : basın
(**): haberleşmeler, yazışmalar

Yorum bırakın