Zaman zaman yılın günlerindeki önemli olayları gözden geçiririm. Bilgisayarın güncel yaşamdaki yeri sağlamlaştıkça bunu yapmak da kolaylaşıyor. 12 Ekim başlığı altında sayısız olay, doğum, ölüm yer alsa da dişe dokunur bir olaydan söz edilemezdi.

Elbette düne kadar!

Beni var eden ülkemdir, ulusumdur diyen biriyimdir. Bir bakıma ülkeme ve milletime borçlu olduğumu sıkça anımsatırım kendime. Büyük çoğunlukla da onur ve gurur gerekçesidir benim için bu topraklarda yaşamak!

Pek az da olsa başımızın öne eğildiği günler eksik değildir.

Dün bir kaç aydır sahnelenen tiyatro gösterisinin kapanış günüydü. Rahip kisveli bir ABD’li “Bağımsız Türk yargısı(!)” karşısındaydı. Tutuklu kaldığı süreyi boşa çıkartmayacak bir cezayla sonlandırılan dava dünü “Amerikan emperyalizmi için zafer, Türkiye Cumhuriyeti için utanç günü”ne dönüştürmüş oldu.

Amerikan ajanı, PKK destekçisi ve FETÖ bağlantılı savları dün yerle bir oldu.

Başından bu yana Brunson davasının Türkiye’yi yönetenlerce bir siyasi koza dönüştürülme olasılığı seslendirilmekteydi. Hatta, son zamanlarda al papazı, ver papazı türünden kaba söylemlere konu edilmişti birlikte! Ver papazı bölümü gerçekleşti, al papazı söz konusu olamadı.

PAPAZ KAÇTI!

papaz-770x470

Dünyada örnekleri bulunabilecek bu türden karşılıklı restleşmeler bir yana; bir yabancı ülke vatandaşı bu türden bir restleşmeye konu ediliyorsa ve doğal olarak ülkenin yargısı bu restleşmede sıradan bir rolle uygulayıcı olabiliyorsa olağanüstü özenli olunması gerekirdi. Başka deyişle, yitirilmesi olasılığının olmadığı görüldükten sonra böylesi bir serüvene girilmeliydi. Dün gelinen noktada işler yüze göze bulaştırılmıştır demek kaçınılmaz.

“Bağımsız Türk Yargısı(!)”nın saygınlığını yitirmesinin kaçınılmaz olacağı öngörülerek tiyatronun tanıklar aracılığıyla sonlandırılması tercih edilmiş. Göz yaşartıcı bir duyarlılık gibi görünse de acemice ve belki de sanılanın tersine çok daha saygınlık yitirtici cin fikirliliktir tanıklar yoluyla bu davayı idare etme isteği.

Bir an için kendinizi Türkiye dışındaki bir ülkenin vatandaşı yerine koyun!

Bu akıl almaz tiyatro oyunun sonunda Türkiye’ye güveniniz ve saygınız kalır mı? Yanıtınız evetse yazının bundan sonraki bölümlerini okumasanız da olur!

Rahip Brunson konusunda çok değil haftalar önce yeri göğü inletenlerin topu Bağımsız Türk Yargısı’na atmaları ve işin içinden sıyrılma çabaları trajikomiktir.

Son zamanlarda ülkemizi yönetenlerin itibar arayışında han, hamam, saray, uçak gibi sıradan nesnelerden medet umuyor oluşuna alışmış durumdayız. Dışarıdan bakan aklı başında biri bu gibi itibar arayışlarına gülümsemekle yetinir. Hatta, budalalığın vardığı nokta karşısında şaşırmaktan da alıkoyamaz kendisini.

Oysa, itibar dediğimiz şey özellikle ülkeler ve uluslar için kolay kazanılmaz. Tıpkı ülkemizde olduğu gibi itibar kazanmanız için topraklarınızın her karışını kanla sulamanız bile gerekebilir.

Elbette, her zaman kan dökmek gerekmez itibar kazanımı için! İnsani gelişmişlik göstergeleriniz, ekonomik durumunuz, üretiminiz ve elbette bunlara eklenen yargınızın durumu itibar ölçütü olarak karşınıza dikilir.

Rahip Brunson’un serbest kalması ve uydurma bir sözde cezayla işin kapatılması işinde figüran konumunda tanık sıfatlı 4 insan müsveddesinin adlarını tek tek anmaya gerek yok! Ama, bağımsız Türk yargısı bu dört yalancı tanıkla ilgili işlem yapacak mı? Merak etmeden duramıyor insan!

12 Ekim Bağımsız Türk Yargısı’nın dünkü kararıyla öksüz kalmaktan kurtuldu!

Böylelikle ABD zafere erişirken, bize düşen utanç oldu!

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuyruğuna teneke bağlandı! Kımıldadıkça gürültü çıkarıp utancımızı anımsatsın diye!

Rezilliğin resmini Abidin Dino bile bundan iyi çizemezdi…

Önümüzdeki günlerin başat gündemi İş Bankası hisseleri olacaktır. Yanı sıra siyasetçiler arası ağız kavgası da her zaman olduğu gibi eksik edilmeyecektir.

Posted in

Yorum bırakın